Translation of "ágyban" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "ágyban" in a sentence and their turkish translations:

- Egy ágyban aludtunk.
- Egy ágyban feküdtünk.

Aynı yatakta uyuduk.

Ágyban vagyok.

Ben yataktayım.

- Ő még az ágyban van.
- Még ágyban van.

O hâlâ yatakta.

- Még ágyban van.
- Az ágyban van még mindig.

Hala yatakta.

Influenzával fekszik ágyban.

- O grip yüzünden yatakta.
- O gripten dolayı yatakta.

Nem ágyban alszom.

Yatakta uyumam.

Már ágyban voltam.

Ben zaten yataktaydım.

Maradj az ágyban!

Yatakta kal.

Tom ágyban fekszik.

Tom yatakta.

Rossz az ágyban.

O, yatakta kötü.

Már ágyban vagyok.

Ben zaten yataktayım.

Ne maradj ágyban, hacsak nem tudsz az ágyban pénzt keresni.

Yatakta para kazanamadığınız sürece, yatakta kalmayınız.

Ő vad az ágyban.

O, yatakta vahşidir.

Egész délelőtt ágyban maradtam.

Bütün sabah yatakta kaldım.

Még nem vagy ágyban?

Henüz yatakta değil misin?

Tomnak ágyban kellett maradnia.

Tom yatakta kalmak zorundaydı.

Még az ágyban vagyok.

Ben hala yataktayım.

Gyakran eszik az ágyban.

O, sıkça yatakta yemek yer.

Apa még mindig ágyban van.

Babam hala yatakta.

Tom gyakran olvas az ágyban.

- Tom sık sık yatakta okur.
- Tom çoğu kez yatakta okur.

Tamás a kórházi ágyban fekszik.

Tom hastane yatağında yatıyor.

Bármikor, amikor meglátogattam, ágyban volt.

Onu ne zaman görmeye gitsem, o yatakta.

Azt hittem, már ágyban vagy.

Ben zaten yatakta olduğunu düşündüm.

Nem kellene már ágyban lenned?

Yatağa gitme zamanınız gelmedi mi?

Tom gyakran eszik az ágyban.

Tom sık sık yatakta yiyor.

Tom még az ágyban van.

Tom hâlâ yatakta.

A férjem mindig az ágyban olvas.

Kocam her zaman yatakta okur.

A nap nagy részét ágyban töltöttem.

Günün çoğunu yatakta geçirdim.

A gyerekeknek már ágyban a helye.

Çocukların yatma zamanı geldi de geçiyor.

Az orvos ragaszkodott ahhoz, hogy maradjon ágyban.

Doktor onun yatakta kalması konusunda ısrar etti.

Ágyban kéne maradnia három vagy négy napig.

Üç ya da dört gün yatakta kalmalısın.

Ágyban maradt, mert nem érezte jól magát.

Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.

A páciens csukott szemmel feküdt az ágyban.

- Hasta gözleri kapalı yatakta yatıyordu.
- Hasta yatağında gözleri kapalı yatıyordu.

Tom végre fel tud ülni az ágyban.

Tom sonunda yatakta dik oturabiliyor.

Tom azt mondta, hogy ágyban akar reggelizni.

Tom kahvaltısını yatağında yemek istediğini söyledi.

Kanadában ágyban alszunk, és nem a padlón.

Kanada'da zeminde değil yatakta uyuyoruz.

Tomnak megmondta az orvosa, hogy maradjon ágyban.

Tom'a doktoru tarafından yatakta kalması söylenildi.

MW: Ha túl sokáig vagyunk ébren az ágyban,

MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız

Csak most, mikor a legtöbb ember ágyban van...

Ancak şimdi... ...çoğu insan yataklarına yerleşince...

Állítólag tíz európai emberből egy IKEA-ágyban fogan.

Söylenenlere göre on Avrupalıdan biri IKEA yatakta hamile kalmıştır.

Ennek a gyereknek már ágyban lenne a helye.

O çocuğun yatakta olması gerekir.

Az ágyban énekeltük. "Mesélj a büntetésről, mesélj a bukásról!

Hapishanede şu şarkıyı söylerdik... "Söyle ne ceza aldın Nedir başarısızlığın

Apu nem engedné meg, hogy könyvet olvassak az ágyban.

Babam kitapları yatakta okumama izin vermedi.

Az apa majdnem rajtakapta a lányát a barátjával együtt az ágyban.

Babası neredeyse onun erkek arkadaşıyla seks yaptığını yakalıyordu.