Examples of using "Persze" in a sentence and their turkish translations:
Tabii!
ve anlaşılacağı üzere böyleydi de
Elbette ilgileniyorlar.
Sen içtin mi? Tabii ki.
Elbette gideceğim.
- Tabii neden olmasın?
- Tabii, neden olmasın?
Evet.
Tabii ki hayır!
Tabii ki bunu seviyorum.
Elbette orada olacağım.
"Tabii ki." dedi.
Dr. King'in babası tabii ki
''Tabii evlat, sorun yok.''
- Evet, elbette.
- Evet, tabii ki de.
Evet, elbette!
- "Valla mı?" "Ne sandın?"
- "Gerçekten mi?" "Tabii ki."
- Tabii ki!
- Besbelli ki!
NB: Evet, şuradaki küçük cihaz,
tabii ki var.
Tabii ki teknoloji, temas takibi yoluyla
Ve son olarak tıp konusu var.
Bu hiçbir şeyin kanıtı değil.
Elbette deniz hayatı bulunmaktadır,
Elbette pek çok çözüm denendi --
Başarılı olacağıma eminim.
Gürültüden kafanızın karışması çok kolay.
Tabii ki siyasi muhalifler bana güldüler.
Tabii ki güç tatlıydı.
Tabii ki bu sadece sınıflarda olmuyor.
Cevap, hayır.
"Arabanı kullanabilir miyim?" "Tabii, devam et."
Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.
Tabii Yeni Dünya'daki domatesler henüz bulunmamışken
Sonra hâllerine üzülürsünüz tabii, çocuklarınız sonuçta,
"Bu bir şaka mı?" "Tabii ki bu bir şaka!"
Bu çalışmaların daha büyük çapta tekrarlamaya ihtiyacı var
Akıl yürütme Batı tarafından icat edilmedi.
Tabii ki Eyfel Kulesi'nin uzunluğunda mutabık kalmak;
" İçeri girebilir miyim?" "Evet, kesinlikle. "
ve tabii ilişkilendirmeler nedene kanıt teşkil etmiyor.
Tabii ki, doğru değil.
Ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel.
İlerlemenin sonuçlarından nefret etmiyorlar ama.
"Bekar mısın?" "Tabii ki bekarım. Kim bana sahip olur?"
Tabii ki Çin bu alternatifin var olduğu
- Elbette.
- Tabii ki.
- Besbelli ki!
Ama tabii ki pilsiz çalişmaz.
Ama sorun şu ki geri dönmesi gerekiyor. Diğer tarafta, köpek balığı kokusunu tekrar aldı.
Evet, elbette.
Evet, onu öptüm. Ne olmuş?