Translation of "Arme" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Arme" in a sentence and their turkish translations:

Und der arme Jäger?

Peki o zavallı avcı?

Könige haben lange Arme.

Kralların uzun kolları vardır.

Er hat kräftige Arme.

Onun güçlü kolları var.

Tom hat kräftige Arme.

Tom'un güçlü kolları var.

Sie verschränkte die Arme.

O, kollarını kavuşturdu.

Tom hat tätowierte Arme.

Tom'un kollarında dövmeleri var.

Tom verschränkte die Arme.

Tom kollarını kavuşturdu.

Tom verschränkte seine Arme.

Tom kollarını kavuşturdu.

Lass meine Arme los!

Kollarımı bırak.

Arme Ritter sind köstlich.

Fransız tostu lezzetlidir.

Nicht die Arme verschränken!

Kollarınızı üst üste atmayın.

Heb deine Arme hoch.

Kollarınızı yukarı kaldırın.

- Sie brach sich beide Arme.
- Sie hat sich beide Arme gebrochen.

O her iki kolunu da kırdı.

- Wie viele Arme hat ein Oktopus?
- Wie viele Arme hat ein Krake?

Ahtapotun kaç tane kolu var?

Tom hat sehr starke Arme.

Tom'un güçlü kolları var.

Er hat sehr starke Arme.

Onun çok güçlü kolları var.

Strecken Sie Ihre Arme aus.

Kollarınızı uzatın.

Tom hob seine Arme hoch.

Tom kollarını kaldırdı.

Das ist eine arme Familie.

- Onlar fakir bir ailedirler.
- Onlar yoksul bir aile.

Viele arme Studenten erhalten Stipendien.

Birçok yoksul öğrenciye burs verilir.

Diese arme Dame ist behindert.

Şu zavallı kadın engelli.

Geld macht Arme nicht glücklich.

Para yoksulları mutlu yapmıyor.

Lass die Arme vor- und zurückschwingen.

Kolunu ileri geri salla.

Sieh nicht auf arme Leute herab.

Yoksul insanlara tepeden bakma.

Sie hat lange Arme und Beine.

Onun uzun kolları ve bacakları var.

Lass das arme Mädchen in Ruhe!

Zavallı kızı yalnız bırak.

Dieser arme Hund tat mir leid.

Bu zavallı köpek için üzüldüm.

Das arme Kind leidet an Heuschnupfen.

Zavallı çocuk saman nezlesi olmuş.

Tom legte die Arme um mich.

Tom kollarını etrafıma koydu.

Tom hat lange Arme und Beine.

Tom'un uzun kolları ve bacakları var.

Arme und homosexuelle Kinder werden eher gemobbt,

Yoksul ve eşcinsel çocuklar zorbalığa daha çok maruz kalıyor,

Reiche sind nicht immer glücklicher als Arme.

Zenginler her zaman fakirlerden daha mutlu değildir.

Der Mann öffnete und verschränkte seine Arme.

Adam kollarını bağlıyordu ve açıyordu.

Maria stemmte die Arme in die Hüften.

Mary ellerini kalçalarına koydu.

Der Roggen wurde Arme-Leute-Getreide genannt.

Çavdara yoksulluk tahılı denirdi.

Er verschränkte die Arme vor der Brust.

Kollarını göğsünde kavuşturdu.

Sie verschränkte ihre Arme über der Brust.

Kollarını göğsünün üzerine katladı.

Jim saß alleine da, die Arme verschränkt.

Kollarını bağlamış olarak Jim tek başına oturuyordu.

Die arme Katze war kurz vorm Verhungern.

Zavallı kedi açlıktan ölmenin eşiğindeydi.

Das arme Mädchen blickte zum Himmel hinauf.

Yoksul kız gökyüzüne baktı.

Viele hatten ihre Arme oder Beine verloren.

Birçok insan kollarını ya da bacaklarını kaybetmiş.

