Examples of using "L'enfant" in a sentence and their turkish translations:
Çocuk sıkılmıştı.
Çocuk yemek yiyor.
Çocuk çabucak öğreniyor.
Çocuk kirli.
Çocuk koşarak geldi.
O, çocuğu yumuşak bir biçimde yere yatırdı.
Çocuk artık ağlamıyor.
Çocuk kediyi okşar.
Çocuk bir kediyi okşuyor.
Çocuk çiçekleri boyadı.
Bu çocuk şimdi diş çıkarıyor.
Çocuk kitap yazıyor.
Çocuk yalnız yürüyebilir.
Çocuk konuşmayı öğreniyor.
Muhabir: Tamam. Bana aptal olan çocuğu göster.
Çocuğa bakmalısın.
Çocuk karanlıktan korkar.
Çocuğa o baktı.
Bu çocuk çok meraklı.
Ben çocuğu yatıştırmaya çalıştım.
Çocuk annesi için ağlıyordu.
Bir anne çocuğu öptü.
O, çocuğun üzerine eğildi.
Çocuk yatağın üzerinde zıpladı.
Çocuk boğulmak üzereydi.
Çocuk kaç kek yedi? - Çocuk bir tane kek yedi.
Çocuk büyük bir ağacın arkasına saklandı.
Muhabir: Bana güzel olan çocuğu göster.
Çocuğa bir saniyeliğine bakıver.
Hırsız çocuğu dolaba kapattı.
Çocuğa ebeveynleri tarafından eşlik edildi.
Çocukların keskin bir işitme duyusu var.
Çocuk kediye bir taş fırlattı.
Çocuklar banktan aşağıya kaydı.
Çocuk kutuda saklanıyordu.
Çocuk güleceği yerde ağlıyor.
Uyuyan çocuğu uyandırma.
Çocuk bir küresel üçgen çizdi.
Çocuk "Dikkat et, bir yılan!" diye bağırdı.
Oğlan kediyi kuyruğundan yakaladı.
Çocuk teyzesinin bakımında.
Muhabir: Peki, bana çirkin çocuğu göster.
Anne de bebek de çok iyiydi.
Çocuk büyük bir ağacın arkasında saklanıyordu.
Erkek çocuğu yetişkin bir adammış gibi konuşuyor.
Çocuk neredeyse bir araba tarafından eziliyordu.
Çocuk kediyi kuyruğundan yakaladı.
Anne ve çocuk her ikisi de iyi yapıyor.
O, çocuğa bir oyuncak verdi.
Çocuk için bir isim seçelim.
Çocukların otobüse bindiğini gördük.
Çocuk, oynarken elbisesini kirletti.
Çocuk maymunu muzla besliyordu.
Piyanoda oturan kız benim kızımdır.
Çocuk olma.
Baba çocuklara güzel bir hikaye anlattı.
Kayıp çocuk için ormanı aradık.
Genç adam çocuğu boğulmaktan kurtardı.
O, çocuklar izleyebilsin diye yavaşça yürüdü.
Çocuk, müzik dinliyor.
Pizza çocuğun en sevdiği yemektir.
Kayıp çocuk giysilerinden tespit edildi.
O, çocuğun elini yakaladı.
Çocuk annesini görür görmez, ağlamayı kesti.
çocuğun dans kursu var, piano öğreniyor
özel dersi. Çocuğun oyun oynamaya vakti yok
Çocuğa yemeği yemesini söyledi.
Polis, kızı öldüren adamı tutukladı.
Yanan evden çocuğu kurtardı.
Bir bakışta, çocuğun aç olduğunu anladı.
Oyuncağını aradığım çocuk benim oğlum.
Çocuk karanlıkta yalnız bırakılmaktan korkuyordu.
Fırtına, kayıp çocuğu aramamızı engelledi.
Kendi yaşamını riske atarak çocuğu kurtardı.
Şimdi çocuk zaten pınara düştü.
Tom, sınıfımızdaki en zeki çocuk.
Çünkü eğer o dili konuşurlarsa çocuk gidip de iş bulamayacak.
abonelik tutarını doğrudan çocuğun banka hesabına iade edelim.
Karısı başka bir adamın çocuğunu doğurmuştu.
Çocuğun çok soğuk olmasına rağmen üstünde paltosu yoktu.
Çocuk piyano ve şan dersleri aldı.
- Çocuk oyuncağı istediği için hiddetle bağırmaya başladı
- Çocuk oyuncağı istediği için çığlığı bastı.
Çocuğa yardım etmek için kan verdik.
Şu ana kadar gördüğüm en inatçı çocuk.
Güvenlik çocuğu aramak için bölgeyi dikkatle inceledi.
O, çocukları sokakta oynamaya karşı uyardı.
Fotoğrafçıyı ilk önce çocuğu kurtarmadığı için eleştirdik.
Kurtarıcılar çocuğu bulma umuduyla çevreyi aradı.
ilişki merkezli sınıflar yaratarak
ve başlarız, çocuğun tüm gelişimini düşünerek başlarız-
çocuklar yeni bir dile ait bizim kaçırdığımız sesleri işitebilir.
Çocuğu ısıran köpek kısa sürede yakalandı.