Translation of "Ennemis" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Ennemis" in a sentence and their turkish translations:

Les ennemis de mes ennemis sont mes amis.

Düşmanımın düşmanı dostumdur.

De nouveaux ennemis…

yeni düşmanlar

Aimez vos ennemis.

Düşmanlarınızı sevin.

Les ennemis m'encerclent.

- Etrafımı düşman sarmış.
- Etrafım düşman dolu.

Ses ennemis prirent confiance.

Bu onun düşmanlarını yüreklendirdi.

Avait-il des ennemis ?

Onun hiç düşmanı var mıydı?

Ce sont nos ennemis.

Bunlar bizim düşmanlarımıız.

L'Amérique a des ennemis.

Amerika'nın düşmanları var.

- Je savais qui étaient mes ennemis.
- J'ai su qui étaient mes ennemis.

Düşmanlarımın kim olduklarını biliyordum.

Le roi écrasa ses ennemis.

Kral düşmanlarını ezdi.

Les indiens scalpaient leurs ennemis.

Yerli Amerikalılar düşmanlarının kafa derisini yüzdüler.

Ils coulèrent dix navires ennemis.

Onlar on düşman gemisini batırdılar.

Elle abattait les avions ennemis.

Düşman uçaklarını düşürdü.

Vos ennemis ne sont qu'illusion.

Senin düşmanların sadece bir yanılsama.

- Nous étions des ennemis.
- Nous étions des ennemies.
- Nous étions ennemis.
- Nous étions ennemies.

Biz düşmandık.

Pour protéger les chenilles des ennemis

tırtılı da düşmanlardan koruyacak

Je sais qui sont mes ennemis.

Düşmanlarımın kim olduklarını biliyorum.

Nous ne sommes pas des ennemis.

Biz düşman değiliz.

Même les paranoïaques ont des ennemis.

Paranoyakların bile düşmanları vardır.

Il est généreux envers ses ennemis.

O, rakiplerine göre cömerttir.

- Nous sommes ennemis.
- Nous sommes ennemies.

Biz düşmanız.

- Nous pouvions voir des navires ennemis à l'horizon.
- Nous pourrions voir des navires ennemis à l'horizon.

Biz ufuktaki düşman gemilerini görebiliyorduk.

Ils ont pris ce travail si ennemis

işte düşmanlarını bu şekilde alt ediyorlar

Les ennemis mortels sont des amis immortels.

Ölümcül düşmanlar ölümsüz dostlardır.

La raison et l'amour sont ennemis jurés.

Neden ve sevgi yeminli düşmanlardır.

Sami s'est fait plusieurs ennemis en ville.

Sami kasaba çevresinde birçok düşman edindi.

Il ne suffit pas de vaincre les ennemis du dehors, il faut encore exterminer les ennemis du dedans.

Harici düşmanları yenmek yetmez, dahili düşmanları da imha etmek lazımdır.

Si les fourmis sont les ennemis des abeilles.

karıncalar ise arının düşmanıdır.

Les oiseaux sont les ennemis naturels des insectes.

Kuşlar böceklerin doğal düşmanlarıdır.

La ville a subi le bombardement d’avions ennemis.

Şehir düşman uçakları tarafından bombalandı.

- Ne soyons pas ennemis.
- Ne soyons pas ennemies.

Düşman olmayalım.

Je ne veux pas que nous soyons ennemis.

Düşman olmamızı istemiyorum.

Je n'empêche jamais mes ennemis de se pendre.

Ben düşmanlarımı kendilerini asmaktan asla engellemem.

Ces deux-là avaient été ennemis depuis longtemps.

İkisi uzun süre düşman.

Le peuple avait sauvé leur pays des ennemis.

İnsanlar ülkelerini düşmandan kurtardı.

Mais fut repoussé par le poids des tirs ennemis.

ancak düşman ateşinin ağırlığı ile geri püskürtüldü.

Pas de liberté pour les ennemis de la liberté.