Maria verschränkte die Arme vor der Brust.

Mary göğsünde kollarını kavuşturdu.

Nicht die Arme vor der Brust verschränken!

Kollarınızı göğsünüzde üst üste atmayın.

- Die Hexe belegte das arme kleine Mädchen mit einem Fluch.
- Die Hexe verfluchte das arme kleine Mädchen.

Cadı zavallı küçük kızı lanetledi.

Ihre Arme und der Bauch taten höllisch weh.

Kolları ve karnı kötü yaralanmıştı.

Das wird ein Training für die Arme. Okay.

Bu kollarım için zorlu bir egzersiz olacak. Pekâlâ.

Die arme Katze wurde von einem Lkw überfahren.

Zavallı kedi kamyon tarafından ezildi.

Reiche und arme Menschen haben eine andere Sichtweise.

İnsanlar zengin ya da fakir olmalarına bağlı olarak işlere farklı olarak bakarlar.

Deine Arme und Beine sind stark genug geworden.

Kolların ve bacakların yeterince güçlendi.

Die arme, alte Frau wurde ihres Geldes beraubt.

Zavallı yaşlı kadının parası çalındı.

Sie legte ihm die Arme um den Hals.

O kollarını onun boynuna attı.

Nun haben wir 20.000 arme Familien. Das sind 0,5 %.

Şimdi muhtaç durumda 20.000 aile kaldı, yani oran %0,5.

Kein Zurückhalten der Arme, falls er sich zurückziehen muss.

Geri çekilmem gerekirse diye kolları bağlı tutmak yok.

Und dann bewegen sich zwei der Arme darunter langsam,

Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.

Der arme Tom versucht schon seit drei Stunden einzuschlafen.

Zavallı Tom şu an üç saattir uyumaya çalışıyor.

- Er umarmte mich.
- Er schlang seine Arme um mich.

O kollarını bana sardı.

Arme Katze! Sie kann die flinke Maus nicht fangen.

Zavallı kedi! O çevik fareyi yakalayamaz.

Tom schloss Maria in die Arme und küsste sie.

Tom Mary'yi kollarına aldı ve onu öptü.

Er widmete sein ganzes Leben, um arme Menschen zu unterstützen.

O tüm hayatını fakir insanlara yardım etmeye adadı.

Tom fiel von der Leiter und brach sich beide Arme.

Tom bir merdivenden düştü ve kollarının her ikisini de kırdı.

Er war sehr groß und schlank, Arme und Beine lang.

Uzun kolları ve bacakları olan, çok uzun boylu ve ince idi.

- Das arme Mädchen wurde blind.
- Das bedauernswerte Mädchen wurde blind.

Zavallı kız kör oldu.

Zwei Männer verloren bei einem Tauziehunfall in Taiwan ihre Arme.

İki adam rekabet kazasından sonra Taiwan'da kollarını koparttılar.

Das arme Kaninchen fiepte verschreckt in den Händen seines Herrchens.

Zavallı tavşan, çok korkmuştu, sahibinin ellerinde inildedi.

Tom wollte Maria in die Arme schließen und sie küssen.

Tom Mary'yi kollarına almak ve onu öpmek istedi.

Die arme Mutter konnte das respektlose Verhalten ihres Sohnes nicht ertragen.

Zavallı anne oğlunun saygısız davranışına tahammül edemedi.

Tom schloss Maria in die Arme und drückte sie ganz fest.

Tom kollarını Mary'nin etrafına koydu ve ona sıkıca sarıldı.

Man klettert eigentlich mit den Beinen und die Arme halten die Balance.

İyi tırmanış için bacaklarınızı kullanmalı ve kollarınızla da dengeyi ayarlamalısınız.

Diese arme Familie lebt jeden Monat von der Hand in den Mund.

O yoksul aile her ay kıt kanaat geçiniyor.

Der Arme isst, wann er was hat, der Reiche, wann er will.

