Examples of using "Bringe" in a sentence and their turkish translations:
Şarabı getireceğim.
Yarın onu sana getireceğim.
Seni arabana kadar uğurlayacağım.
Bana judo öğret.
Tom'u istasyona götür.
Onları istasyona götür.
Onu istasyona götür.
Onu Tom'a götürüyorum.
Bunu annene götür.
Bilgisayarı geri getir.
Seni eve geri götüreceğim.
Seni Tom'a götüreceğim.
Tom'u buradan çıkartıyorum.
Ben seni güldürürüm.
Tom'u Mary'nin evine götüreceğim.
Lütfen beni istasyona götür.
Seni buradan götürüyorum.
Seni eve götürüyorum.
Seni okula gönderiyorum.
Tom'a biraz yiyecek götürüyorum.
Bunu Tom'a götürüyorum.
Ben onu getirmiyorum.
Tom'u eve götürüyorum.
Onları Tom'a götüreceğim.
- Yarın sana getireceğim.
- Yarın size getireceğim.
Bu keçileri dağa götürüyorum.
Haydi. Seni eve götürüyorum.
Ben sadece bir öneri yapıyorum.
Size faturayı hemen getireceğim.
Tom'u parka götürüyorum.
Şimdi Tom'u eve götüreceğim.
İstediğini sana getirdim.
Şimdi seni eve götüreceğim.
Ben bu işi yapacağım.
Sana nasıl şarkı söyleyeceğini öğreteceğim
Konuyu işaret edeceğim.
Lütfen bana biraz kanji öğret.
Seni istasyona bırakmamı ister misin?
Seni arabamla eve göndereceğim.
Suyu bir tencerede kaynatıyorum.
Onu görür görmez öldürürüm.
Lütfen kuru temizlemeden elbiselerimi alıver.
Ben şarap getireceğim.
Bu sandalyeyi toplantı odasına geri götür.
- Olduğun yerde kal yoksa öldürürüm.
- Olduğun yerde kal yoksa seni öldürürüm.
Nasıl balık yakalayacağını sana göstereceğim.
Toplantı odasına birkaç şişe su götür.
- Sana bir havlu alacağım.
- Sana bir havlu getireceğim.
İsterseniz, ben size satranç oynamayı öğretirim.
Buruşuk yatağını yap.
Onu Tom'a götüreceğim.
Onları öldürmüyorum.
Sana Hausaca öğreteceğim, sense bana Korece öğreteceksin.
Bana dergileri getir.
Onu incitirsen, seni öldürürüm.
Köpek mamasını köpeğime nasıl yediririm?
Onu bulur bulmaz, onu senin evine getireceğim.
Ama ona aromalı kahve sütlüğü getirmemi isteyen hastam
Onu buraya getir.
Tom nerede olduğunu öğrenmemi istedi.
Sigarayı bırakamıyor gibiyim.
Onu içeri getirin.
Benim derslerimi atlatırsan seni öldürürüm.
Bana bir daha dokunursan, seni öldürürüm.
Bir daha ki gelişimde, sana bazı çiçekler getireceğim.
Onunla ilgileneceğim.
Ben onun hikayesine inanamıyorum.
Ben her hafta bloğumu güncelleştiririm.
Seni havaalanına götüreceğim.
Gelecek sefer geldiğimde, kız kardeşimi getireceğim.
Seni eve götüreceğim.
Bu sandalyeyi toplantı odasına götür.
Tom'u eve götüreceğim.
Onu şimdi onarırım.
Ben aynı yöne gidiyorum. Gel benimle. Seni oraya götüreceğim.
"Mary Tom'a flört ettiğimizi mi söyledi?" "Evet." "Onu öldüreceğim."
Kitabı okumayı bitirdiysen kütüphaneye iade et.
Kurduğum vakıf aracılığıyla para topluyor ve Thame Okulu'nu destekliyorum.
Çevirimi bitiriyorum.
Ebeveynleri etraftayken çocuklara yüzme öğretmekten zevk almıyorum.
Bir şey bulup bulmayacağımı etraftakilere soracağım ve sana söyleyeceğim.
Bir dahaki sefere yanımda bir dil bilgisi kitabı getireceğim.
- Sana satranç oynamayı öğreteceğim.
- Satranç oynamayı sana öğreteceğim.
Kendinizi sadece hareket etmeyi değil aynı zamanda düşünmeyi mümkün kılan bir statüye sokun.
Benimle evlenirsen her akşam eve gelirken sana çikolata alırım.
Paranın mutluluğu satın alamayacağını söyleyen her kimse, nereden alışveriş yapacağını bilmiyormuş.
- Ben seni eve götüreceğim.
- Ben sizi eve götüreceğim.
- Seni eve götüreceğim.
Bavulunuzu odanıza götüreceğim.
Sen denesene. Ben çalıştıramıyorum.
Öncelikle onun adını ve adresini bul.
Kitabı okumayı bitirdiysen kütüphaneye iade et.