Examples of using "Teller" in a sentence and their turkish translations:
Tabağım nerede?
On tabak istiyorum.
Tabak kirli.
Tom üç tane tabak kırdı.
Bulaşıkları yıka.
Bu tabaklar elle boyanmıştır.
Hiç temiz tabak yok.
Kaç tane tabağımız var?
Bulaşıkları yıkıyorum.
Biri bu tabağı kırdı.
- Dikkat! O sıcak bir tabak.
- Dikkat! O sıcak bir levha.
Bu benim tabağım değil.
Ben neredeyse tabakları düşürüyordum.
Neredeyse tabağı düşürüyordum.
Kaç kâse çorba yedin?
Yanlışlıkla tabağı düşürdüm.
Garson yeni bir tabak getirdi.
Tabaktan biraz et aldı.
- Masanın üzerinde iki tabak var.
- Masanın üstünde iki tabak var.
Orada hiç temiz tabak yok.
Tom iki tabak spagetti yedi.
Tom plakasına baktı.
Masada üç tane tabak var.
Tom tabağını tepeleme doldurdu.
Tabaktaki ne?
Tabaktaki her şeyi yedim.
Tabak kazara yere düştü.
Tabak üzerindeki deseni seviyor.
Tabaklar yanlış masaya gönderilmiş.
Lütfen bana patates püresi verin.
Tom tabağına biraz patates püresi koydu.
Tom tabağına biraz salata koydu.
hani az önce de bahsetmiştik levhalar vardı ya hani kıtaların içerisinde ayrılan kısımlar
Bulaşıkları temizledikten sonra, ben onları durularım.
Tom bir tabak düşürdü ve kırıldı.
- Tabağımın üzerine yemek koymayı durdur.
- Tabağımın üzerine yemek koymayı kes.
Çorba için bir kasen var mı?
Yemekten sonra bulaşıkları yıkamana gerek yok.
Peçeteleri katla ve her tabağın yanına bir tane koy.
Kız kardeşim tabağını yere düşürdü.
Tabağındaki her şeyi ye yoksa herhangi bir tatlı almayacaksın.
Bulaşıkları durulayamıyorum. Su yok.
Metal, kağıt ve tahta tabaklar satarız.
Tom yemeği tabağının etrafına itti.
Tabağındaki her şeyi yesen iyi olur.
Masada bir tabak artık yemek vardı.
Tabağına dokunmamışsın. Neyin var?
Kaç tane tabak getirmemiz gerektiğini hatırlamıyor.
Bu tabaktan yeme ve o bardaktan içme.
Dünyada acından ölen çocuklar olduğu için tabağındaki tüm yiyeceği ye.
Tom tabağını bir kenara itti ve yeterince yediğini söyledi.
Tom masaya peynir ve kraker dolu bir tabak koydu.
Mary çatalını tabağındaki yemekle oynamak için kullandı.
Masanın üzerinde bir tabak, bir çatal ve bir bıçak var.
Tom bulaşıkları duruladı ve onları bulaşık makinesine koydu.
Tabakta bir parça piliç, bir patates ve biraz yeşil bezelye vardı.
Bana temiz bir tabak getir ve bu kirli tabağı alıp götür.
Tom bir parça et kesti ve onu tabağının üzerine koydu.
Çatallar tabağın sol tarafına gidecek ve bıçaklar sağa gidecek.
Bana tabak lazım çünkü ailem öğle yemeğini parkta yiyecek.
Yaklaşık onun yarısını yedim ve geriye kalanını tabağımda bıraktım.
Tabak elinden kaydı ve yere düştü.
Ben sadece bulaşıkları yıkadım ve şimdi çöpü dışarı almak zorundayım.
Tom kurabiyelerin yarısını aldı ve onları tabağına koydu.
Tabağını üç dakika içinde bitirmezsen tatlı almayacaksın.
Tabağınıza çok fazla koymayın! Her zaman ikincisini yiyebilirsiniz.
Akşam yemeğinden sonra bulaşıkları yıkadım.
Tom tabağındaki her şeyi yedikten sonra, Mary'ye onun salatasını yiyebilip yiyemeyeceğini sordu.
Normal olarak yemediğim masadaki tek şey sarı tabaktaki şeydir.