Translation of "Habitent" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Habitent" in a sentence and their turkish translations:

Où habitent-elles ?

Onlar nerede yaşıyor?

- Où vivent-ils ?
- Où habitent-ils ?
- Où habitent-elles ?

- Onlar nerede yaşıyor?
- Nerede yaşıyorlar?

Ils habitent à côté.

Onlar bitişikte yaşarlar.

- Où vivent-ils ?
- Où habitent-ils ?
- Où habitent-elles ?
- Où vivent-elles ?

Onlar nerede yaşıyor?

Ils habitent dans le quartier

mahallede oturuyorlardır

Mes parents habitent à Kyoto.

Anne babam Kyoto'da yaşıyorlar.

Ils habitent près de l'école.

Onlar okulun yanında yaşıyorlar.

Peu d'Indiens habitent au Japon.

Birkaç kızılderili Japonya'da yaşıyor.

Ils habitent dans le coin.

Onlar yakınlarda yaşarlar.

D'autres habitent déjà dans ce refuge.

Bu sığınağa önceden el konulmuş.

Ils habitent dans un logement social.

Onlar bir sosyal konutta yaşıyorlar.

Voici les gens qui habitent à côté.

Bunlar, yandaki evde yaşayan insanlar.

Mes parents habitent hors de la ville.

Annem ve babam şehir dışında yaşıyor.

Elle a deux sœurs qui habitent à Kyoto.

Onun iki kız kardeşi var. İkisi de Kyoto'da yaşıyorlar.

Ils habitent dans une ville proche de Pékin.

Pekin'e yakın bir şehirde yaşıyorlar.

Tom et Mary habitent près de la bibliothèque.

Tom ve Mary kütüphanenin yakınında yaşıyorlar.

Tom et Marie habitent dans une maison de location.

Tom ve Mary kiralık bir evde yaşıyorlar.

- Ils vivent dans une maison.
- Ils habitent dans une maison.

Onlar bir evde yaşar.

J'habite en ville, mais mes parents habitent à la campagne.

Ben bir kasabada yaşıyorum ama anne ve babam köyde yaşıyorlar.

- Mes enfants vivent à Boston.
- Mes enfants habitent à Boston.

Çocuklarım Boston'da yaşıyor.

Tous ceux qui habitent ici ne sont pas forcément riches.

Burada yaşayan herkes zengin değildir.

Ils habitent dans la maison en face de la nôtre.

Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.

Il y a beaucoup de Français qui habitent à Londres.

Londra'da oturan çok Fransız var.

- Ils habitent dans une maison louée.
- Ils vivent dans une maison de location.

Onlar kiralık bir evde yaşamaktadırlar.

Tom a rencontré Marie sur Tatoeba l'année dernière et maintenant, ils habitent ensemble.

Tom geçen yıl Mary ile Tatoeba'da tanıştı ve şimdi onlar birlikteler.

- Ceux qui habitent des maisons de verre ne devraient pas lancer de pierres.
- Ceux qui vivent dans des maisons de verre ne devraient pas lancer de pierres.

Sırça köşkte oturanlar başkalarına taş atmamalılar.