Examples of using "Kevés" in a sentence and their turkish translations:
Az para, birkaç arkadaş.
Birkaç kızılderili Japonya'da yaşıyor.
Yapılacak az şey var.
Onun az sayıda arkadaşı var.
Onların yiyeceği bitti.
İşler azdır.
Biz çok az su içiyoruz.
Param yok.
Birkaç kişi öyle düşünüyor.
Az sayıda kişinin daktilosu var.
Buralarda yiyecek sınırlı mı?
Az para, çok iş.
Ona göre, çok az sayıda risk var.
Günümüzde kahve azdır.
Bizim çok az zamanımız var.
Bizim biraz suyumuz var.
Tom'un az arkadaşı var.
Benim az param var.
Şişede biraz su var.
Evimde az mobilya var.
Bu yüzden niteliksiz öğretmenler,
Kuyuda az su vardı.
Tom'un çok az parası var.
Japonya'da büyük alanlar bulmak nadirdir.
Biraz su kaldı.
Biz ona biraz kek bıraktık.
Yaşamak için çok az şeyleri var.
Çok az insan isimlerinin anlamını biliyor.
Biraz vücut losyonuna ihtiyacım var.
Bu küçük gelirle yaşamak benim için zor.
Sadece birkaç TV programı izlemeye değer.
Bence, daha yavaş teknolojik gelişmeler isteyebileceğin
Çok küçük, çok yavaş ve yeterli değil.
manevra boşluğunun ne kadar sınırlı olduğunu unutmak kolaydır.
Bu sayının çok küçük olması aslında büyük sürpriz.
arkada en ufak iz bırakmıyor.
Küçülen Ay, çok az ışık anlamına gelir.
Birkaç kişi kaygısız.
Konuşmaya hazırlanmak için çok az zamanım vardı.
Bana biraz dondurma sakla.
Onun bu şehirde birkaç arkadaş var.
Tom bana biraz Fransızca öğretti.
İşte biraz daha çay.
Bizim bu yıl çok az karımız vardı.
Onun dediğini çok az öğrenci anlayabildi.
Biz hemen hemen hazırız.
Sen sahip olduğum birkaç arkadaştan birisin.
Tom düşük maaşından şikayet ediyor.
Böylesine küçük bir gelirle geçinemem.
Bu ülkede petrol sınırlıdır.
Birçok Amerikalılar suşi severler.
Birkaç yolcu felaketi atlattı.
ama göçmenlere insanca davranılmasını istiyorsak
Ağaçta birkaç elma var, değil mi?
- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.
Benim biraz param var.
- Biraz umut var.
- Pek az umut var.
Kazadan birkaç yolcu sağ kurtuldu
Benim biraz param var.
O kadar küçük değil.
Kazadan çok az yolcu kurtuldu.
Mutfakta neredeyse hiç yemek yok.
Sana çok az para verebilirim.
sınırlı depolama kapasitesi nedeniyle,
hayatı zorlaştıran zor adımlarla karşılaşıyoruz
yine de çok geç kalınmış olur.
Bu şekilde av indirecek kadar akrobatik az yırtıcı vardır.
Açlık ve yetersiz beslenme gibi çok az bir zaafı var.
bulunduğunu fark ettiğimde, ilgiden takıntıya dönüştü.
üzerinde anlaşmadığımız pek bir şey yoktu.
Çok az sayıda insan bütün parmaklarını kullanarak yazı yazabilir.
Onun biraz parası var.
Bankadan biraz para çekmeliyim.
Tom'un bir bebek olarak kendine ait çok az sayıda fotoğrafları var.
Tom'un bir sürü tanıdığı olduğu hâlde çok az arkadaşı var.
Fransızcayı iyi konuşan birçok arkadaşım var.
Biraz et kaldı.
Az param var ama ben seninle mutluyum.
Neden? Çünkü az sayıda gemi ve şamandıraya dayanıyor.
Belki de gündüzleri yeteri kadar yemek bulmakta zorlanıyordur.
Ama bu tavizler çok azdı çok geç.
Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.
Üzerimdeki az miktarda parayı ona verdim.
Biz bu sonbaharda birkaç tayfun yaşadık.
Zavallı adamın hiç akrabası yok.
Dünyamız üzerinde çok az yer uygarlık tarafından rahatsız edilmeden kalmıştır.
Tom çocukluğunun çok az fotoğrafı olmasından pişman.
Ölümden çok az insan korkmaz.
Tom bana biraz para ödünç vereceğini söyledi.
Eğer varsa, birkaç hata var.
Suyun çok az olduğu Batı Teksas'ta yaşıyorum.
Onun az sayıda dişi vardı.
Toplantı odasında yeterli sandalye yok.
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
Köpekbalığı tarafından saldırıya maruz kalma olasılığı çok düşüktür.
Tom o ayrıntıya az dikkat etti.
Benimle çıkmak isteyeceğinizin pek olası olmadığını biliyorum fakat hâlâ en azından bir kez sormalıyım.