Translation of "Helyzetbe" in Turkish

Furcsa helyzetbe hoztál.

Beni garip bir duruma koyuyorsun.

Az nehéz helyzetbe kerül:

çok zor seçimler yapmak zorundasınız:

Közülünk sokan kerültünk abba a helyzetbe,

ve bence çoğumuzun bu pozisyonda olduğundan bahsetmek istiyorum.

Hogy magukat és minket előnyös helyzetbe hozzanak,

fayda sağlamak için icat edildiğini anladığımız zaman

- Meredek helyzetbe kerültem.
- Hajszálon múlt, hogy megmenekültem.

Sinekkaydı tıraş oldum.

Amely egyeseket előnyökhöz juttat, másokat hátrányos helyzetbe hoz.

ekonomik, politik ve sosyal sistemleri desteklemek için bir araç.

Máris egy lehetetlen "kell-vagy-sem?" helyzetbe kerülnek.

ister kabul et, ister etme gibi imkânsız bir duruma sokulursunuz.

Lehetett volna annyi eszed, hogy nem hozod magad ilyen helyzetbe.

Kendini bu duruma düşürmemen gerektiğini bilmeliydin.