Translation of "Ausleihen" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Ausleihen" in a sentence and their turkish translations:

- Kann ich Ihr Messer ausleihen?
- Darf ich mir dein Messer ausleihen?

Bıçağını ödünç alabilir miyim?

Ich werde es dir ausleihen.

Ben onu sana ödünç vereceğim.

Kann ich deinen Föhn ausleihen?

Saç kurutucunuzu ödünç alabilir miyim?

Darf ich Ihre Schere ausleihen?

Makasını ödünç alabilir miyim?

Darf ich mir das ausleihen?

Bunu ödünç alabilir miyim?

Kann ich dein Wörterbuch ausleihen?

Sözlüğünü ödünç alabilir miyim?

Darf ich dieses Buch ausleihen?

Bu kitabı ödünç alabilir miyim?

Kann ich Ihren Radiergummi ausleihen?

Silgini ödünç alabilir miyim?

- Dürfte ich mir deinen grauen Anzug ausleihen?
- Dürfte ich mir Ihren grauen Anzug ausleihen?

Gri takımını ödünç alabilir miyim?

Kann ich heute deinen Tennisschläger ausleihen?

Bugün senin tenis raketini ödünç alabilir miyim?

Könnte ich mir deinen Wagen ausleihen?

Arabanı bana ödünç verir misin?

Darf ich mir dein Radio ausleihen?

Radyonu ödünç alabilir miyim?

Kann ich mir die mal ausleihen?

Ben onları ödünç alabilir miyim?

Darf ich mir dein Fahrrad ausleihen?

Bisikletini ödünç alabilir miyim?

Darf ich mir den Fön ausleihen?

Saç kurutma makinesini ödünç alabilir miyim?

Dürfte ich mir deine Notizen ausleihen?

Notlarını ödünç alabilir miyim?

Darf ich mir dein Auto ausleihen?

Arabanızı ödünç alabilir miyim?

- Tom hätte sich Marys Auto nicht ausleihen sollen.
- Tom hätte sich Marys Wagen nicht ausleihen sollen.

Tom Mary'nin arabasını ödünç almamalıydı.

Darf ich mir mal deinen Füller ausleihen?

Kalemini ödünç alabilir miyim?

Darf ich mir mal dein Spielzeug ausleihen?

Ben senin oyuncağını ödünç alabilir miyim?

Wie lange darf ich das Notebook ausleihen?

Bu defteri ne kadar süre ödünç alabilirim?

Ich möchte Ihr Auto für eine Stunde ausleihen.

Bir saat için arabanı ödünç almak istiyorum.

Darf ich mir einen Pullover von dir ausleihen?

Senin kazaklarından birini ödünç alabilir miyim?

Wie lange darf ich mir dieses Buch ausleihen?

Bu kitabı ne kadar süreyle ödünç alabilirim?

Darf ich Ihren Füller für ein paar Minuten ausleihen?

Birkaç dakikalığına kaleminizi ödünç alabilir miyim?

Verzeihen Sie! Könnten Sie mir wohl einen Stift ausleihen?

Affedersin fakat bana bir dolma kalem ödünç verebilir misin?

Haben wir eines übrig, das Tom sich ausleihen kann?

Tom'un ödünç alabileceği ekstra bir tanemiz var mı?

Hat jemand ein Taschenmesser, das ich mir ausleihen könnte?

Ödünç alabileceğim bir çakısı olan var mı?

Besteht die Möglichkeit, dass ich mir deine Schreibmaschine ausleihen kann?

Daktilonuzu ödünç almamla ilgili bir ihtimal var mı?

Tom fragte Maria, ob er sich ihr Französischlehrbuch ausleihen dürfe.

Tom Mary'ye Fransızca ders kitabını ödünç alıp alamayacağını sordu.

Tom fragte mich, ob er sich meinen Wagen ausleihen könne.

Tom bana arabamı ödünç alıp alamayacağını sordu.

Frag Tom doch, ob du dir sein Fahrrad ausleihen darfst!

