Examples of using "Keményen" in a sentence and their turkish translations:
Çok çalışıyorsun.
O çok çalıştı.
O çok çalışır.
O çok çalışır.
O çok çalışır.
Biz çok çalıştık.
Çok çalıştım.
Çok çalışıyorsun.
Onlar çok çalıştı.
Çok çalışırım.
Sen sıkı çalıştın.
O ona sert tekme attı.
Onlar çok çalışırlar.
Elinden geldiğince çabala.
O çok çalışır.
Çok sıkı çalışmalısın.
Nasıl da sıkı çalışıyor bu tembel hayvan, nasıl sıkı.
- Sıkı çalışmalısın.
- Sıkı çalışman gerekiyor.
Sıkı çalışmalısınız.
Siz çok çalışıyorsunuz.
O her zaman çok çalışıyor.
Tom sıkı çalışıyor.
Hepimiz çok çalışıyoruz.
Tom işiyle meşgul.
Onlar gerçekten çok çalışır.
Onlar çok fazla çalışır.
Sıkı çalışacağım.
Biz çok çalışmak zorundayız.
Çok çalışacağız.
John sıkı çalışır.
Sen sadece sıkı çalışmalısın.
Tenis raketini sıkıca kavradı.
Bütün yıl çok sıkı çalışır.
Onun hırsı onu sıkı çalıştırdı.
Yarın çok çalışacağım.
Tom çok sıkı çalışıyor.
Geçen ay çok çalıştım.
Ben tüm yaşamım boyunca sıkı çalıştım.
Biz hâlâ çok çalışıyoruz.
Tom dün çok çalıştı.
Ben çok çalışmak zorunda olacağım.
Tom çok çalışacak.
Tom bugün çok çalışıyor.
Tom çok çalışır ama Mary kadar çok değil.
Bir ebeveyn olarak annem çiftçiliği, ucuz mal ticaretini
Elinden geldiği kadar çok çalış.
Günden güne çok çalıştım.
Dün bütün gün çok çalıştım.
Başarmak için çok çalıştı.
Tom'un ne kadar çok çalıştığını biliyorum.
Tom çok çalıştı, ancak başarısız oldu.
Tom neden bu kadar çok çalışıyor?
- Çok çalışma, verimli çalış.
- Sıkı çalışma, akıllı çalış.
- İşi bil, işe gitme.
Sıkı çalıştılar, başarısız oldular, tekrar denediler.
Gençken çok çalışmak zorundaydım.
O çok çalıştı fakat başarısız oldu.
O, çok çalışmasına rağmen bir şey değişmedi.
Karıncalar bütün yaz çok çalışır.
Babam gece gündüz çok çalıştı.
- Yapabildiğiniz kadar sıkı çalışın.
- Elinden geldiğince çok çalış.
Herkes çok çalıştı.
Çok çalışıyorsun. Bir süre ağırdan al.
Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.
Ailem olmasa, çok fazla çalışmam.
Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışıyoruz.
Kız kardeşi kadar çok çalışmaz.
Çok fazla çalışıyorsun. Bir süre işi hafiften al.
Tom onu gördüğümde çok çalışıyordu.
Mümkün olduğu kadar çok çalıştım.
Tom çok sıkı çalıştı ve çok para kazandı.
Tom ailesine destek olmak için sıkı çalışıyor.
Eğer zengin bir adam olsam çok çalışmak zorunda olmam.
Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.
Ve Mark Facebook'u düzeltme konusundaki suçlamaları üzerine alıyor.
Uzun zamandır çok çalışıyordum. Artık yıpranmıştım.
Biri çok çalışmazsa başarılı olamaz.
Diğerlerine yetişmek için çok çalışıyor.
- Ailesine yardımcı olmak için sıkı çalışmak zorunda.
- O, ailesine bakmak için çok çalışmak zorunda.
Bütün gün çok çalıştım bu yüzden çok yorgundum.
Tom o para için çok sıkı çalıştı.
Tom işi zamanında yaptırmak için çok çalıştı.
- Ben senin çok çalıştığını biliyorum.
- Senin çok çalıştığını biliyorum.
Beth çok sıkı çalışmak zorunda kaldı, ve şimdi o aç ve bitkin.
Tom sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çabaladı.
Diğer öğrencilere yetişmek için çalışmak zorundaydım.
Gro gibi kuruluşlar bunu gerçekliğe dönüştürmek için çok sıkı çalışıyor.
Sizin başarınız, sıkı çalışıp çalışmamanıza bağlıdır.
Sigarayı bırakmak için çok çaba gösteriyorum.
Bu görevi cumadan önce tamamlamak için çok çalışmalıyız.
O, başarısız olmasın diye çok çalıştı.
Ne kadar akıllı olduğun önemli değil. Eğer çok çalışmazsan asla başarılı olmayacaksın.
Başarılı olmak istiyorsan, çok çalışmalısın.
Biz çok çalışmalıyız.
Bugünlerde çok çalışıyorsun. Yorgun değil misin?
Bu korkunç sınav döneminden geçer geçmez parti vereceğiz.