Translation of "Kofferraum" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Kofferraum" in a sentence and their turkish translations:

Er öffnete den Kofferraum.

O bagajı patlattı.

Der Kofferraum ist auf.

Bagaj açık.

Mein Gepäck ist im Kofferraum.

Bagajım botta.

Der Reservereifen ist im Kofferraum.

Yedek lastik bagajda.

Unser Kofferraum ist zu klein.

Bizim bavul sehpamız çok küçük.

Im Kofferraum sind fünf Koffer.

Bagaj rafında beş bavul var.

Legen wir das in den Kofferraum.

Bunu bagaja koyalım.

Im Kofferraum befindet sich eine Leiche.

Arabanın bagajında bir ceset var.

Meine Gitarre ist im Kofferraum meines Wagens.

Arabamın bagajında gitarım var.

Du solltest die Kühlerhaube öffnen, nicht den Kofferraum.

Kaputu açmanı söyledim, bagajı değil.

Tom öffnete den Kofferraum, um das Reserverad herauszunehmen.

Tom yedek lastiği çıkarmak için bagajı açtı.

Tom setzte sich neben Maria auf den Kofferraum.

Tom bagaj kapağı üzerinde Mary'nin yanında oturdu.

Könntest du diese Taschen in den Kofferraum packen?

Bu poşetleri bagaja koyar mısın?

- Was befindet sich in der Strandtasche im Kofferraum deines Wagens?
- Was befindet sich in der Strandtasche im Kofferraum Ihres Wagens?

Arabanızın bagajındaki plaj çantasında ne var?

Tom hat immer ein Jagdmesser im Kofferraum seines Wagens.

Tom arabasının bagajında bir av bıçağı bulundurur.

Tom lud die Taschen in den Kofferraum seines Wagens.

Tom çantaları arabasının bagajına yükledi.

Vergiss nicht meine Sachen aus dem Kofferraum zu nehmen!

Eşyalarımı bağajdan çıkarmayı unutma!

Tom hat ein zusätzliches Paar Schuhe im Kofferraum seines Wagens.

Tom, arabasının bagajında fazladan bir çift ayakkabı bulunduruyor.

Es ist das Logischste, seinen Ersatzreifen im Kofferraum seines Wagens aufzubewahren.

Senin yedek lastiğini tutmak için en mantıklı yer arabanın bagajındadır.

Tom öffnete den Kofferraum und stellte fest, dass er leer war.

Tom bagajı açtı ve onu boş buldu.

Die Kiste ist zu groß: die passt nicht in den Kofferraum des Wagens.

Bu kutu arabanın bagajına koymak için çok büyük.

Tom stellte seine Taschen in den Kofferraum, sprang in den Wagen und fuhr los.

- Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya bindi ve arabayla uzaklaştı.
- Tom çantalarını bagaja koydu, sonra arabaya atladı ve uzaklaştı.

Die Türen ließen sich nicht öffnen und ich musste durch den Kofferraum in das Auto hinein.

Kapılar açılmadı bu yüzden arabaya bağajdan girmek zorunda kaldım.