Translation of "Anfangs" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Anfangs" in a sentence and their turkish translations:

Anfangs dachte ich das.

Başlangıçta öyle düşündüm.

Er war anfangs schüchtern.

O, ilk bakışta utangaç.

Anfangs war es schwer.

Başta zordu.

Tom war anfangs schüchtern.

Tom başlangıçta utangaçtı.

Anfangs hasste ich dich.

İlk önce senden nefret ettim.

Anfangs glaubte ich ihm nicht.

Başta ona inanmadım.

Anfangs habe ich ihm geglaubt.

Başta inanmıştım ona.

Anfangs mochte ich Tom nicht.

Başlangıçta Tom'u sevmiyordum.

Anfangs mochte ich dich nicht.

Ben ilk başta seni sevmedim.

Anfangs glaubte ich Tom nicht.

İlk başta Tom'a inanmıyordum.

Anfangs glaubte ich, sie scherze.

Önce, onun şaka yaptığını düşündüm.

Anfangs glaubte ich, Tom scherze.

Önce, Tom'un şaka yaptığını düşündüm.

Anfangs mochte sie das Pferd nicht.

O, ilk önce atı beğenmedi.

Anfangs hielt ich ihn für verrückt.

İlk başta, onun deli olduğunu düşündüm.

Anfangs hielt ich sie für verrückt.

İlkin, onun çılgın olduğunu düşündüm.

Anfangs habe ich ihm nicht getraut.

Ben ilkin ona güvenmedim.

Anfangs habe ich ihr nicht getraut.

Ben ilk başta ona güvenmiyordum.

Anfangs war alles in bester Ordnung.

Başlangıçta her şey iyiydi.

Ich habe Tom anfangs nicht geglaubt.

Başlangıçta Tom'a inanmadım.

Anfangs waren alle von seiner Unschuld überzeugt.

İlk başta, onların hepsi onun masum olduğuna ikna oldular.

Anfangs lebten sie in Saus und Braus.

- Başlangıçta varsıllık içinde yaşıyorlardı.
- Başlangıçta lüks ve sefa içinde yaşıyorlardı.

Anfangs schien er der perfekte Typ zu sein.

İlk başta mükemmel bir adam gibi görünüyordu.

Aber wir haben den Wind anfangs gar nicht kommen sehen.

Ancak bu rüzgarlar ilk etapta beklemediğimiz rüzgarlardı.

Anfangs machte er den Eindruck, ein netter Kerl zu sein.

O önce iyi bir adam gibi görünüyordu.

Anfangs machte Tom den Eindruck, ein netter Kerl zu sein.

Tom başlangıçta kibar bir adam gibi görünüyordu.

Anfangs mochte ich ihn nicht, aber jetzt mag ich ihn.

Başta onu sevmemiştim ama şimdi seviyorum.

- Anfangs war es mir unangenehm.
- Zuerst war es mir peinlich.

Başlangıçta utangaç hissettim.

Am Anfang wird es schwer sein, aber alles ist anfangs schwer.

O, başlangıçta zor olacak, fakat her şey başlangıçta zordur.

Anfangs fand Tom Französisch schwer, doch jetzt hält er es für leicht.

İlk olarak, Tom Fransızcanın zor olduğunu düşündü ama onun kolay olduğunu düşünüyor.

Obwohl Tom und Maria sich anfangs nicht mochten, wurden sie letztlich gute Freunde.

Tom ve Mary başlangıçta birbirlerini sevmemelerine rağmen sonunda iyi arkadaş oldular.

Anfangs glaubte ich, dadurch, dass ich eine romanische Sprache sprach, einen Vorteil zu haben.

İlk başta, bir Romen dili konuştuğum için bir avantajım olduğunu düşündüm.

Anfangs war es nicht einfach für mich, mit meiner neuen Umgebung klar zu kommen.

Başlangıçta yeni ortamımla baş etmeyi zor buldum.

- Es kann zunächst verwirrend sein.
- Es ist mitunter zunächst verwirrend.
- Das kann anfangs Verwirrung stiften.

O ilk başta kafa karıştırıcı olabilir.

Das Christentum kam anfangs des ersten Jahrhunderts nach Armenien und wurde im Jahr 301 Staatsreligion.

Hristiyanlık Ermenistan'a birinci yüzyılın başında geldi ve 301 yılında resmi din oldu.

- Anfangs gefiel er mir nicht, aber jetzt schon.
- Zu Anfang hat er mir nicht gefallen, jetzt aber schon.

Başlangıçta ben ondan hoşlanmadım ama şimdi hoşlanıyorum.

- Am Anfang wusste ich nicht, was ich machen sollte.
- Anfangs wusste ich nicht, was ich tun sollte.
- Ich wusste erst nicht, was ich tun sollte.

İlk başta, ne yapacağımı bilmiyordum.