Translation of "Vinni" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Vinni" in a sentence and their turkish translations:

- El tudlak vinni.
- El tudlak vinni téged.

Seni arabayla götürebilirim.

Haza foglak vinni.

Seni eve götüreceğim.

Haza tudsz vinni?

Beni eve götürebilir misin?

El akarod vinni?

Onu almak istiyor musun?

El tudsz vinni?

Beni götürebilir misin?

Nem tudlak magammal vinni.

Seni yanıma alamam.

El tudsz vinni, nem?

Beni arabayla götürebilirsin, değil mi?

El tudnál vinni minket?

Bizi bırakabilir misin?

- El tudnál vinni?
- Elvinnél?

Ben arabayla götürebilir misin?

Őt magammal akarom vinni.

Onu benimle götürmek istiyorum.

Nem érdemes fényképezőt vinni.

Bir kamera almanın bir faydası yok.

El tudjuk vinni Tomot?

Tom'u arabayla götürebilir miyiz?

El tudna vinni a moziba?

Beni sinemaya götürür müsün?

El tudnál vinni a szállodámhoz?

Beni otelime kadar götürebilir misiniz?

Nem kellet volna túlzásba vinni.

Onu abartmamalıydım.

Tamás haza fog vinni téged.

Tom seni eve götürecek.

Tom magával fog vinni engem.

Tom beni yanında götürecek.

Nekem kellett Tomit ágyba vinni.

Tom'u yatağa götürmek zorunda kaldım.

Haza tudna engem vinni, kérem?

Lütfen beni eve götürür müsün?

El foglak vinni a szánomon.

- Seni kızağımla götüreceğim.
- Seni kızağımda gezdireceğim.

Azt nem akarod magaddal vinni?

Onu yanına almak istemiyor musun?

El tudlak vinni a kocsimmal.

Seni arabamla bırakabilirim.

Ki tudod vinni a szemetet?

Çöpü çıkarır mısın?

Nem tudom vinni az összes csomagot.

Tüm bu bagajları götüremem.

- Meg tudjuk csinálni?
- Sikerre tudjuk vinni?

Başaracak mıyız?

Kicsit lejjebb tudná vinni az árat?

Biraz indirim yapabilir misiniz?

El akarlak vinni ma este vacsorázni.

Bu gece seni yemeğe çıkarmak istiyorum.

Segítene nekem odébb vinni az asztalt?

Masayı taşımama yardım eder misin?

El tud vinni bennünket a Brit Múzeumba?

Bizi British Museum'a götürür müsün?

Nem bírom egyedül vinni ezt a bőröndöt.

Bu valizi tek başıma taşıyamam.

Tom el akarta vinni Marit magával Bostonba.

Tom, Mary'yi Boston'a yanında götürmek istedi.

Tom aktatáskát szokott vinni, amikor dolgozni megy.

Tom çalışmak için bir evrak çantası taşıyor.

Szerintem nem kellene magaddal vinni Tomot Bostonba.

Tom'u seninle birlikte Boston'a götürmen gerektiğini sanmıyorum.

Amely megpróbált több újdonságot vinni a céges kultúrába.

getirmeye çalışan büyük bir bankada çalışıyordum.

Minden könyvtári könyvet vissza kell vinni év végéig.

Bütün kütüphane kitaplarını yıl sonundan önce getirmelisin.

Kíváncsi lennék, hogy Tomi szokott-e virágot vinni Marinak.

Tom'un Mary'ye çiçekler verip vermediğini merak ediyorum.

- Le tudjátok szállítani?
- El tudod vinni?
- Képes vagy kiszállítani?

Onu teslim edebilir misin?

Nem elég bejutni a mennyek birodalmába, magammal akarlak vinni oda.

Cennete gitmek yeterli değil, seni oraya götürmek istiyorum.

Tom tudni szerette volna, hogy Mary mennyi csomagot tervez magával vinni.

Tom Mary'nin ne kadar bagaj almayı planladığını merak etti.

Nem elég pénzt és technológiát vinni a föld egyik oldaláról a másikba.

Parayı ve teknolojiyi dünyanın bir tarafından diğerine taşımak yeterli değildir.

- Nem bírom egyedül vinni ezt a bőröndöt.
- Egyedül nem tudom cipelni ezt a bőröndöt.

Bu bavulu tek başıma taşıyamıyorum.

Az első dolog, ami Tomi listáján szerepelt, amiket magával akar vinni az útra, az a mobil töltője.

Tom'un yolculuğu sırasında yanına alacağı şeylerin listesinde ilk nesne cep telefonu şarjıydı.