Examples of using "Voulut" in a sentence and their turkish translations:
Benimle dans etmek istemedi.
O seninle tanışmak istedi.
- O, onu sıkıca tuttu ve gitmesine asla izin vermedi.
- Onu sıkıca tuttu ve hiç bırakmak istemedi.
Dan, Linda'nın bunu yaptığına inanmak istemedi.
O, kitabı satın almak istedi.
Kitabı satmak istemedi.
Kitabı satmak istemedi.
O bunu yapmak istemedi.
O bunu yapmak istemedi.
Bir boğa güreşi görmek istedi ama babası gitmesine izin vermedi.
O bunun bir sürpriz olmasını istedi.
Tom Mary'ye bir şey sormak istedi.
O, onun odadan ayrılmasını istemiyordu.
O, onun hakkında düşünmek istemiyordu.
O, onun hakkında artık konuşmak istemiyordu.
O, onun hakkında daha fazla konuşmak istemedi.
Benimle dans etmek istemedi.
O benimle dans etmek istemedi.
O, onun ölmesini istemiyordu.
O, onun daha fazla kalmasını istemedi.
O, onun poker oynamasını istemedi.