Examples of using "évig" in a sentence and their turkish translations:
Otuz yıldır burada yaşıyorum.
tam tamına iki yıl --
O, on yıl çalıştı.
Beş yıldır bir öğretmenim.
- O, otuz yıl boyunca müzik öğretti.
- Otuz yıldır müzik öğretiyor.
Ben otuz yıldır bir mezar kazıcısıydım.
Ben üç yıl boyunca Sasayama'da yaşadım.
Altı yıl okulda İngilizce eğitimi almama rağmen, çok iyi İngilizce konuşmam.
100 yıla kadar da yaşayabilir.
- Savaş iki yıl sürdü.
- Savaş iki sene sürdü.
On üç yıldır bir köpeğim vardı.
Tom'un asistanı olarak üç yıl çalıştım.
Tom yıllarca Avustralya'da yaşadı.
Babamın otuz yıldır tuttuğu günlüğünü buldum.
Oyuncunun kariyeri 30 yıl sürdü.
Onlar evlenmeden önce iki yıl birlikte yaşadı.
Tom ve Mary üç yıl çıktı.
Savaş yaklaşık iki yıl boyunca sürdü.
Biz otuz yılı aşkın bir süredir birlikte çalışıyoruz.
Bu mahallede üç yıldır yaşıyorum.
bir satın alıma gönüllü oldum.
Üç yıldır bu adada yalnızım.
40 yıl veya daha uzun bir süre.
Kimse 100 yıl diskleri göndereceğimizi düşünmedi.
Tom üç yıldır kayıp.
Sadece pilav hazırlamayı öğrenmek suşi şeflerinin iki yılını alır.
Yaklaşık beş yıl orada yaşadı.
Seyahat etmeye yeterli para kazanmakm için bir yıl çalışmam gerekiyor.
Bu adam ülkeyi 50 yıldan fazla yönetti.
Ve hızlı öğrenmesi gerek çünkü bir yıldan biraz fazla bir ömrü var. 52. GÜN
Hiç kimse iki yüz yaşına kadar yaşayamaz.
Orada beş yıl yaşadım.
Fakat tungaralar sadece bir yıl yaşar. Bu, üremek için son şansı olabilir.
Samanyolu galaksisinde 100 milyardan çok yıldız vardır. Eğer onları tek tek saymaya çalışsaydınız bu 3000 yıldan fazla sürerdi!