Examples of using "Abba" in a sentence and their turkish translations:
Kes şunu!
- Kumardan vazgeç.
- Kumarı bırak.
Neden bıraktın?
Onu yapmayı bırak.
Bunu yapmayı bırakalım.
Hemen dur.
Bunu durdurmalıyız.
Kim bırakıyor?
Asla durmayacağım.
Lütfen onu durdur.
Duracaksın.
Bunu yapmaktan vazgeçmeyeceğim!
Bırakma.
Kumar oynamayı bırakmak zorundasın.
Bağırmayı bırak.
Tom istifa etmek istiyor.
- Karşı koymaktan vazgeç!
- Direnmeyi bırak!
Denemeyi bırak.
Yalan söylemeyi bırak.
Gevezelik etmeyin!!
- Tartışmayı kesin.
- Tartışmayı kes.
Özür dilemeyi kes.
Tom bırakacak.
Şikayet etmeyi kes.
Bence vazgeçmeliyiz.
Benimle alay etmekten vazgeç!
Burnunu çekmeyi bırak.
Durdur şunu.
- Hayal kurmayı kes.
- Hayal kurmayı bırak.
- Hayale dalma.
Tom asla durmaz.
Kes şunu artık, Tom.
Şarkı söylemeyi bırak.
Kes şunu!
Bırak!
Senden onu durdurmanı istedim.
Mırıldanmayı kes.
Kes şunu!
Acısı koşuyu bıraktıracak derecede çoğalmıştı hatta.
Sigara içmeyi bırakmalısın.
Şimdi ağlamayı bırak.
Ben onu duymaktan usandım.
Aptalca şakalar yapma.
Lütfen şarkı söylemekten vazgeç.
Lütfen ıslık çalmaktan vazgeç.
Durmanı istiyoruz.
Lütfen ağlamayı bırakın.
İçki içmeyi bırakmalısın.
Çıkacağını biliyordum.
Lütfen gülmeyi bırakın.
- Karımı taciz etmeyi kesin.
- Karımı üzmeyi kesin.
- Karımı rahatsız etmeyi kesin.
- Karımın canını sıkmayı kesin.
- Karıma sıkıntı vermeyi kesin.
Kes şu saçmalığı.
İçmeye son vermek zorundasın.
Ne zaman sigarayı bıraktın?
Sizinle didişmekten bıktım.
Boşa zaman harcamayı durdurmalısın.
Neden yazmayı bıraktın?
Sağlık nedenleriyle ayrılmak zorunda kaldım.
Kes şunu!
Öncelikle sigarayı bırakmalısınız.
Hâlâ yapabiliyorsan dur!
Ülkelerin halk sağlığı alanındaki temel kapasitelerini
"Uluslararası kariyerini bitirmelisin."
ve bence çoğumuzun bu pozisyonda olduğundan bahsetmek istiyorum.
Dirseklerini masanın üstüne koymayı kes.
Yıldırım kuleye isabet etti.
Onu o zaman bilmiyordum.
Sızlanmayı bırak.
- Ağlamayı bırak.
- Ağlamayı kes.
Durma.
Ona sigara içmeyi bıraktırdım.
Kes şunu!
Tom'a onu yapmayı bırakmasını söyle.
O otelde tekrar kalmayacağım.
O odaya girmeyin.
O odaya giremezsin.
Onlara Durmalarını söyle.
Sen bırakıp gidemezsin.
Mary, dur. Açıklayabilirim.
Ben benim okulum ile gurur duyuyorum.
O restorana tekrar gitmeyelim.
Tom'dan onu yapmayı durdurmasını iste.
Hayal kurmaktan asla vazgeçme!
- O odaya girme iznim yoktu.
- O odaya girmeme izin verilmiyordu.
Ben de o %1'lik kısımda olmak istiyordum.
kimliğini gizlemek için olağanüstü önlemler almıştı.
Sana hakkında bahsettiğim kafeye gittik.
- Okumaktan vazgeç.
- Okumayı bırakın.
Birbirinizle konuşmayı bırakın ve dinleyin!
Beni gıdıklamayı bırak!
Babam o restoranda yemek yerdi.
Hastalık nedeniyle, sigarayı bırakmak zorunda kaldı.
- Tom şikayet etmeyi hiç kesmez.
- Tom şikayet etmeyi hiç durdurmaz.
- Tom sızlanmayı hiç kesmez.
Zaten işi bırakmak istiyordum.
Onu boş ver.
Onu derhal durdurun.
Hayal kurmaktan vazgeç.
Sızlanmayı bırak.