Examples of using "Hab" in a sentence and their turkish translations:
Korkmayın, korkmayın
Oh, merhamet et.
- İnançlı ol.
- İnan.
- Biraz sabır.
Sabret!
Onu kapattım.
Ben biri ile karşılaştım.
Korkma.
Bir şeyim var.
Biliyorsam kahrolayım.
Bana acıyın!
Her şeyden önce, sabırlı olun.
Şiddetli bir baş ağrım var.
Bir ipucum yok.
Bunu bekliyordum.
Benim araba anahtarlarım var.
Tom'dan umudumu kestim.
Bir skandal var mıydı?
Benim bir akvaryumum var.
Yakaladım seni.
Onları yaktım.
Cep telefonum yok.
Onlara karşı sabırlı olun.
Highway 58'i seçtim.
Dün kendimi incittim.
Dün seni gördüm.
Babacığım seni seviyorum!
Onlara göz kulak ol.
Lütfen bana anlayış göster.
Sana kahvaltı hazırladım.
Saati kaybettim.
Çok fazla özledim.
Ben onun adının ne olduğunu unuttum.
O gösteriyi sevdim.
Yeni şeyler denemekten korkmayın.
Çantamı almayı unuttum.
Ben onu ona açıkladım.
Az daha Tom'a bağıracaktım.
Farklı olduğun için korkma. Aynı olduğun zaman kork.
Yanılıyor muyum?
Bisikleti çok ucuz fiyata aldım.
- Korkma.
- Korkmayın.
Hata yapma konusunda endişelenmeyin.
Onun geldiğini duymadım.
Kazandım!
- İshal oldum.
- Amel oldum.
Aptalca bir şey söyledim mi?
Geçen gün seni düşündüm.
- Telefonda Tom var.
- Tom hatta.
- Telefonda Tom'la görüşüyorum.
Az önce Tom'dan haber aldım.
Ben kilo aldım.
Bu şey yok, korkmayın!
Yeni insanlarla tanışmaktan korkma.
Onu tavan arasında tutuyorum.
Yolculuğu boşuna yaptım.
Bakalım, sizin için çok şey var.
Yağmurdan sonra güzel hava gelir. Sabret!
Dışarı çıkasım yok.
Benimkini getirdim. Seninkini getirdin mi?
Az önce sana e-posta attım.
Güvenme, korkma, sorma!
Onları en son Arnavutluk'ta gördüm.
Kimseyi görmedim.
Matematikten bıktım.
Şu anda yemek yemeye vaktim yok.
Son treni yakalamayı başardım.
Otur dedim.
Senin baktığını gördüm.
Fransızcadan bıktım.
Yarın benim izin günüm ve evde uyumayı planlıyorum.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
Onunla konuşmaktan ürkme.
Tavladan usandım.
Ben istekli olarak elimden geleni yaptım.
Merhamet et!
- İyi para kazandığımı düşünüyor musunuz?
- Sizce iyi para kazanıyor muyum?
Ben eğleniyorum.
Ben onu yanağından öptüm.
Bisikletimi seviyorum.
Hafızamdan silmişim. Şimdi işin en zor kısmı kaldı.
Kayak yaparken bacağımı kırdım.
Senin kadar şanslı değilim.
Bir şey öğrendim.
Bunu ben uydurmuyorum.
Teneke kutuyu açacak bir şeyim yok.
Sana yeni bir e-posta gönderdim.
Şu anda sana söyleyecek hiçbir şeyim yok.
Ben o konuyu işitmekten bıktım.
Ben sinemada bir çocuk kalabalığı gördüm.