Examples of using "Dahin" in a sentence and their turkish translations:
Onu oraya koy.
Beni oraya götür.
Oraya yalnız gitmeyin.
Tom her gün oraya gider.
O, oraya yalnız gitti.
Arabayla seni oraya götüreceğim.
Oraya nasıl giderim?
Oraya kendin gitmen gerekiyor.
Tom dün oraya gitmek zorunda kaldı.
Ben oraya yalnız dönemem.
Ben şimdi oraya geri gidemem.
Oraya nasıl gideceğimi biliyorum.
Ben oraya dönmek istemiyorum.
Ne sıklıkta oraya gidersin?
Düşünmeden hiçbir şey söyleme.
O zamana kadar karanlıktı.
O dün oraya gitti.
Zaman bir ok gibi uçar.
Hiçbir terbiyeli insan o yere gitmez.
Oraya gitmek üç saat sürer.
O noktada, ormandaki her şey... 304. GÜN
O, oraya gitmeye korkuyordu.
Tom oraya nasıl gideceğini bilir.
Her şey gitti.
Tom'la gitmezsem oraya gidemem.
Bill, oraya gitme!
Ben senin çapraz bulmacalarından bıktım.
- Trafik gıdım gıdım ilerledi.
- Trafik adım adım ilerledi.
Tom'un olduğu yere gittim.
Tom Mary'nin oturduğu yere doğru yürüdü.
Oraya kaç kez gittin?
Ben aslında asla oraya gitmek istemedim.
Bu hastalık götürür çoğunu.
Ben bu balık türünü daha önce hiç görmemiştim.
Arkadaşlarımın çoğu bu gece oraya gidiyor.
Oraya gitmemeliydim.
Tanıdığım hiç kimse artık oraya gitmiyor.
Oraya gitmek bir saat sürer.
Tom'un gitmemi söylediği yere gittim.
Tom Mary'nin durduğu yeri gösterdi.
O zamana nalları dikmiş olurum.
Oraya kendin git.
Geldiğin yere geri git.
Oraya asla tek başına gitmemeliydin.
O zengin olduğu için, oraya gidebilir.
Kitabı olduğu yere geri koy.
O zamana dek... ...annelerine bağımlılar.
Oraya sık sık gider misin?
Oraya gidip gitmeyeceğimize karar vermek sana bağlı.
Yarı uykuluydum.
Bir saat içinde oraya varamam.
Beni gitmeye zorlayamazsınız.
Oraya dönemem ve sen de dönemezsin.
Küçük bir orman deresi yosun kaplı ağaçların arasında akıyordu.
Benimle gelecek misin? Oraya yalnız gitmek istemiyorum.
Beni oraya götürecek misin?
Annem hasta olduğu için, oraya gidemedim.
Tom'un oraya gitmesini istemedim.
Sadece geldiğin yere geri dön.
Gerçekten oraya hemen gitmemi istiyor musun?
Oraya Tom ile gitmek zorunda kalmaktan nefret ediyorum.
Oraya hemen gitmeli miyim?
O zamana kadar hiç panda görmemiştim.
Hayatın tadını çıkar! Süratle yaşadığında, uçup gidiyor.
Oraya gitmeseydin daha iyi olurdu.
Arabam bozulduğu için oraya yürümek zorunda kaldım.
Lütfen kitabı tam olarak olduğu yere geri koyun.
Umarım bu iyi hava o zamana kadar devam edecek.
O zamana kadar, Tom Mary'nin kot pantolon giydiğini hiç görmedi
İstediğiniz yere gitme özgürlüğüne sahipsiniz.
O zamana kadar annem böyle biri olduğunu bilmiyordu.
Oraya gidip gitmeyeceğimize karar vermek sana kalmış.
Her şeyden önce, oraya nasıl vardığını bana anlatmanı istiyorum.
İstediğin yere otur.
Ben üniversitenin varlığı hakkında öğrendiğimden beri, ben oraya gitmek istedim.
O zamana kadar yağmur durursa biz saat ikide başlayacağız.
Eğer onu bitirirsem kitabını perşembe günü iade edeceğim.
Söylenen bir kelime asla geri alınamaz.
Oraya gidiyoruz.
Biz her zaman oraya gidiyoruz! Değişlik olsun diye bir Fransız restoranına gidelim.
Boston'a gitmek istediğinizi mi söylüyorsunuz? Neden dünyada oraya gitmek istiyorsunuz?
Doğrusu, her gün oraya arabayla gitmenin taşınmaktan daha iyi olduğunu düşünüyorum.
O zamana kadar tamamlanırsa gelecek ay yeni evimize taşınacağız.
Tom her şeyi ait olduğu yere geri koydu.
Uzun zamandır oraya gitmek istemektesin, değil mi?
Kısacası, yaşam kısadır.
Eski güzel günler geçti, asla dönmeyecek.
- Oraya en iyi şekilde nasıl gidebilirim?
- Oraya gitmek için en iyi yol hangisi?
Hoşlansan da hoşlanmasan da oraya gitmek zorundasın.
Oraya otobüsle gitmek ne kadar sürer?
Kitabı, onu bulduğun aynı yere geri koy.
- Oraya oturma. O Tom'un sandalyesi.
- Oraya oturma. O Tom'un koltuğu.
Sevsek de sevmesek de oraya gitmemiz gerek.
İstediğiniz yere oturun.
Tom Mary ile ilgilenmediğini söyledi fakat o her zaman onun bulunduğu odanın tarafına doğru bakıyor gibi görünüyordu.