Examples of using "Apja" in a sentence and their turkish translations:
Babası Japondur.
Babası onun planını onayladı.
Onun babası bir banka memuru.
İki çocuk babasıdır.
Tom hık demiş babasının burnundan düşmüş.
Tom'un babasıyım.
Tom, Mary'nin babasıdır.
Babasının yerine oraya o gitti.
Onun babası ölmüş.
Onun babası kim?
Babası Japondur.
Babası mükemmel bir piyanist.
- O babası kadar uzundur.
- Boyu babası kadar.
- Babasıyla aynı boyda.
- Babası kadar uzun.
Senin baban kim?
Dr. King'in babası tabii ki
Bob'ın babası bir kızlar okulunda öğretmenlik yapar.
Babası ben miyim?
Onun, onun babası olduğu ortaya çıktı.
Tom'un babası üniversite hocası.
Sık sık babasının arabasını sürer.
İşi babasının yerine yürütüyor.
O, onun babasından daha yaşlı.
Tom'un babası hapishanededir.
Onun babası bir demiryolu işçisi.
Tom'un babası Yahudiydi.
Tom'un babası bir muhasebeci idi.
İki çocuk babasıdır.
Mitch'in iki babası var.
Tom üç çocuk babasıdır.
O gelinin babasıdır.
Ben Tom'un babası değilim.
Tom'un babası çok zengin.
Babası hayatını bilime adadı.
Onun, unun babası olduğu ortaya çıktı.
O tam olarak babasına benziyor.
Tom tam olarak babasına benziyor.
Tom babasının şirketi için çalışıyor.
Onun babası demiryolunda çalıştı.
Onun babasının kim olduğunu biliyor musunuz?
Tom babasının evinden taşındı.
Tom, babasını öldürmekten bahsetti.
Onun babası odaya girdi.
O, babasının ölümünün şokunu atlattı.
Arkadaşımın babası ünlü bir romancı.
Tom babasının ayak seslerini takip etmek istedi.
Elbette Tom babasını özledi.
Onun babası bir polistir.
Tom şimdi babası kadar uzun.
Bana, onun babasının evde olmadığını söyledi.
- Tom babası kadar uzundur.
- Tom babası kadar uzun boylu.
Babası öldükten sonra işi devraldı.
O, babasının zengin olmasıyla gurur duyuyor.
O, babasına benziyor.
Onun babası Japondur.
Tom tamamen babasına benziyor.
Babası ünlü bir aktör olan bir arkadaşım var.
Babası hayatını bilime adadı.
Tom'un boyu babasını geçmiş.
Tom'un babası o doğmadan önce öldü.
Tom, Mary'nin babasının kim olduğunu bilmiyordu.
- Babası haftada iki kez orada yer.
- Babası orada haftada iki kez yer.
Tom şu anda babasının şirketi için çalışıyor.
Tom babasının bir kömür madeni işçisi olduğunu söyledi.
babasının kollarından çekip alındı,
Ondan önce babası yoğurt yapıyormuş
Babası 10 yıl önce kanserden öldü.
Babası hayatını bilime adamıştı.
Onun babası olacak kadar yaşlı.
Senin oğluna bir baba olmak istiyorum.
"Onunla yakınlığın nedir?" "Babasıyım."
Babası öğretmen olan bir arkadaşım var.
- O, babasından daha az akıllı değil.
- Bilgeliği babasından geri kalır değil.
Tom'un annesi Boston'da yaşıyor. Babası Şikago'da yaşıyor.
Babası gelmeyecek, o çok meşgul.
Tom'un babası bir Kore Savaşı gazisi.
Tom babasının öğrenciyken kullandığı sözlüğün aynısını kullanıyor.
Babası ünlü bir piyanist olan bir arkadaşım var.
O, şimdi neredeyse babası kadar uzundur.
Hık demiş babasının burnundan düşmüş.
Baban geldi mi?
Babası ünlü bir romancı olan bir arkadaşım var.
Tom babasının silahıyla kendini vurdu ve öldü.
Tom ve babası hayatta ve iyi.
Babasının yabancı bir ülkede öldüğü söyleniyor.
Bu çocuk babasına benziyor.
- Babasının evde olmadığını söyledi.
- Bana babasının evde olmadığını söyledi.
Tarihçiler onun babasının kim olduğundan emin değil.
O hâldeyken oğluma iyi bir baba olamazdım.
Babasının çiftliği sattığına şaşırdı.
- Tom'un oğlu onun babasının olduğu kadar tembeldir.
- Tom'un oğlu, babası kadar tembel.
Babaları yalnız sinemaya gitmelerine izin vermedi.
Tom babasının birden çok kez ona tecavüz ettiğini iddia etti.
Babası onun arkadaşları ile kasabaya gitmesine asla izin vermedi.
Annesi de babası da ölü.