Translation of "Kamera" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Kamera" in a sentence and their turkish translations:

Eine lichtempfindliche Kamera...

Düşük ışıkta çekim yapan kameralarsa...

- Hast du meine Kamera benutzt?
- Habt ihr meine Kamera benutzt?
- Haben Sie meine Kamera benutzt?

- Benim kameramı kullandınız mı?
- Benim fotoğraf makinemi mi kullandın?
- Benim fotoğraf makinemi kullandın mı?

Er hat eine Kamera.

Onun bir kamerası var.

Ich suche meine Kamera.

Kameramı arıyorum.

Wessen Kamera ist das?

Bu kimin kamerasıdır?

Jene Kamera gehört mir.

Şu kamera bana ait.

Diese Kamera ist günstig.

Bu kamera ucuz.

Ich will diese Kamera.

Ben bu fotoğraf makinesini istiyorum.

Meine Kamera ist wasserfest.

Benim fotoğraf makinem sugeçirmez.

Wie funktioniert diese Kamera?

Bu kamera nasıl çalışır?

Was kostet diese Kamera?

Bu kamera kaç para?

Diese Kamera ist zollpflichtig.

- Bu kamera gümrüğe tabiidir.
- Bu kamera gümrüklüdür.
- Bu kamera gümrük vergisine tabiidir.

Diese Kamera gehört Tom.

Bu kamera, Tom'unki.

Gib mir diese Kamera!

Şu kamerayı bana ver.

- Tom kaufte Maria eine Kamera.
- Tom kaufte eine Kamera für Maria.

Tom Mary için bir kamera satın aldı.

- Diese Kamera enthält keinen Film.
- In dieser Kamera ist kein Film.

Bu kamera, film yüklü değil.

- Ich habe neulich eine Kamera gekauft.
- Neulich kaufte ich eine Kamera.

Geçen gün ben bir kamera satın aldım.

- Meine Tante gab mir eine Kamera.
- Meine Tante schenkte mir eine Kamera.
- Meine Tante hat mir eine Kamera geschenkt.

Teyzem bana bir fotoğraf makinesi verdi.

- Ich habe eine neue Kamera gekauft.
- Ich habe eine neue Kamera bekommen.

Benim yeni bir fotoğraf makinem var.

- Ich habe neulich meine Kamera verloren.
- Ich habe kürzlich meine Kamera verloren.

Geçen gün kameramı kaybettim.

Lass meine Kamera in Ruhe.

Benim kameramı yalnız bırakın.

Er hat eine gute Kamera.

Onun iyi bir kamerası var.

Ich teste meine neue Kamera.

Yeni kameramı deniyorum.

Vergiss nicht, die Kamera mitzubringen!

Yanınızda kamera getirmeyi unutmayın.

Mir wurde die Kamera gestohlen.

Kameramı çaldırdım.

Diese Kamera ist sehr teuer.

Bu kamera çok pahalıdır.

Ich hätte gerne diese Kamera.

Bu kameraya sahip olmak istiyorum.

Diese Kamera ist die kleinste.

Bu fotoğraf makinesi en küçüğü.

Meine Kamera ist eine Nikon.

- Kameram Nikon'dur.
- Benim kamera bir Nikon'dur.

Vater kaufte mir eine Kamera.

Babam bana bir kamera aldı.

Vergiss nicht, die Kamera mitzunehmen!

Kamerayı yanına almayı unutma.

Ich habe die Kamera verpfändet.

Kameramı rehin bıraktım.

Was für eine miserable Kamera!

Ne iğrenç bir kamera!

Tom hat eine gute Kamera.

- Tom iyi bir kameraya sahip.
- Tom'un iyi bir kamerası var.

Vergiss nicht, die Kamera mitzubringen.

Bir kamera getirmeyi unutma.

Ich fand die kaputte Kamera.

Bozuk kamerayı buldum.

Guck nicht in die Kamera!

Sınalgaya bakma.

Tom holte seine Kamera heraus.

Tom kamerasını çıkardı.

Ist diese Kamera zu verkaufen?

Bu kamera satılık mı?

Ich nahm meine Kamera mit.

- Ben kamerayı beraberimde götürdüm.
- Kamerayı yanıma aldım.

Tom kaufte Maria eine Kamera.

Tom Mary'ye bir kamera satın aldı.

Tom vergaß, seine Kamera mitzubringen.

Tom kamerasını getirmeyi unuttu.

Maria lächelte für die Kamera.

Mary kamera için gülümsedi.

Tom lächelte für die Kamera.

Tom kamera için gülümsedi.

Tom wird keine Kamera kaufen.

Tom bir kamera satın almayacak.

Er wird keine Kamera kaufen.

O, bir kamera almayacak.

Diese Kamera enthält keinen Film.

Bu kamera, film yüklü değil.

- Er hat dieselbe Kamera wie ich.
- Er hat die gleiche Kamera wie ich.

O, benim sahip olduğum aynı kameraya sahiptir.

- In dieser Kamera ist kein Film.
- Es ist kein Film in der Kamera.

