Translation of "Yksin" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Yksin" in a sentence and their turkish translations:

- Olen yksin.
- Minä olen yksin.

Yalnızım.

- Matkustan yksin.
- Mä matkustan yksin.

- Yalnız seyahat ediyorum.
- Yalnız geziyorum.
- Yalnız yolculuk ediyorum.

- Asun yksin.
- Mä asun yksin.

- Yalnız yaşıyorum.
- Ben yalnız yaşıyorum.

Jatka yksin.

Tek başına devam edersin.

Oletko yksin?

- Yalnız mısın?
- Yalnız mısınız?

Pärjäätkö yksin?

- Yalnız yönetebilir misin?
- Tek başına idare edebilir misin?

Tulen yksin.

Yalnız geleceğim.

Söin yksin.

Yalnız yemek yedim.

- Tuskin tulen yksin.
- Tuskin minä tulen yksin.
- Tuskin minä yksin tulen.
- Minä tuskin tulen yksin.

Muhtemelen tek başıma gelmeyeceğim.

- Syön mieluummin yksin.
- Minä syön mieluummin yksin.

Yalnız yemeyi tercih ederim.

- Syön yleensä yksin.
- Minä syön yleensä yksin.

Ben genellikle yalnız yerim.

- Tom pitää yksin matkustamisesta.
- Tom tykkää matkustaa yksin.
- Tom matkustaa mielellään yksin.

Tom tek başına seyahat etmeyi sever.

- Haluan olla yksin.
- Minun tekee mieli olla yksin.

Canım yalnız olmak istiyor.

Hän asuu yksin.

- O yalnız yaşıyor.
- O tek başına yaşar.

Hän jäi yksin.

O yalnız kaldı.

Olin yksin luokassa.

Sınıfta yalnızdım.

Et ole yksin.

Yalnız değilsin.

Haluan olla yksin.

Tek başına olmak isterim.

Minä olen yksin.

Yalnızım.

Tomi matkustaa yksin.

Tom tek başına seyahat ediyor.

Et olisi yksin.

Kendi başına olmayacaksın.

Olin yksin kotona.

Kendi başıma evdeydim.

Tom tuli yksin.

Tom yalnız geldi.

Tomi matkusti yksin.

Tom yalnız seyahat ediyordu.

Menen mieluummin yksin.

Ben yalnız gitmeyi tercih ederim.

Syön mieluiten yksin.

Yalnız yemeyi tercih ederim.

Tomi istui yksin.

Tom yalnız oturdu.

Tomi oli yksin.

Tom yalnızdı.

Miksi olet yksin?

Niçin yalnızsın?

- En koskaan juo yksin.
- Minä en koskaan juo yksin.

Asla yalnız içki içmem.

- Tom ei mielellään ole yksin.
- Tom ei tykkää olla yksin.

Tom yalnız olmayı sevmez.

Emme voi elää yksin.

Tek başımıza yaşayamayız.

Niiden on selviydyttävä yksin.

Kendi başlarının çaresine bakacaklar.

Se ei ole yksin.

Yalnız da değil.

Eikä se ole yksin.

Yalnız da değil.

Pystyn tekemään sen yksin.

- Onu tek başıma yapabilirim.
- Onu yalnız başıma yapabilirim.

En pidä yksin olemisesta.

Ben yalnız olmaktan hoşlanmam.

En pysty asumaan yksin.

Tek yaşamaya katlanamam.

OK, jätän sinut yksin.

Tamam, seni yalnız bırakırım.

Olen tottunut asumaan yksin.

- Yalnız yaşamaya alışkınım.
- Tek başıma yaşamaya alışığım.

En halua mennä yksin.

- Yalnız gitmek istemiyorum.
- Tek başıma gitmek istemiyorum.

Olen nyt aivan yksin.

Şimdi tamamen yalnızım.

Hän pelkäsi matkustaa yksin.

O yalnız seyahat etmekten korkuyordu.

Syytä siitä yksin sinua.

Tüm bunlar için seni suçlayacağım.

Tom halusi olla yksin.

Tom yalnız kalmak istedi.

En halua asua yksin.

Yalnız yaşamak istemiyorum.

Hän asui yksin metsässä.

Ormanda yalnız başına yaşadı.

Minä tykkään olla yksin.

Kendi başıma olmayı seviyorum.

Sanoin, että tule yksin.

