Translation of "Azzal" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Azzal" in a sentence and their turkish translations:

- Egyetért azzal?
- Egyetért-e Ön azzal?

Onunla aynı fikirde misin?

Indítsunk azzal.

Onunla başlayalım.

Egyetértek azzal.

Katılıyorum.

- Mit akarsz azzal csinálni?
- Azzal meg mihez kezdesz?

Onunla ne yapmak istiyorsun?

azzal megváltoztatjuk az agyunk.

beyninizi değiştirebiliyor olmanız.

Néhány évtizeddel ezelőtt azzal,

Sanırım 20 yıl önce

Egyél azzal, akivel akarsz!

Yemek istediğin kişiyle ye.

Nagyon boldog vagyok azzal.

Onunla ilgili çok mutluyum.

Azzal kapcsolatban egyetértek vele.

O konuda onunla aynı fikirdeyim.

Sikerült együttélni azzal, ami történt.

ve geçmişte olanla yaşamama izin verdim.

Kezdjük azzal, hogy ne ártsunk.

Zarar vermeyerek başlayın.

Sértegetett azzal, hogy szamárnak csúfolt.

Bana eşek diyerek beni aşağıladı.

Megint azzal a játékkal játszottál?

O oyunu tekrar oynadın mı?

Ne fáradj azzal, hogy válaszolsz!

Cevap vermeye zahmet etme.

Azzal fenyegette meg, hogy megöli.

O onu öldürmekle tehdit etti.

Ne fáradj azzal, hogy letagadod.

- İnkâr etmeye çalışma.
- Boşuna inkâr etme.

Ne fáradj azzal, hogy fölkelsz.

Uyanmak için zahmet etme.

Mit kellett azzal Tomnak csinálnia?

Tom'un onunla ilgili ne yapmak zorundaydı?

- Mi van azzal, ha az ember kopasz?
- Mi azzal a baj, ha valaki kopasz?

- Kel olmanın nesi var?
- Kel olmanın nesi yanlış?

azzal megelőlegezzük, hogy szilárdan hiszünk benne.

zorlu bir girişime başlarken

Kezdjük azzal, miért fontos ez számunkra!

bizler için meselenin neden önemli olduğunu konuşmaya başlamak,

De a fiú azzal győzött meg,

ama çocuk beni şunu söyleyerek ikna etti,

De a történetet azzal kell kezdenem,

Ama önce hikâyeye,

Azok a vezetők mind egyetértenének azzal,

O liderlerin her biri hemfikirdir ki

Kezdjük azzal, amit borzasztóan utálunk csinálni.

ve yapmaktan kesinlikle nefret ettiğimiz işlerle başlayalım.

azzal megállítható a tumor terjedése is.

tümörün yayılmasını da durdurabileceğimiz yönündedir.

Nem foglalkozom azzal, hol van Tom.

Tom'un nerede olduğu umurumda değil.

Miért kellene törődnöm azzal, amit gondolsz?

Neden ne düşündüğünü önemsemeliyim?

Annyira máshogy nézel ki azzal szemüveggel.

Gözlük takınca çok farklı görünüyorsun.

El kellene menned egy orvoshoz azzal.

Bunun için bir doktoru görmeye gitmen gerekir.

- Mi van azzal?
- Mit szólsz hozzá?

- Buna ne dersin!
- Vay canına! Bu harika!
- Vay canına! Bu inanılmaz!
- Şu işe bakar mısın!
- Bak sen!

Tom azzal fenyegetőzött, hogy megöli Marit.

Tom, Mary'yi öldürmekle tehdit etti.

és azzal fenyegette, hogy feltöri az eszközeit,

ve bilgisayarınıza girmekle sizi tehdit ediyorsa

Úgy gondolták, hogy valamilyen összefüggés lehet azzal,

Bu durumun sebebinin

Mert pusztán azzal, hogy felmennek az internetre,

çünkü sadece internete bağlanarak

Azzal, hogy megismertem az emberi fejlődés statisztikáit,

İnsanoğlunun ilerlemesi istatistikleriyle olan aşinalığım

és azzal, hogy rendesen szedje a gyógyszereit.

ilaçlarıyla olan uyumunu izliyordum

Ne fáradjon azzal, hogy eljön az otthonomba.

Evime gelmek için zahmet etmeyin.

Ne játssz azzal a fegyverrel, nem játék!

O silahla oynama, o bir oyuncak değil.

Nem akart foglalkozni azzal Tomi, ami történt.

Tom ne olduğuyla ilgilenmek istemedi.

Tom azzal próbálkozott, hogy csökkentse a költségeit.

Tom giderlerini düşürmeye çalışıyor.

Szolgáld ki magad azzal, amit csak akarsz!

Ne istiyorsanız onu alın.

Öngólt lőtt azzal, hogy elfogadta a szerződést.

- O sözleşmeyi kabul ederek kendi ayağına sıktı.
- O sözleşmeyi kabul ederek bindiği dalı kesti.
- O sözleşmeyi kabul ederek kendi ipini çekti.

