Examples of using "Érkezett" in a sentence and their turkish translations:
O, habersiz geldi.
Tom son olarak vardı.
Bu hanım geç gelenlerden.
Benim için hiç mektup geldi mi?
O geç geldi.
Tom zamanında geldi.
Tom ikinci sırada geldi.
Toplantı için zamanında vardı.
Tom son olarak vardı.
O iyi haberle geldi.
Önce Tom buraya geldi.
O henüz geldi.
Dan varan ilk kişiydi.
Tom geç geldi.
- Tom ilk geldi.
- Tom ilk olarak geldi.
O çok erken vardı.
Tom zamanında geldi.
O henüz varmadı.
O uygunsuz bir zamanda geldi.
O, buraya dün gece geldi.
Saat beşte istasyona geldi.
Tren tam zamanında geldi.
Hemen hemen herkes zamanında geldi.
Tren zamanında vardı.
Tom zaten Boston'a geldi.
Tom az önce geldi.
Tom az önce geldi.
Tom pazartesi günü ulaştı.
O az önce gelmişti.
Tom, Mary'nin önünde geldi.
Ben ayrıldıktan sonra o geldi
Tom istasyona geç vardı.
Tom az önce eve geldi.
Herkes sınıfa zamanında geldi.
Uçak tam olarak dokuzda vardı.
- Tom her zamanki gibi geç geldi.
- Tom alışıldığı üzere geç geldi.
- Tom henüz gelmedi.
- Tom henüz varmadı.
Bir prens geldi, beyaz bir ata biniyordu.
Tom gece yarısından sonra geldi.
- Tom daha varmadı mı?
- Tom henüz varmadı mı?
O, gece geç saatlerde otele vardı.
Tom birkaç gün sonra geldi.
Tom üç saat geç geldi.
Tom yarım saat erken vardı.
Tom siyah bir arabayla geldi.
Karanlık nasıl hızlı çöktüyse...
Peter dün şehirden geldi.
Tom üç gün önce geldi.
Otobüs sabah saat tam sekizde geldi.
Tom üç gün önce buraya vardı.
O, Matsuyama'yavarır varmaz amcasını aradı.
Tom fırtınaya rağmen zamanında geldi.
O buraya yürüyerek geldi.
- Benim bagajım henüz ulaşmadı.
- Benim bagajım henüz gelmedi.
Francis saat altıda Galeao'ya geldi.
Tom 2.30 civarında geldi.
O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
Otobüs, on dakika geç geldi.
Tek bir kişi bile geç gelmedi.
Tom saat 3'te tren istasyonuna geldi.
Kısa zamanımızda 1,5 milyon arama gerçekleştirdik.
Bir hafta sonra büyük bir rahatlama yaşadım.
Tom çok geç geldi.
Benim trenim saat altıda terk etti ve onda vardı.
Ambulans gelene kadar Tom benimle kaldı.
Tom zaten burada ama Bill henüz gelmedi.
Bu kartpostal Avustralya'dan.
Benim için herhangi bir mesaj var mı?
Öğleden az sonra geldi.
O, Japonya'ya çocuk olarak geldi.
Tom parlak zırhlı bir şövalye gibi beni kurtarmaya geldi.
İlk gelen Tom'du.
Tabii bu uzman cerraha bağlı, ama kendi orada değil.
Yeni mobilya bugün geldi.
Ben ona telefon etmek üzereyken, ondan bir mektup geldi.
İki kız ve üç erkek bir apartman dairesinde yaşıyor, her biri farklı bir ülkeden geliyor.