Translation of "Parlerai" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Parlerai" in a sentence and their turkish translations:

- Je parlerai avec toi demain.
- Je vous parlerai demain.
- Je te parlerai demain.

- Seninle yarın konuşacağım.
- Sizinle yarın konuşacağım.

- Je lui parlerai seul.
- Je lui parlerai seule.

Onunla yalnız konuşacağım.

- Je parlerai avec toi demain.
- Je vous parlerai demain.

Seninle yarın konuşacağım.

- Je te parlerai plus tard.
- Je vous parlerai plus tard.

Seninle daha sonra konuşacağım.

Je parlerai avec lui.

Onunla konuşacağım.

- J'en parlerai avec vous plus tard.
- Je t'en parlerai plus tard.

Onun hakkında seninle daha sonra konuşacağım.

- Je lui parlerai seul à seul.
- Je lui parlerai seule à seul.

Onunla yalnız konuşacağım.

- Je ne te parlerai plus jamais.
- Je ne vous parlerai plus jamais.

Asla seninle tekrar konuşmayacağım.

- Je parlerai.
- Je vais parler.

Konuşacağım.

Je parlerai avec toi demain.

Seninle yarın konuşacağım.

J'en parlerai à mon cheval.

Onu atımla görüşeceğim.

Je lui parlerai dès que possible.

Mümkün olan en kısa zamanda onunla konuşacağım.

Tu parles en premier; je parlerai ensuite.

Önce sen konuş, ben daha sonra konuşacağım.

Je lui parlerai à la première occasion.

İlk fırsatta onunla konuşacağım.

Quoi qu'il se passe, j'en parlerai à personne.

Ne olursa olsun, hiç kimseye bunun hakkında bir şey anlatmayacağım.

J'ai juré que je ne lui parlerai plus jamais.

Bir daha onunla konuşmamaya yemin ettim.

Je parlerai espagnol couramment dans deux mois. Je le jure !

Yemin ediyorum ki iki ay içinde İspanyolcada akıcı olacağım!

Aujourd'hui, je parlerai de l'importance du sport dans la société moderne.

Bugün modern toplumda sporun önemi hakkında konuşacağım.

- Je t'en parlerai à mon retour.
- Je te dirai ça quand je serai rentré chez moi.

Eve vardığımda sana ondan bahsedeceğim.

- Je le lui dirai quand il vient la prochaine fois.
- Je lui en parlerai la prochaine fois qu'il vient.

O bir dahaki sefere geldiğinde ona bundan bahsedeceğim.

Si j'en parle à ma mère, elle va se faire du souci, donc je ne pense pas que je lui en parlerai.

Anneme söylersem, o üzülür, bu yüzden ona söyleyeceğimi sanmıyorum.