Özgürlük düşmanları için özgürlük yoktur.

Pardonnez à vos ennemis, mais n'oubliez jamais leurs noms.

Düşmanlarını affet ama onların adlarını asla unutma.

Nous ne sommes donc pas les ennemis de vos enfants

Yani çocuklarınızın düşmanı değiliz

- Nous sommes entourés d'ennemis.
- Nous sommes encerclées par les ennemis.

Düşmanlar tarafından çevriliyiz.

- Nous ne sommes pas tes ennemis.
- Nous ne sommes pas vos ennemis.
- Nous ne sommes pas tes ennemies.
- Nous ne sommes pas vos ennemies.

Düşmanın değiliz.

Il vous protège des ennemis. La déclaration semble être en place

düşmanlardan korur deyim yerindeyse gözü gibi bakar

Ils ressemblent à leurs yeux et les protègent des ennemis extérieurs

gözü gibi bakıyorlar ve dışarıdan gelen düşmanlara karşı ise koruyorlar

Ne jugez pas un homme sur les opinions de ses ennemis.

Bir erkeği düşmanlarının düşünceleriyle yargılama.

D'anciennes tribus croyaient que le port de la corne éloignerait les ennemis.

Eski kabileler gergedan boynuzu takmanın düşmanları uzak tuttuğuna inanırdı.

C'est une ancienne vérité, qu'en politique, on doit souvent apprendre de ses ennemis.

Siyasette sık sık düşmandan bir şeyler öğrenilmesi gerektiği, eski bir hakikattir.

- Dieu me garde contre mes amis; en ce qui concerne mes ennemis, je m'en charge moi-même.
- Que Dieu me garde de mes amis, je me chargerai moi-même de mes ennemis.

Tanrım, beni arkadaşlarımdan kurtar, düşmanlarımla kendim ilgileneceğim!

Certains des tirailleurs ennemis sont arrivés ... Ils m'ont tiré à bout portant et m'ont manqué,

Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,

Ainsi que les derniers rapports sur les mouvements ennemis des éclaireurs, des espions et des prisonniers.

ayrıca izciler, casuslar ve mahkumlardan gelen düşman hareketleri hakkındaki en son raporlar.

Suchet tient consciencieusement les ennemis de la France à distance… jusqu'à ce que la nouvelle de la

dair haberler gelene kadar Fransa'nın düşmanlarını görev bilinciyle uzak tuttu .

Mais leurs ennemis, y compris les Anglo-Saxons et les Francs, appartenaient eux-mêmes à de fières cultures

Ancak Anglo-Saksonlar ve Franklar dahil düşmanları gururlu savaşçı kültürlere

- Ce ne sont pas des ennemis, mais des amis.
- Ce ne sont pas des ennemies, mais des amies.

Onlar düşman değiller fakat dostlar.

Que Dieu me garde de mes amis, car pour les ennemis, je peux en prendre garde moi-même.

Tanrım beni yeter ki arkadaşlarımdan koru, düşmanlarımın icabına kendi başıma da bakabilirim.

Le progrès est un joli mot. Son moteur en est le changement. Et le changement a ses ennemis.

İlerleme güzel bir kelimedir. Ama onun itici gücü değişikliktir ve değişikliğin kendi düşmanları vardır.

Mon Dieu, fais d'abord en sorte que tout ce que mes amis et ennemis me souhaitent se réalise.

Allah'ım dostum da, düşmanıma da benim için ne istiyorsa benden önce onlara nasip et.

Il fut un guerrier courageux, qui avait passé la plus grande partie de sa vie à combattre ses ennemis.

O hayatının çoğunu düşmanlarıyla savaşarak harcamış cesur bir savaşçıydı.

Restes de l'armée, et a servi tout au long de la campagne en Allemagne en 1813. À présent, les ennemis de Napoléon

kurtarmak için çok çalıştı ve 1813'te Almanya'daki sefer boyunca hizmet etti. Şimdiye kadar, Napolyon'un