Translation of "Weigert" in Turkish

Tom weigert sich zu arbeiten.

Tom çalışmayı reddediyor.

Es weigert sich zu sterben.

O ölmeyi reddediyor.

Tom weigert sich zu reden.

Tom konuşmayı reddediyor.

Tom weigert sich zu singen.

Tom şarkı söylemeyi reddediyor.

Tom weigert sich, uns zu helfen.

Tom bize yardım etmeyi reddediyor.

Unser einziger Zeuge weigert sich auszusagen.

Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.

- Er weigert sich, sein Älterwerden zu akzeptieren.
- Er weigert sich, sein hohes Alter zu akzeptieren.

- O yaşlılığı kabul etmiyor.
- O, ihtiyarlığı reddediyor.

Sie weigert sich, mehr darüber zu sagen.

O bu konuda daha fazla söylemeyi reddediyor.

Tom weigert sich, sein Gemüse zu essen.

Tom onun sebzelerini yemeyi reddediyor.

Tom weigert sich, Befehle von Mary entgegenzunehmen.

Tom Mary'den emirler almayı reddediyor.

Die Regierung weigert sich, dem öffentlichen Druck nachzugeben.

Hükümet kamuoyu baskısına boyun eğmeyi reddediyor.

Sie weigert sich, auf ihre Mutter zu hören.

Annesini dinlemeyi reddediyor.

Sie weigert sich, das zu tun, was sie wollten.

Onların istediklerini yapmayı reddetti.

Tom weigert sich, uns zu sagen, was geschehen ist.

Tom olanları bize söylemeyi reddediyor.

- Tom weigert sich, irgendwas zu kaufen, was in China hergestellt worden ist.
- Tom weigert sich, auch nur irgendwelche chinesischen Erzeugnisse zu kaufen.

Tom Çinde yapılmış bir şeyi almayı reddediyor.

Tom weigert sich die ganze Zeit, seine Medizin zu nehmen.

Tom ilacını almayı reddediyor.

Tom weigert sich trotz seines Alters, in den Ruhestand zu gehen.

Tom yaşına rağmen emekli olmayı reddediyor.

Er hat sich entschieden und weigert sich, seine Meinung zu ändern.

O, kararını verdi ve onu değiştirmeyi reddediyor.