Examples of using "Permis" in a sentence and their turkish translations:
Sürücü belgenin kullanım süresi doldu.
Ben sürüş testinde başarısız oldum.
Bu yasak.
O ehliyetsiz araç kullanıyor.
Tom ehliyetsiz araba sürüyor.
Sana gitmek için izin veriliyor mu?
Ehliyetime el konuldu.
- Avcılık ruhsatınız var mı?
- Av ruhsatın var mı?
Balıkçılık ruhsatınız var mı?
Ehliyetini gördüm.
- Ehliyetin yanında mı?
- Sürücü belgen var mı?
çevrem ve akıl hocalarımdı.
Ehliyetimi almaya.
Bu sayede her şey daha da iyiye gitti.
Beni bir yere bırakmadı.
Sigara içilir.
Sanırım buna izin var.
Bir tekne işletmek için ehliyetin var mı?
Tom bir ehliyete sahip değil.
İşte benim sürücü belgem.
Sinemada sigara içmeye izin verilmez.
Buna izin verilmemeli.
Sınıfta uyumaya izin verilmez.
Uçak uçurmak için ehliyetin var mı?
Geçici bir ehliyetim var.
Ehliyetimi kaybettim.
Bu silah için bir ruhsatım var.
Tom'un bir ehliyeti var.
O 4.000 yeni istihdam yaratılmasını sağladı.
Bir araba sürmek için, bir ehliyete ihtiyacın var.
Sürücü belgenizi görebilir miyim, efendim?
İznin var, değil mi?
Sürücü testinde üç kez başarısız oldu.
Sürücü belgenizi görebilir miyim?
Sonunda bir ehliyet aldım.
Ben senin ehliyetini görebilir miyim?
Sürücü belgenizi gösterin.
O, bir ehliyete sahip değildir.
Ehliyetimi yenilettirmek zorundayım.
Ehliyetinizi görebilir miyim, lütfen?
O, onun kendi başına sürmesine izin verdi.
Araba sürmek için bir ehliyete ihtiyacın var.
Onun partiye gitmesine izin verdim.
- Gelecek hafta sürücü belgemin süresi dolacak.
- Ehliyetimin süresi gelecek hafta sona eriyor.
Burs çalışmalarıma devam etmemi mümkün kıldı.
Henüz ehliyetim yok.
Ehliyetin yanında mı?
"Başvuru yapmama izin vermiyorlar."
Mareşal Murat'tan düşmanın kaçmasına izin verecek
- Geçen ay sürücü ehliyetimi yeniledim.
- Geçen ay ehliyetimi yeniledim.
Sessiz kalmasına izin verilmedi.
Babam Amerika'da eğitim yapmama izin vermedi.
Polis onun oraya park etmesine izin verdi.
Büyükbabamın artık bir ehliyeti yok.
Annemin ehliyeti var, ama o araba sürmez.
Benim fark edilmemi ve tanınmamı sağlayan bir fırsat.
Onun içeri girmesine kim izin verdi?
Ehliyetini görebilir miyim, lütfen?
Affedersiniz, bana sürücü belgenizi gösterebilir misiniz?
Bir hafta önce lisansımın süresini uzattım.
Tom gitmeme izin verdi.
Polis memuru Dan'in sürücü belgesine el koydu.
Elektrikli tekerlekli sandalye bir sürücü ehliyeti gerektiriyor mu?
Bir araba sürmek için bir ehliyete sahip olmak gereklidir.
- Ekmek, erken insan toplumlarının oluşumuna izin verdi.
- Ekmek, erken insan toplumlarının oluşumuna olanak sağladı.
Dışarıdan bir resim çekmenin bir sakıncası yok.
Mademki on sekiz yaşındasın, ehliyet alabilirsin.
bu sayede de dengeli bir dönüş ekseni eğikliğinin yanı sıra,
Pervasız sürüşten dolayı onun ehliyeti alındı.
Ehliyet almak için halen çok küçüksün..
Ödül parası dünya gezisine gitmeme olanak sağladı.
Aşkta ve savaşta her şey adildir.
Sürücü belgesi almak için yeterince yaşlı değil.
Babaları yalnız sinemaya gitmelerine izin vermedi.
Tom'un bir ehliyeti olmayabilir.
Dün Barbara'nın sürücü testi nasıl geçti?
Onun yüksek maaşı onun konfor içinde yaşamasını sağladı.
Bunun olmasına izin verdiğine inanamıyorum.
Bu gelişmeler, bu ve bunun gibi keşifler yapmamızı sağladı.
örneğin Silikon Vadisi şirketi Theranos'u kan testi için birçok patent almadan
Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.
Sürücü lisansım bu ayın sonunda sona eriyor.
Annemin ehliyeti var fakat araba sürmez.
Buna izin verilmemeli.
Ehliyetinizi almanızın çok zor olacağından şüpheliyim.
Sadece üç aydır ehliyetim var.
Oraya bir şey gidiyor.
Sanırım bir ehliyet almada çok az zorluk çekiyorsun.
ve Bay Ruiz'in yardım için başvuru yapmasına izin vermeleri gerekti.
kucağında bir kaç güzel gün geçirmenizi dilerim" dedi.
On sekiz yaşına girdikten sonra sürücü belgesi alabilirsin.
Sürücü belgesi için fotoğraf çektirdin mi?