- Kamerada film yoktur.
- Bu kamerada film yok.

- Wo hast du deine Kamera reparieren lassen?
- Wo habt ihr eure Kamera reparieren lassen?
- Wo haben Sie Ihre Kamera reparieren lassen?

Kameranı nerede tamir ettirdin?

- Ich habe die gleiche Kamera wie du.
- Ich habe die gleiche Kamera wie ihr.
- Ich habe die gleiche Kamera wie Sie.

Benim kameram senin kameranla aynı.

- Vergiss nicht, einen Fotoapparat mitzunehmen.
- Vergessen Sie nicht, eine Kamera mitzunehmen.
- Vergesst nicht, eine Kamera mitzunehmen.
- Vergiss nicht, eine Kamera mitzunehmen!

- Yanına bir fotoğraf makinesi almayı unutma.
- Yanına kamera getirmeyi unutma.

- Mir wurde im Zug meine Kamera gestohlen.
- Mir wurde im Zug meine Kamera geklaut.

Kameram trende çalındı.

- Yumi wird diese Kamera morgen Nachmittag verwenden.
- Yumi wird diese Kamera morgen Nachmittag benutzen.

- Yumi bu kamerayı yarın öğleden sonra kullanacak.
- Yumi yarın öğleden sonra bu kamerayı kullanacak.

Schau, soll ich die Kamera einschalten?

bak kamerayı açayım mı?

Ich werde dir diese Kamera geben.

Bu kamerayı size vereceğim.

Meine Kamera nehme ich überallhin mit.

Gittiğim her yere kameramı götürürüm.

Er möchte die Kamera unbedingt haben.

Kamerayı çok istiyor.

Tom hat vielleicht Marys Kamera gestohlen.

Tom Mary'nin kamerasını çalmış olabilir.

Ich möchte eine neue Kamera kaufen.

Yeni bir fotoğraf makinesi almak istiyorum.

In dieser Kamera ist kein Film.

- Kamerada film yoktur.
- Bu kamerada hiç film yok.

Schalten Sie die verdammte Kamera aus!

Lanet kamerayı kapat!

Ich hätte gern so eine Kamera.

Bunun gibi bir kameraya sahip olmak istiyorum.

Ich nehme meine Kamera überallhin mit.

Her nereye gitsem kameramı yanımda götürürüm.

Er gab seine Kamera seinem Freund.

- Fotoğraf makinesini arkadaşına verdi.
- Kamerasını arkadaşına verdi.

Ich habe diese Kamera gestern gekauft.

- Bu kamerayı dün aldım.
- Bu kamerayı dün satın aldım.
- Bu fotoğraf makinesini dün aldım.

Das ist die Kamera meiner Schwester.

O benim kız kardeşimin kamerası.

Meine Kamera ist anders als deine.

Benim kameram seninkinden farklıdır.

Man hat Tom seine Kamera gestohlen.

Tom kamerasını çaldırdı.

Was für eine Kamera hast du?

Ne tür bir kameran var?

Man hat Jim seine Kamera gestohlen.

Jim kamerasını çaldırdı.

Ich hätte meine Kamera mitbringen sollen.

Kameramı getirmeliydim.

Bitte lächeln Sie in die Kamera.

- Fotoğraf makinesine gülümseyin lütfen!
- Kameraya gülümseyin lütfen.

Zeige mir noch eine andere Kamera.

Bana başka bir kamera göster.

Tom wollte keine teure Kamera haben.

Tom pahalı bir kamera istemiyordu.

Tom hat mir eine Kamera gekauft.

Tom benim için bir kamera satın aldı.

Tom kaufte Mary eine schöne Kamera.

Tom Mary'ye güzel bir kamera aldı.

- Tom hat sich eine Kamera und ein Stativ gekauft.
- Tom kaufte eine Kamera und ein Stativ.

Tom bir kamera ve sehpa aldı.

Eine lichtempfindliche Kamera offenbart diese eisige Welt.

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bu donuk dünyayı bize gösteriyor.

Kannst du mir eine gute Kamera empfehlen?

Bana iyi bir kamera tavsiye edebilir misiniz?

Irgendetwas muss mit der Kamera nicht stimmen.

Kamerada bir hata olmalı.

Tom sah sich nach seiner Kamera um.

Tom kamerası için etrafına bakındı.

Ich habe mir eine gute Kamera gekauft.

İyi bir kamera aldım.

Tom zeigte mir den Gebrauch seiner Kamera.

Tom bana kamerasını nasıl kullanacağımı gösterdi.

Zufällig fand er seine verlorene Kamera wieder.

Şans eseri kayıp kamerasını buldu.

Ich glaube, Tom hat seine Kamera vergessen.

Sanırım Tom kamerasını unuttu.

Tom hat in Boston seine Kamera verloren.

- Tom Boston'da kamerasını kaybetti.
- Tom, Boston'da fotoğraf makinesini kaybetti.
- Tom, fotoğraf makinesini Boston'da kaybetti.

Ich erwischte ihn beim Stehlen der Kamera.

Onu kamerayı çalarken yakaladım.