Tom barátnője azzal fenyegetőzött, hogy elhagyja őt.

Tom'un kız arkadaşı, ondan ayrılmakla tehdit etti.

A cselekedetei ellentétben állnak azzal, amit mond.

- Onun eylemleri sözlerine uymuyor.
- Onun yaptıklarıyla söyledikleri birbirini tutmuyor.

Tom rendelkezik azzal, ami kell a sikerhez.

Tom başarılı olmak için gerekli niteliklere sahip.

Miért foglalkozik azzal, hogy mit gondolnak mások?

Neden diğer insanların ne düşündüğünü önemsiyorsun?

Semmit nem nyersz azzal, ha leszólsz másokat.

Başkalarının hakkında kötü konuşarak bir şey kazanamazsın.

Tom a nap nagy részét azzal töltötte.

Tom günün çoğunu bunu yaparak geçirdi.

Szerintem nem vagy tisztában azzal, mennyire hiányzol.

Seni ne kadar özlediğimin farkında olduğunu sanmıyorum.

Nem sietnek azzal, hogy eladják a kocsijukat.

Arabalarını satmakta acele etmiyorlar.

- Semmi rosszat nem követhetsz el azzal, hogy nyelvet tanulsz.
- Semmi rosszat nem tehetsz azzal, hogy nyelvet tanulsz.

Bir dil öğrenmekle yanlış bir şey yapamazsın.

- Azzal töltöttem a szünidőt, hogy nem csináltam semmit.
- Azzal töltöttem a szabdságomat, hogy nem csináltam semmit.
- Azzal töltöttem az időt a szabadságom alatt, hogy nem csináltam semmit.

Tatillerde, zamanımı hiçbir şey yapmadan geçiriyorum.

Kezdhetjük azzal, hogy mások gyerekeinek az oktatásával törődünk...

Başka insanların çocuklarının eğitimini önemsemekle işe başlayabiliriz.

Azzal szeretném kezdeni, hogy felteszek önöknek néhány kérdést.

Mümkünse size bazı sorular sorarak başlamak istiyorum.

Gondoljunk egy repülőtérre, és az azzal kapcsolatos üzletekre!

Bir hava alanı ve onunla bağlantılı bütün işleri düşünün.

azzal kapcsolatban, hogy mit kapnak a számítógépes játékoktól,

video oyunlarının kendilerine kattıklarına ve bir topluluk olmaya dair

azzal, hogy a világ lakosságának kétharmada demokráciákban él.

şu an dünya insanlarının üçte ikisi demokrasi çatısı altında yaşıyor.

Mi a helyzet azzal a tipikus isteni tettel,

Peki ya Tanrı örneğinin ta kendisinden bahsedersek?

Semmire nem jutunk azzal, hogy megbeszéljük a témát.

Konuyu tartışmak bizi herhangi bir yere götürmez.

- Majd holnap foglalkozom ezzel.
- Azzal majd holnap foglalkozom.

Yarın onunla ilgileneceğim.

Tom sok mindenben egyetért azzal, amit Mari mondott.

- Tom Mary'nin söylediklerinin çoğuyla aynı fikirde.
- Tom Mary'nin söylediğinin çoğu ile aynı fikirde.

és azzal, hogy egyszer még politikai ellenfelét is megölte.

ve hatta bir davada siyasi muhaliflerinden birini öldürmekle suçlandı.

Nem szabadulhattam a gondolattól, hogy hibát követtem el azzal,

hayatımın böylesine önemli bir kısmını paylaşmamak

Az egész napot azzal töltöttem, hogy a gyermekeimmel játszottam.

Bütün günü çocuklarımla oynayarak geçirdim.

Sok napot töltött azzal, hogy egy pulóvert kössön neki.

Ona bir kazak örmek için günler harcadı.

Ha nem vigyázol azzal a késsel, még megvágod magad.

O bıçağa dikkat etmezsen kendini kesebilirsin.

Miért foglalkozzunk azzal, hogy mi történik a halálunk után?

Biz öldükten sonra neden ne olduğunu önemsemeliyiz?

Néhány ember soha sem elégszik meg azzal, amije van.

- Bazı insanlar sahip olduklarından asla memnun değildir.
- Bazı insanlar sahip olduklarıyla asla tatmin olmazlar.

Miért nem azzal kezded, hogy elmondod nekünk, mit láttál?

Neden ne gördüğünü bize söyleyerek başlamıyorsun?

Sosem voltam tisztában azzal, milyen nehéz lehet nőnek lenni.

Bir kadın olmanın ne kadar zor olduğunu hiç fark etmedim.

Elég sok pénzt keresett azzal, hogy tejet adott el.

O süt satarak çok para yaptı.

Teljesen tisztában van azzal, hogy ő okozta a balesetet.

Kazanın sebebi olduğunun tamamen farkındadır.

Tom bizonyára tisztában van azzal, mi történt itt tegnap.

Tom kesinlikle dün burada ne olduğunun farkında.

