Translation of "Dringend" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Dringend" in a sentence and their turkish translations:

- Es ist furchtbar dringend.
- Es ist fürchterlich dringend.

Bu son derece acil.

Es ist dringend.

Bu acil.

Es war dringend.

O acildi.

- Ich brauche dringend Ihre Hilfe.
- Ich brauche dringend eure Hilfe.

Fena şekilde yardımınıza ihtiyacım var.

- Er sagt, es sei dringend.
- Er behauptet, es sei dringend.

Onun acil olduğunu söylüyor.

Du benötigst dringend Urlaub.

Senin son derece bir tatile ihtiyacın var.

Ich brauche dringend Hilfe.

Umutsuzca yardıma ihtiyacım var.

Tom braucht dringend Hilfe.

Tom'un acil yardıma ihtiyacı var.

Wir müssen dringend operieren.

- Derhal ameliyat etmek zorundayız.
- Acilen ameliyat etmek zorundayız.

Ich empfehle das dringend.

Bunu şiddetle tavsiye ediyorum.

Wir brauchen dringend Hilfe.

Acil olarak yardıma ihtiyacımız var.

Tom braucht dringend Urlaub.

Tom'un kesinlikle biraz izne ihtiyacı var.

Ich brauche dringend Geld.

Paraya aşırı ihtiyacım var.

Was ist so dringend?

Aciliyet nedir?

Wir brauchen es dringend.

Ona şiddetle ihtiyacımız var.

Ich brauche dringend Arbeit.

Acilen bir işe ihtiyacım var.

- Ich brauche ganz dringend deine Hilfe!
- Ich brauche ganz dringend eure Hilfe!
- Ich brauche ganz dringend Ihre Hilfe!

Acilen yardımına ihtiyacım var!

Tom braucht das Geld dringend.

Tom'un paraya son derece ihtiyacı var.

Dienstliche Angelegenheiten sind niemals dringend.

Resmi iş asla acil değildir.

Komm rasch; es ist dringend.

Hadi, acele et! Acil.

Tom hat Hilfe dringend nötig.

Tom'un fena halde yardıma ihtiyacı var.

- Es eilte.
- Es war dringend.

O acildi.

Tom sagt, es sei dringend.

- Tom onun acil olduğunu söyledi.
- Tom bunun acil olduğunu söylüyor.

Diese Sache ist sehr dringend.

Bu mesele çok acil.

Ich muss dringend Tom sprechen.

Acilen Tom ile konuşmam gerekiyor.

- Der Chef sagte, dass es dringend ist!
- Der Chef hat gesagt, dass es dringend ist!
- Der Chef sagte, dass es dringend sei.

Patron acil olduğunu söyledi!

Aber dringend benötigte Verstärkungen und Munition

Ancak Avusturyalılar, kırılgan köprüleri yıkmak için nehirden aşağıya engeller indirirken,

Im Moment brauchen wir dringend Möbel.

Şu anda öncelikli ihtiyacımız mobilyalar.

Tom sagte, dass es dringend sei.

Tom bunun acil olduğunu söyledi.

Ich brauchte damals dringend seine Hilfe.

O zaman fena halde onun yardımına ihtiyacım vardı.

Es wird dringend mehr Geld benötigt.

Daha fazla paraya acil ihtiyaç vardır.

Ich muss dringend mit Tom reden.

Acilen Tom ile konuşmam gerek.

Ein nahegelegenes Krankenhaus benötigt dieses Gegengift dringend,

Yakınlardaki bir hastanenin bu panzehre ihtiyacı var,

Ich muss Tom dringend ins Krankenhaus bringen.

Tom'u hastaneye götürmeliyim.

- Es ist dringend.
- Es eilt.
- Es ist dringlich.

O acil.

Tom braucht Hilfe fast so dringend wie wir.

Tom'un neredeyse bizim kadar çok yardıma ihtiyacı var.

- Dann gib ihm bitte diese Notiz. Es ist dringend.
- Dann geben Sie ihm bitte diese Notiz. Es ist dringend.

- Neyse, lütfen bu notu ona verin. Bu acil.
- Neyse, lütfen bu notu ona ver. Bu acil.

- Deine Frau ist am Telefon. Sie sagt, es sei dringend.
- Ihre Frau ist am Telefon. Sie sagt, es sei dringend.

Karın telefonda. Acil olduğunu söylüyor.

- eine Qualität , die er brauchte dringend, aber knapp gefunden

- çaresizce ihtiyaç duyduğu, ancak yetersiz kalan bir nitelik.

Ich denke, es gibt zwei Arten von müden Menschen. Die einen brauchen ganz dringend Schlaf, die anderen brauchen ganz dringend inneren Frieden.

Sanırım, iki çeşit yorgun insan tipi var. Biri aşırı derecede uyku ihtiyacı olan, diğeri ise aşırı derecede huzur ihtiyacı olanlar.

Ich rate Ihnen dringend, sich einen anderen Rechtsanwalt zu besorgen.

Kendinize başka bir avukat bulmanızı kuvvetle öneriyorum.

Eine effektivere Methode, diese Krankheit zu behandeln, wird dringend benötigt.

Bu hastalığı tedavi edecek daha etkili bir yönteme acil olarak ihtiyaç var.

Wir müssen ihn dringend ins Krankenhaus bringen, er ist schwer verletzt!

Onu acilen hastaneye götürmeliyiz, o ağır yaralı!

- Es besteht dringender Bedarf an Geld.
- Es wird dringend Geld benötigt.

Paraya acil ihtiyaç vardır.

Endlich Erleichterung durch die Geborgenheit der Mutter... ...und die dringend benötigte Milch.

Annesine kavuşmanın verdiği rahatlama... ...ve çok ihtiyaç duyduğu sütü.

Von 17 Schiffen pro Tag, alle mit dringend benötigten verpackt Essen und Zubehör.

Günde 17 gemi, hepsi acilen ihtiyaç duyulmaktadır yiyecek ve malzemeler.

- Es besteht dringender Bedarf an medizinischen Gütern.
- Es werden dringend medizinische Güter benötigt.

Tıbbi malzemeler için acil bir ihtiyaç vardır.

- Es besteht dringender Bedarf an mehr Ärzten.
- Es werden dringend mehr Ärzte benötigt.

Daha fazla doktora acil bir ihtiyaç vardır.

Es ist dringend notwendig zu verstehen, wie der Klimawandel sich auf unser Leben auswirken wird.

İklim değişikliğinin yaşamlarımızı nasıl etkileyeceğini anlamaya acil bir ihtiyaç var.