Examples of using "Stecken" in a sentence and their turkish translations:
Sıkıştık.
- Tom sıkıştı.
- Tom tıkılı kaldı.
Trafikte sıkıştık.
İşte bu yüzden sıkışıp kalmışız.
Birkaç iş görüşmesinin ortasındayız.
Şimdi başımız belada.
Yere saplayın.
insanın ilginçine kaldık artık
Silahını indir.
Onu cebine koy.
Tom'un arabası çamura saplandı.
Araba çamura saplandı.
bazen takılma ve unutma olabiliyor
Bir çok insan bu konuya çok takılmış
İkilemde kalmayı hiç istemiyorum.
Tom kalabalık bir asansörde sıkıştı.
Senin yerinde olmaktan nefret ederdim.
Tom ve Mary biraz mali sorun yaşıyor.
Onun yerinde olmak istemem.
Genç bir çocuğu hapse atamayız.
Boğazıma kılçık takıldı.
Başın dertte.
Birkaç gemi Antarktika'daki deniz buzunda sıkışmış.
Tom, paranı sakla. Bu kez ben ödüyorum.
Tom'un yerinde olmak istemem.
Burunlarını küçük çatlaklara sokabiliyorlar.
Gözlerini şaşı yapma, hep öyle kalırsın!
Gerçekleri görmezden gelemeyiz.
Senin saçlarına birkaç çiçek koymamı istiyor musun?
kendinizi farklılaştırmazsınız ve muhtemelen sıkışmışsınız.
Tamam, bu ufaklığı alıp onu bu su şişesine koymalıyız.
ve bunları neredeyse takılmadan diyebiliriz
Merak etmeyin geçmişe takılıp kalmayacağız
Diğer insanların işine burnunu sokmaktan vazgeç.
Birinin aklına cep telefonlarına kamera koymak gelmiş.
Elimi bir deliğe sokarken her zaman biraz gerilirim.
Ne düşünüyorsunuz? El feneri ve şişeyi mi kullanayım? Yoksa UV ışığını mı?
Şu an Tom'un yerinde olmaktan nefret ediyorum.
Ne düşünüyorsunuz? El feneri ve şişeyi mi kullanayım? Yoksa UV ışığını mı?
Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.
Onlar hapse konulmalıdır.
Tom senin yerinde olmadığı için memnun.
Lütfen işlerime burnunu sokma.
Masum bir adamı hapishaneye göndermek bir suçluyu serbest bırakmaktan daha kötüdür.
Birçok kişi bana sigarayı bırakmayı nasıl başardığımı soruyor. İnanılmaz ama sadece sigaraları ağzıma sokmayı ve yakmayı kestim ve bu işe yaradı!