Examples of using "Gewöhnen" in a sentence and their turkish translations:
Ona alışacaksın.
Ona alışmam lazım.
Sen buna alışacaksın.
Buna alışabilirim.
Kesinlikle buna alışmak zorunda kalacaksın.
Ben buna alışamam.
Ben gerçekten buna alışabilirim.
Yakında buna alışacaksın.
Oh, yakında buna alışacaksın!
Ben Tom'a alışamam.
Havaya alışacaksın.
Buna alışacağımı sanmıyorum.
Er ya da geç ona alışacağım.
Yakında kırsalda yaşamaya alışırsın.
Sen sonunda ısıya alışacaksın.
Yakında soğuğa alışacaksın.
Sonunda buna alışacağımdan oldukça eminim.
Yakında burada yaşamaya alışacaksın.
Yakında yeni okuluna alışacaksın.
Bu soğuk havaya çabuk alışırsınız.
- Yakında buradaki havaya alışacaktır.
- Kısa sürede buradaki iklime alışacaktır.
Kısa sürede Japon yemeklerine alışacaksın.
Birbirlerine alışmaları biraz zaman aldı.
Evlilik hayatına alışmak uzun zaman alır.
Gürültüye alışmam uzun zaman aldı.
Ben er ya da geç bunu yapmaya alışmak zorundayım.
Yakında köydeki hayata alışacaksınız.
Geri dönenlerin Japonya'da yaşamaya alışma sorunu var.
O, başlangıçta yeni evine alışmakta sorun yaşadı.
Gözlerimizin karanlığa alışması zaman alır.
Yurt hayatına oldukça hızlı bir şekilde alışacaksın.
Yakında büyük bir şehirde yaşamaya alışacaksın.
Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
Yakında bu ülkede yaşamaya alışacaksın.
Burada yaşamaya alışmak biraz zaman alacak.
Yeni bir yere alışmak her zaman zaman almaktadır.
İlk başta onun, yeni evinde yaşamaya alışma sorunu vardı.
Sanırım bundan sonra işlerin nasıl olacağı budur, bu yüzden buna alışsak iyi olur.
"Gece gündüz çalışmaya alışkın değilim." "Yakında buna alışacaksın."
Tom bunu yapmaya alışmasının biraz zaman aldığını söyledi.
Gürültülere yakında alışacaksın.
Tom'un Mary'nin artık onun üvey kız kardeşi olacağı fikrine alışması için sadece biraz zamana ihtiyacı var.
"Sen zaten Japon mutfağına alışık değil misin?" – "Alışmak zorunda kalmadım. O bana ilk görüşte aşık oldu!"