Neden Tom'a bisikletini ödünç alabilip alamayacağını sormuyorsun?

Hat Tom gesagt, warum er sich den Lkw ausleihen will?

Tom neden kamyonu ödünç almak istediğini söyledi mi?

Tom fragte Mary, ob er sich ihr Englischbuch ausleihen dürfe.

Tom Mary'ye onun İngilizce ders kitabını ödünç alıp alamayacağını sordu.

Tom fragte Mary, ob er sich ihr Fahrrad ausleihen dürfe.

Tom Mary'ye onun bisikletini ödünç alıp alamayacağını sordu.

Könnte ich mir dieses Buch für ein paar Tage ausleihen?

- Bu kitabı birkaç gün için ödünç alabilir miyim?
- Bu kitabı birkaç günlüğüne ödünç alabilir miyim?
- Bu kitabı birkaç gün ödünç alabilir miyim?

- Tom bat mich, dir zu sagen, dass er dein Auto ausleihen müsse.
- Tom bat mich, Ihnen zu sagen, dass er Ihr Auto ausleihen müsse.
- Tom bat mich, euch zu sagen, dass er euer Auto ausleihen müsse.

Tom arabanı ödünç alması gerektiğini sana söylememi istedi.

Diese Bücher kann man für eine Woche aus der Bibliothek ausleihen.

Bu kitaplar kütüphaneden bir haftalığına ödünç alınabilirler.

- Ich werde dir das Buch ausleihen.
- Ich werde dir dieses Buch leihen.

Ben bu kitabı size ödünç vereceğim.

- Darf ich mir Ihren Bleistift ausleihen?
- Darf ich mir deinen Bleistift leihen?

Kurşun kalemini ödünç alabilir miyim?

Aus dieser Bibliothek kann man sich bis zu drei Bücher gleichzeitig ausleihen.

Bu kütüphaneden bir defada en çok üç kitap ödünç alabilirsiniz.

- Darf ich mir deinen Kuli borgen?
- Darf ich mir mal deinen Füller ausleihen?

- Ben senin kalemini ödünç alabilir?
- Dolma kalemini ödünç alabilir miyim?

Maria fragte Elke, ob sie sich für den Tanz ein Kleid ausleihen dürfe.

Mary Alice'e dansta giymek için bir elbise ödünç alıp alamayacağını sordu.

- Ich kann euch das Buch nicht ausleihen.
- Ich kann dir dieses Buch nicht leihen.

Sana bu kitabı ödünç veremem.

- Kann ich mir kurz dein Radiergummi ausleihen?
- Kann ich mir kurz deinen Radierer leihen?

Silgini kısa süreliğine ödünç alabilir miyim?

- Wie viele Bücher kann ich auf einmal mitnehmen?
- Wie viele Bücher kann ich gleichzeitig ausleihen?

- Bir seferde kaç kitap ödünç alabilirim?
- Bir seferde dışarıya kaç kitap çıkarabilirim?

Du kannst mein Auto ausleihen, bis du genug Geld verdienst, um dein eigenes Auto zu kaufen.

Kendi arabanı satın almak için yeterli para kazanıncaya kadar arabamı ödünç alabilirsin.

Ich kann dir das Buch ausleihen, dann kannst du mal reinschnuppern. Vielleicht gefällt es dir ja.

Kitabı sana ödünç verebilirim, sonra onu gözden geçirebilirsin. Belki ondan hoşlanacaksın.

- Könntest du mir zwei Tage lang dein Fahrrad ausleihen?
- Könntest du mir für ein paar Tage dein Fahrrad leihen?

Bisikletini birkaç günlüğüne bana ödünç verebilir misin?

- Hast du eine Taschenlampe, die ich mir mal leihen kann?
- Haben Sie eine Taschenlampe, die ich mir borgen könnte?
- Habt ihr eine Taschenlampe, die ich mir ausleihen kann?

Ödünç alabileceğim bir el fenerin var mı?