Examples of using "Arme" in a sentence and their turkish translations:
Peki o zavallı avcı?
Kralların uzun kolları vardır.
Onun güçlü kolları var.
Tom'un güçlü kolları var.
O, kollarını kavuşturdu.
Tom'un kollarında dövmeleri var.
Tom kollarını kavuşturdu.
Tom kollarını kavuşturdu.
Kollarımı bırak.
Fransız tostu lezzetlidir.
Kollarınızı üst üste atmayın.
Kollarınızı yukarı kaldırın.
O her iki kolunu da kırdı.
Ahtapotun kaç tane kolu var?
Tom'un güçlü kolları var.
Onun çok güçlü kolları var.
Kollarınızı uzatın.
Tom kollarını kaldırdı.
- Onlar fakir bir ailedirler.
- Onlar yoksul bir aile.
Birçok yoksul öğrenciye burs verilir.
Şu zavallı kadın engelli.
Para yoksulları mutlu yapmıyor.
Kolunu ileri geri salla.
Yoksul insanlara tepeden bakma.
Onun uzun kolları ve bacakları var.
Zavallı kızı yalnız bırak.
Bu zavallı köpek için üzüldüm.
Zavallı çocuk saman nezlesi olmuş.
Tom kollarını etrafıma koydu.
Tom'un uzun kolları ve bacakları var.
Yoksul ve eşcinsel çocuklar zorbalığa daha çok maruz kalıyor,
Zenginler her zaman fakirlerden daha mutlu değildir.
Adam kollarını bağlıyordu ve açıyordu.
Mary ellerini kalçalarına koydu.
Çavdara yoksulluk tahılı denirdi.
Kollarını göğsünde kavuşturdu.
Kollarını göğsünün üzerine katladı.
Kollarını bağlamış olarak Jim tek başına oturuyordu.
Zavallı kedi açlıktan ölmenin eşiğindeydi.
Yoksul kız gökyüzüne baktı.
Birçok insan kollarını ya da bacaklarını kaybetmiş.
Mary göğsünde kollarını kavuşturdu.
Kollarınızı göğsünüzde üst üste atmayın.
Cadı zavallı küçük kızı lanetledi.
Kolları ve karnı kötü yaralanmıştı.
Bu kollarım için zorlu bir egzersiz olacak. Pekâlâ.
Zavallı kedi kamyon tarafından ezildi.
İnsanlar zengin ya da fakir olmalarına bağlı olarak işlere farklı olarak bakarlar.
Kolların ve bacakların yeterince güçlendi.
Zavallı yaşlı kadının parası çalındı.
O kollarını onun boynuna attı.
Şimdi muhtaç durumda 20.000 aile kaldı, yani oran %0,5.
Geri çekilmem gerekirse diye kolları bağlı tutmak yok.
Sonra, alttaki kollardan iki tanesi yavaşça hareket ediyor.
Zavallı Tom şu an üç saattir uyumaya çalışıyor.
O kollarını bana sardı.
Zavallı kedi! O çevik fareyi yakalayamaz.
Tom Mary'yi kollarına aldı ve onu öptü.
O tüm hayatını fakir insanlara yardım etmeye adadı.
Tom bir merdivenden düştü ve kollarının her ikisini de kırdı.
Uzun kolları ve bacakları olan, çok uzun boylu ve ince idi.
Zavallı kız kör oldu.
İki adam rekabet kazasından sonra Taiwan'da kollarını koparttılar.
Zavallı tavşan, çok korkmuştu, sahibinin ellerinde inildedi.
Tom Mary'yi kollarına almak ve onu öpmek istedi.
Zavallı anne oğlunun saygısız davranışına tahammül edemedi.
Tom kollarını Mary'nin etrafına koydu ve ona sıkıca sarıldı.
İyi tırmanış için bacaklarınızı kullanmalı ve kollarınızla da dengeyi ayarlamalısınız.
O yoksul aile her ay kıt kanaat geçiniyor.
Fakir bulabildiğinde, zengin canı istediğinde yer.
Pinokyo, kediye "Zavallı karatavuk!" dedi. "Onu neden öldürdün?"
Ben zavallı bir köpek için üzgün hissettim.
Zavallı kız aklını yitirdi.
Gözleriniz, Venüs de Milo'nun kolları kadar güzel.
O felçlidir.
Tupamaro Ulusal Kurtuluş Hareketi romantik bir kent gerillasıydı, zenginden alıp yoksula verirdi,
belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.
Tom'un babası onu kucakladı ve onu sevdiğini söyledi.
Onu dışarı götürerek ona moral vermeye çalıştık.
Bebeğini kollarının arasında tutdu.
Sonra bir baktım ki köpek balığı kollarından birini ısırmış, korkunç bir ölüm dönüşü yapıyor.
Sadece katı kalpli biri şu zavallı yavru kediyi bu soğukta sokağa terk edebilir.
Her kolunun dibinde, sert kabukları aşabilecek bir delici var.
Zavallı adamın hiç akrabası yok.
Eğer biri onun ellerine düşmeden kucağına düşebilseydi kadın daha çekici olurdu.
Neden bu şehirde pek çok motosiklet var? Pekala, arabalardan daha ucuz olduğu ve zenginlerden daha çok fakir insanlar olduğu içindir.
Yoksul İrlandalı şimdi yapayalnız bırakıldı ve diğerlerinin nereye gittiğini bilmiyordu, bu yüzden, o sadece çok üzgün ve sefil bir şekilde olduğu yerde kaldı.
Tom yeni gelinini eşikten taşıyan bir adamla aynı şekilde Mary'yi kaldırdı ve onu yanağından öptü.