Examples of using "Trompette" in a sentence and their turkish translations:
Ben trompet çalıyorum.
Tom trompetini okulda unuttu.
Bir trampet gibi düşünebilirsiniz:
- Ted trompet çalmayı sever.
- Ted trompet çalmayı seviyor
Kendime bir trompet satın aldım.
- Trompet müzikal bir enstrümandır.
- Trompet bir müzik aletidir.
Tom trompetini okulda bıraktı.
Lise bandosundayken trompet çalardım.
Ben sık sık onun trompette melodi çaldığını duydum.
Tom yeni bir trompet almak için yeterli para kazanmaya çalışıyor.
Tom'un trompet çalabileceğini sanmıyorum.
Trompet çalmak için harcadığın zamanın süresi sana kalmıştır.
Tom trompetinde bir yüksek G çalamaz ama bir F çalabilir.
Trompetler ses çıkardığında, ordu bağırdı ve trompet sesinde, adamlar yüksek sesle bağırdığında, duvar çöktü; bu yüzden herkes doğruca içeriye hücum etti ve şehri aldılar.Şehri LORD'a verdiler ve kılıçla onun içinde yaşayan her şeyi yok ettiler-erkekler, kadınlar, gençler ve yaşlılar, sığırlar, koyunlar ve eşekler.