Translation of "Zeigte" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Zeigte" in a sentence and their turkish translations:

- Tom zeigte in Richtung des Wohnzimmers.
- Tom zeigte zum Wohnzimmer.

Tom oturma odasını işaret etti.

- Er zeigte uns ein paar Fotos.
- Er zeigte uns Fotos.

Bize birkaç resim gösterdi.

Sie zeigte auf ihn.

O onu gösterdi.

Mary zeigte ihre Brüste.

Mary memelerini gösterdi.

Tom zeigte Maria etwas.

Tom, Mary'ye bir şey gösterdi.

Sie zeigte ihr Talent.

- O, yeteneklerini gösterdi.
- Yeteneklerini sergiledi.

Tom zeigte auf Maria.

- Tom, Mary'yi gösterdi.
- Tom, Mary'yi işaret etti.

Ich zeigte auf ihn.

Ben onu gösterdim.

Er zeigte seine Karte.

- O, kartını sundu.
- Kartvizitini verdi.

Er zeigte uns Bilder.

O bize fotoğraflar gösterdi.

Tom zeigte uns, wie.

Tom bize yöntemini gösterdi.

Der Kriegsgefangene zeigte große Würde.

Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.

Er zeigte uns seine Fersen.

O topuklarını bize gösterdi.

Er zeigte seine wahren Absichten.

O ne demek istediğini gösterdi.

Tom zeigte Maria die Schule.

Tom Mary'ye okulu gezdirdi.

Tom zeigte Maria das Büro.

Tom Mary'ye ofisi gezdirdi.

Er zeigte mir sein Foto.

O, bana resmini gösterdi.

Maria zeigte uns ihre Villa.

Maria bize villasını gösterdi.

Sie zeigte mir die Gegend.

O beni gezdirdi.

Tom zeigte auf die Hintertür.

Tom arka kapıyı işaret etti.

Tom zeigte mir das Universitätsgelände.

Tom bana kampüsü gezdirdi.

Tom zeigte mir sein Haus.

Tom bana evini gezdirdi.

Er zeigte mir seine Briefmarkensammlung.

Bana pul koleksiyonunu gösterdi.

Er zeigte mir ihr Bild.

Bana onun resmini gösterdi.

Sie zeigte ihm das Foto.

O ona fotoğrafı gösterdi.

Er zeigte ihr sein Tattoo.

Ona dövmesini gösterdi.

Sie zeigte mir ihren Garten.

Bana bahçesini gösterdi.

Sie zeigte ihm ihr Fußgelenk.

O ona ayak bileğini gösterdi.

Er zeigte mir seine Schmetterlingssammlung.

O bana kelebek koleksiyonunu gösterdi.

Maria zeigte Tom ihren Ehering.

Mary Tom'a alyansını gösterdi.

Tom zeigte Maria die Liste.

Tom Mary'ye listeyi verdi.

Tom schaute, wohin Mary zeigte.

Tom Mary'nin işaret ettiği yere baktı.

Sie zeigte mir sein Album.

O, bana albümünü gösterdi.

Tom zeigte mir den Brief.

Tom bana mektubu gösterdi.

Tom zeigte uns die Stadt.

Tom bize şehri gezdirdi.

Er zeigte mir sein Album.

O bana albümünü gösterdi.

Tom zeigte mir seine Briefmarkensammlung.

Tom bana pul koleksiyonunu gösterdi.

Tom zeigte Mary Johns Foto.

Tom Mary'ye John'un fotoğrafını gösterdi.

Tom zeigte Maria einige Fotos.

Tom Mary'ye bazı fotoğraflar gösterdi.

Sie zeigte ihm seinen Platz.

O, ona koltuğunu gösterdi.

Tom zeigte nach dem Berg.

Tom dağlara doğru işaret etti.

Tom zeigte Maria die Stadt.

Tom, Mary'ye şehri gezdirdi.

Tom zeigte Maria sein Fotoalbum.

Tom Mary'ye fotoğraf albümünü gösterdi.

Tom zeigte Maria seinen Garten.

Tom, Mary'ye kendi bahçesini gösterdi.

Maria zeigte Elke ihren Verlobungsring.

Mary Alice'e nişan yüzüğünü gösterdi.

Tom zeigte mir sein Telefon.

Tom bana telefonunu gösterdi.

Tom zeigte Maria sein Haus.

Tom, Mary'ye evini gezdirdi.

Er zeigte mir sein Telefon.

Bana telefonunu gösterdi.

- Er zeigte mir heimlich ihr Foto.
- Er zeigte mir heimlich ein Bild von ihr.
- Er zeigte mir heimlich ein Foto von ihr.

O, bana fotoğrafını gizlice gösterdi.