Fakir bulabildiğinde, zengin canı istediğinde yer.

„Arme Amsel!“ sagte Pinocchio zu der Katze. „Warum hast du sie getötet?“

Pinokyo, kediye "Zavallı karatavuk!" dedi. "Onu neden öldürdün?"

- Der arme Hund tat mir leid.
- Mir tat der bedauernswerte Hund leid.

Ben zavallı bir köpek için üzgün hissettim.

- Das arme Mädchen verlor ihren Verstand.
- Das bedauernswerte Mädchen verlor ihren Verstand.

Zavallı kız aklını yitirdi.

Deine Augen sind genauso schön wie die Arme der Venus von Milo.

Gözleriniz, Venüs de Milo'nun kolları kadar güzel.

- Ihre Arme und Beine sind gelähmt.
- Sie ist an Armen und Beinen gelähmt.

O felçlidir.

Die Nationale Befreiungsbewegung Tupamaros ist von einer Stadtguerilla, die Reiche beraubt und Arme beschenkt,

Tupamaro Ulusal Kurtuluş Hareketi romantik bir kent gerillasıydı, zenginden alıp yoksula verirdi,

Etwa 100 Muscheln und Steine sammelte... …und seine Arme über seinem verletzlichen Kopf verschränkte.

belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.

Der Vater schloss Tom in die Arme und sagte ihm, dass er ihn liebe.

Tom'un babası onu kucakladı ve onu sevdiğini söyledi.

Wir versuchten seinem Gemüt unter die Arme zu greifen und ließen ihn frische Luft schnappen.

Onu dışarı götürerek ona moral vermeye çalıştık.

- Sie hielt das Baby fest im Arm.
- Sie schloss das Baby fest in ihre Arme.

Bebeğini kollarının arasında tutdu.

Und in der nächsten Minute klammerte ein Hai an einem seiner Arme, in dieser schrecklichen Todesrolle.

Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.

Nur die schwärzeste Seele könnte das arme Kätzchen draußen auf der Straße in der Kälte lassen.

Sadece katı kalpli biri şu zavallı yavru kediyi bu soğukta sokağa terk edebilir.

An der Basis all dieser Arme hat er einen Bohrer, der durch eine harte Schale bohren kann,

Her kolunun dibinde, sert kabukları aşabilecek bir delici var.

- Ein Armer hat keine Verwandten.
- Der arme Mann hat keine Verwandten.
- Der bedauernswerte Mann hat keine Verwandten.

Zavallı adamın hiç akrabası yok.

Frauen wären liebenswerter, wenn man ihnen in die Arme fallen könnte, ohne ihnen in die Hände zu fallen.

Eğer biri onun ellerine düşmeden kucağına düşebilseydi kadın daha çekici olurdu.

Wieso gibt es in dieser Stadt so viele Mopeds? Na, weil sie billiger sind als Autos, und es mehr arme Leute gibt als reiche.

Neden bu şehirde pek çok motosiklet var? Pekala, arabalardan daha ucuz olduğu ve zenginlerden daha çok fakir insanlar olduğu içindir.

Weil der arme Ire nun ganz allein gelassen war und nicht wusste, wohin die anderen gegangen waren, blieb er einfach, wo er war, elend und gar sehr betrübt.

Yoksul İrlandalı şimdi yapayalnız bırakıldı ve diğerlerinin nereye gittiğini bilmiyordu, bu yüzden, o sadece çok üzgün ve sefil bir şekilde olduğu yerde kaldı.

- Tom trug Maria auf den Armen und gab ihr auf die Wange einen Kuss.
- Tom hob Maria auf die Arme, so, wie ein Mann seine neuvermählte Frau über die Schwelle trägt, und gab ihr einen Kuss auf die Wange.

Tom yeni gelinini eşikten taşıyan bir adamla aynı şekilde Mary'yi kaldırdı ve onu yanağından öptü.