Yalnız gel dedim.

Onnettomuus tulee harvoin yksin.

Talihsizlik asla tek başına gelmez.

Tomi istui yksin pimeässä.

Tom karanlıkta yalnız oturuyordu.

Tom asuu yksin kerrostalohuoneistossa.

Tom bir apartman dairesinde yalnız yaşıyor.

Mä tykkään olla yksin.

Tek başıma olmayı seviyorum.

Älä jätä minua yksin!

- Beni yalnız bırakma.
- Beni yalnız bırakmayın.

Onko Tom nyt yksin?

Tom şimdi yalnız mı?

Tomi on aivan yksin.

Tom tamamen yalnız.

Tom on taas yksin.

Tom yine yalnız.

Tom ei kuollut yksin.

Tom yalnız ölmedi.

Ethän jätä minua yksin?

Lütfen beni yalnız bırakma.

Vietät liikaa aikaa yksin.

Tek başına çok zaman harcıyorsun.

Tomi työskenteli yksin labrassa.

Tom tek başına laboratuvarda çalışıyordu.

Sinun on mentävä yksin.

Yalnız gitmek zorunda kalacaksın.

Tom jätti Maryn yksin.

Tom, Mary'yi yalnız bıraktı.

Tomi meni yksin puistoon.

Tom tek başına parka gitti.

Tom asuu aivan yksin.

Tom tamamen tek başına yaşıyor.

En pidä yksin nukkumisesta.

Ben yalnız uyumayı sevmiyorum.

Onnettomuus ei tule yksin.

Aksilikler asla tek başlarına gelmezler.

Miksi sinä asut yksin?

Neden yalnız yaşıyorsun?

Tomi lounastaa yleensä yksin.

Tom öğle yemeğini genellikle tek başına yer.

Tom istuu yksin odotushuoneessa.

Tom bekleme odasında yalnız oturuyor.

- En pysty tähän tehtävään yksin.
- En pysty tekemään tätä työtä yksin.

Bu işi yalnız yapamam.

- Hän oli liian nuori elämään yksin.
- Hän oli liian nuori asumaan yksin.

O, yalnız yaşayamayacak kadar çok genç.

Hän asuu yksin isossa talossa.

Büyük bir evde yalnız yaşıyor.

Hän käski minun mennä yksin.

O benim yalnız gitmemi emretti.

Älä jätä minua tänne yksin.

Beni burada bir başıma koyma.

Hän tykkää käydä kalassa yksin.

Yalnız başına balığa çıkmayı sever.

Tom on ollut yksin matkoilla.

Tom yalnız seyahat ediyor.

En voinut jättää sinua yksin.

Seni yalnız bırakamazdım.

Hän päästi hänet yksin menemään.

- O onun yalnız gitmesine izin verdi.
- O ona yalnız gitmesi için izin verdi.

Tiedän ettet halua olla yksin.

Yalnız olmak istemediğini biliyorum.

Työskentelen mieluummin yksin kuin ryhmässä.

Yalnız çalışmayı grup içinde çalışmaya tercih ediyorum.

En käske sinua menemään yksin.

Sana yalnız git demiyorum.

Tom asuu yksin suuressa talossa.

Tom büyük bir evde yalnız yaşıyor.

Vanhempani taivuttelivat minut matkustamasta yksin.

Ebeveynlerim beni yalnız seyahat etmekten vazgeçirdi.

Tom krjoitti tämän raportin yksin.

Tom bu raporu tek başına yazdı.

Tomi syö yleensä lounaan yksin.

Tom genellikle öğle yemeğini yalnız yer.

En anna sinun mennä yksin.

Yalnız gitmene izin vermeyeceğim.

Tom ja Mary jätettiin yksin.

Tom ve Mary yalnız bırakıldılar.

Mikset voi jättää minua yksin?

Neden beni yalnız bırakmıyorsun?

Voisitko vain jättää minut yksin?

Beni yalnız bırakır mısın?

Tom odotti Maryn tulevan yksin.

Tom Mary'nin yalnız gelmesini bekliyordu.

Tom syö aamiaista yksin keittiössä.

Tom mutfakta tek başına kahvaltı yapıyordu.

Minusta on ihanaa matkustaa yksin.

Yalnız seyahat etmeyi seviyorum.

Tom syö yksin tietokoneensa äärellä.

Tom bilgisayarın önünde yalnız yemek yer.