- Tom abba belefáradt.
- Tom azzal torkig van és unja.

Tom bunu yapmaktan bıkıp usandı.

és azzal végződik, hogy az emberek egy másik bolygón élnek.

ve insanların başka bir gezegende yaşamasıyla son buluyor.

Sok időt töltöttem azzal, hogy próbáltam elképzelni a jövő városát.

geleceğin şehrini resmetmek için çok zaman harcadım.

Azzal, hogy fejjel lefelé élnek, szintén sok energiát takarítanak meg.

Alt üst yaşanan bir hayat, daha fazla enerji saklıyor.

Egy ideje már tisztában voltunk azzal, hogyan is működik ez.

Yani bir süredir genel fikri biliyorduk.

Tom fenntartotta továbbra is azzal a férjezett asszonnyal való viszonyát.

Tom bu evli kadınla birlikte olmayı sürdürdü.

Dan lelocsolta magát benzinnel és azzal fenyegetőzött, hogy felgyújtja magát.

Dan kendine benzin fışkırttı ve kendini yakmakla tehdit etti.

Megvásárolta a földet azzal az elgondolással, hogy házat épít rajta.

Onun üzerinde bir ev inşa etme planıyla bir arazi satın aldı.

- Már találkoztam ezzel a lánnyal ezelőtt.
- Már találkoztam azzal a lánnyal ezelőtt.
- Korábban már találkoztam ezzel a lánnyal.
- Korábban már találkoztam azzal a lánnyal.

- Daha önce o kızla karşılaştım.
- O kızı daha önce gördüm.

De azzal is, mit szeretne a másik, neki mire van szüksége.

ayrıca istek ve ihtiyaçlarına değer vermelisiniz.

Sok vidám órát töltöttem el azzal, hogy a lajhárok mozgását csodáltam.

Hareket eden tembel hayvanları dikkatle izleyerek saatler geçirdim.

És mi a helyzet azzal a pár szerencséssel, akik középiskolába járnak?

Peki ya ortaokula gidebilen çok az şanslı genç?

- Nem is törődsz azzal, ami történt?
- Nem is érdekel, mi történt?

Ne olduğunu umursamıyor musun?

Nincs értelme siránkozni és panaszkodni. Légy inkább elégedett azzal, amid van.

- Ağlamanın ve şikayet etmenin bir yararı yok. Sahip olduklarınla mutlu olmaya çalış.
- Ağlamanın ve şikayet etmenin bir yararı yok. Sahip olduklarınla mutlu olmaya çalışın.

Az ismételt figyelmeztetések ellenére Tom nem hagyott fel azzal, amit csinált.

Tekrarlanan uyarılara rağmen, Tom bunu yapmaktan vazgeçmedi.

Amikor elkezdünk hasonlóságot keresni az influenzával, azzal igazából csak nyugtatni próbáljuk magunkat.

Grip ile karşılaştırmaya başladığımızda, aslında biraz içimizi rahatlatıyoruz.

Amit tegnap mondott, nem csöng össze azzal, amit a múlt héten mondott.

- Dün söylediği geçen hafta söylediğiyle birbirini tutmuyor.
- Onun dün söylediği geçen hafta söylediği ile birbirini tutmuyor.

Ha összehasonlítod ezt a szótárt azzal, könnyen megláthatod, hogy melyik a jobb.

Bu sözlüğü onunla karşılaştırdığınızda hangisinin daha iyi olduğunu kolayca görebilirsiniz.

Sok időt töltöttem el, amikor a múlt héten azzal a problémával foglalkoztam.

Geçen hafta o sorunla ilgilenerek epeyce zaman harcadım.

Nem egyezik azzal, ahogy akkor érzem magam, mikor saját részre kérem a pénzt.

hissettiğim ile kendim için para istemekle hissettiğim aynı değil.

Hisz ebben a formában találkoznak először azzal, hogy mi a szépség és a szeretet.

Çünkü güzellik ve sevgiye olan ilk bakış açıları bu.

Ha nem találták volna meg a vázát, Johnt vádolták volna meg azzal, hogy ellopta.

Eğer onlar vazoyu bulmasalardı, John onu çalmakla suçlanırdı.

Mary túrabotot használt a meredek és lejtős szakaszokon, hogy azzal segítse magát az úton.

Meryem, yolculuğun engebeli bölümlerinde destek için yürüyüş batonu kullandı.

- Ne törődj azzal, mennyibe kerül.
- Ne foglalkozz a költségekkel!
- Ne aggódj az ára miatt!

Fiyat için endişelenme.

- Az igazat mondtam azzal, hogy szeretlek.
- Az igazat mondtam neked akkor, amikor azt mondtam, szeretlek.

Sana, seni sevdiğimi söylediğimde sana gerçeği söyledim.

Szép dolog grandiózus terveket gyártani, de szeretném, ha azzal kezdenéd, hogy az előtted álló feladatokat elvégzed.

Bu görkemli planları yapmak iyi fakat tabağında sahip olduğunla başlamanı istiyorum.