Als er das Jahr 1984 zeigte

Yıl 1984'ü gösterdiğindeyse

Er zeigte Interesse an dem Buch.

Kitaba ilgi gösterdi.

Er zeigte mir sein neues Auto.

- O, bana yeni arabasını gösterdi.
- Bana yeni arabasını gösterdi.

Tom zeigte Maria Fotos von Johannes.

Tom Mary'ye John'un bazı fotoğraflarını gösterdi.

Sie zeigte mir ihr neues Auto.

O, bana yeni arabasını gösterdi.

Tom zeigte Mary seine neue Tätowierung.

Tom Mary'ye yeni dövmesini gösterdi.

Tom zeigte uns ein paar Fotos.

Tom bize bazı resimler gösterdi.

Der Lehrer zeigte auf die Tafel.

Öğretmen tahtaya işaret etti.

Sie zeigte uns einen schönen Hut.

O, bize güzel bir şapka gösterdi.

Er zeigte Interesse an dem Plan.

- O, planla ilgilendi.
- Plana ilgi gösterdi.

Tom zeigte dem Schankwirt seinen Personalausweis.

Tom barmene kimliğini gösterdi.

Tom zeigte Maria einen alten Zeitungsartikel.

Tom, Mary'ye eski bir gazete makalesi gösterdi.

Tom zeigte Maria viele seiner Bilder.

Tom Mary'ye bir sürü resim gösterdi.

Der Polizist zeigte Tom seine Dienstmarke.

Polis, Tom'a rozetini gösterdi.

Endlich zeigte er sein wahres Gesicht.

O sonunda gerçek renklerini gösterdi.

Die Röntgenaufnahme zeigte zwei gebrochene Finger.

Röntgen filminde iki kırık parmak görünüyordu.

Er zeigte uns einen hübschen Hut.

O, bize güzel bir şapka gösterdi.

Sie zeigte dem Besucher ihr Baby.

O, konuğa bebeğini gösterdi.

Sie zeigte mir freundlicherweise den Weg.

O, nazikçe bana yolu gösterdi.

- Er zeigte uns ein Bild seiner Mutter.
- Er zeigte uns ein Bild von seiner Mutter.

Bize annesinin resmini gösterdi.

- Er zeigte mir heimlich ein Bild von ihr.
- Er zeigte mir heimlich ein Foto von ihr.

O, gizlice bana onun resmini gösterdi.

Tom zeigte ihr den Brief vom Weihnachtsmann.

Tom ona Noel Baba'dan gelen mektubu gösterdi.

Tom zeigte sich an dem Plan interessiert.

Tom plana ilgi gösterdi.

Das neue Medikament zeigte eine sofortige Wirkung.

Yeni ilaç, etkisini hemen gösterdi.

Der Verkäufer zeigte, wie man es benutzt.

Satıcı onun nasıl kullanılacağını gösterdi.

Er zeigte mir eine Menge schöner Fotos.

O bana çok sayıda güzel fotoğraflar gösterdi.

Meine Schwester zeigte mir eine neue Uhr.

Kız kardeşim bana yeni bir saat gösterdi.

Die Ausstellung zeigte moderne Kunst aus Europa.

Gösteri Avrupa'dan modern sanatı sundu.

Tom zeigte mir, wie man das macht.

Tom bana onu nasıl yapacağımı gösterdi.

Tom zeigte uns ein Bild seiner Mutter.

Tom bize annesinin resmini gösterdi.

Tom zeigte mit dem Finger auf Maria.

Tom Mary'yi işaret etti.

Tom zeigte mir, wie man Pizza macht.

Tom bana nasıl pizza yapılacağını gösterdi?

Tom zeigte Maria ein Bild seines Hundes.

Tom Mary'ye köpeğinin bir resmini gösterdi.

Tom zeigte mir den Gebrauch seiner Kamera.

Tom bana kamerasını nasıl kullanacağımı gösterdi.

Tom zeigte mir seine Sammlung alter Münzen.

Tom bana eski para koleksiyonunu gösterdi.

Tom zeigte mir den Inhalt seines Geldbeutels.

Tom cüzdanında ne olduğunu bana gösterdi.

Tom zeigte uns ein Bild von Maria.

Tom bize Mary'nin bir resmini gösterdi.

Tom zeigte dahin, wo Mary gerade stand.

Tom Mary'nin durduğu yeri gösterdi.

Er zeigte ein großes Maß an Geduld.

O bir hayli sabır gösterdi.

- Jim hob seine Hand.
- Jim zeigte auf.

Jim elini kaldırdı.

Tom zeigte auf etwas auf dem Boden.

Tom yerde bir şeye işaret etti.

Tom zeigte mir den Brief von Maria.

Tom Mary'nin mektubunu bana gösterdi.