Examples of using "ágyban" in a sentence and their turkish translations:
Aynı yatakta uyuduk.
Ben yataktayım.
O hâlâ yatakta.
Hala yatakta.
- O grip yüzünden yatakta.
- O gripten dolayı yatakta.
Yatakta uyumam.
Ben zaten yataktaydım.
Yatakta kal.
Tom yatakta.
O, yatakta kötü.
Ben zaten yataktayım.
Yatakta para kazanamadığınız sürece, yatakta kalmayınız.
O, yatakta vahşidir.
Bütün sabah yatakta kaldım.
Henüz yatakta değil misin?
Tom yatakta kalmak zorundaydı.
Ben hala yataktayım.
O, sıkça yatakta yemek yer.
Babam hala yatakta.
- Tom sık sık yatakta okur.
- Tom çoğu kez yatakta okur.
Tom hastane yatağında yatıyor.
Onu ne zaman görmeye gitsem, o yatakta.
Ben zaten yatakta olduğunu düşündüm.
Yatağa gitme zamanınız gelmedi mi?
Tom sık sık yatakta yiyor.
Tom hâlâ yatakta.
Kocam her zaman yatakta okur.
Günün çoğunu yatakta geçirdim.
Çocukların yatma zamanı geldi de geçiyor.
Doktor onun yatakta kalması konusunda ısrar etti.
Üç ya da dört gün yatakta kalmalısın.
Kendini iyi hissetmediği için yatakta kaldı.
- Hasta gözleri kapalı yatakta yatıyordu.
- Hasta yatağında gözleri kapalı yatıyordu.
Tom sonunda yatakta dik oturabiliyor.
Tom kahvaltısını yatağında yemek istediğini söyledi.
Kanada'da zeminde değil yatakta uyuyoruz.
Tom'a doktoru tarafından yatakta kalması söylenildi.
MW: Yatakta çok uzun süre uyanık kalıyorsanız
Ancak şimdi... ...çoğu insan yataklarına yerleşince...
Söylenenlere göre on Avrupalıdan biri IKEA yatakta hamile kalmıştır.
O çocuğun yatakta olması gerekir.
Hapishanede şu şarkıyı söylerdik... "Söyle ne ceza aldın Nedir başarısızlığın
Babam kitapları yatakta okumama izin vermedi.
Babası neredeyse onun erkek arkadaşıyla seks yaptığını yakalıyordu.