Examples of using "Pieni" in a sentence and their turkish translations:
Bu küçük bir dünya.
O dönemde sol kesim küçüktü
Dünya küçük.
Küçük bir sorun var.
- Küçük bir daire çizin.
- Küçük bir daire çiz.
Birkaç günlük bir tatile çıkalım.
Bu küçük bir dünya!
Çok küçüktüm.
Neden biraz mola almıyorsun?
Tuvalet küçüktür.
Ne küçük bir dünya böyle!
Küçük köpek kurtulmaya çalıştı.
Onun odası çok ufak.
Tom'un odası oldukça küçük.
O sınıf çok küçük.
Zihninizde bir ekran hayal edin,
Bakın, küçük bir köknar ağacı.
Bakın, küçük bir akrep.
Bu çok küçük.
- Küçük bir sorunum var.
- Benim küçük bir sorunum var.
Benim oğlum yaşına göre küçük.
Sen çok küçüksün.
Oda oldukça güzel.
Küçük kız pencereyi açtı.
O hafif yanlış bir hesaptı.
Küçük bir sorun var.
O küçük bir sorun.
Bu çok küçük.
Hollanda küçük bir ülkedir.
Küçük kız oynamıyordu.
Yaşadığım kasaba oldukça küçük.
Küçük bir akrep. Tamam, bunu hazırlayalım.
Arizona akreplerinde sizi öldürmeye yetecek kadar zehir bulunur.
Ufak yavru kayalarda daha atik hareket ediyor.
Burada küçük bir dikey bölüm var.
Kısa bir yürüyüş beni göle getirdi.
Tom'un odası çok küçüktü.
"Kim öldü?" "Onun küçük köpeği."
Bir saniye burada bekle, tamam mı?
Sana ufak bir hediyem var.
Tom'un odası çok küçük.
Küçük şişman adam gülmedi.
Bu enfes bir küçük tablodur.
O küçük yıldız en parlaktır.
- O ev çok küçüktür.
- O ev çok dar.
Güneşle karşılaştırıldığında dünya küçüktür.
Tom'un göl yakınında küçük bir kabini var.
Mary yaşına göre biraz küçük.
Tom yaşına göre biraz küçük.
Küçük mağara temizlenmiş oldu
Bu kadar küçük bir hayvanı görmek çok nadirdir.
Dünyamız evrenin sadece küçük bir parçası.
Otobüsü bir süre beklemek zorunda kaldık.
Biraz yürüyüş kahvaltı için iyi bir iştah verecektir.
Lütfen bekleyin.
O bisiklet senin için çok küçük.
Başaracağına dair küçük bir şans var.
Onun evi küçük ve eski.
Eve vardığım zaman beni küçük bir sürpriz bekliyordu.
Odam biraz küçük ama rahat.
Bizim dairemiz çok küçük. Bir aileye bakmak için yeterli yer yok.
"Ne oldu?" küçük beyaz tavşan sordu.
Klitoris aslında gelişmemiş küçük bir penistir.
Uzaktan, küçük ada bir kaplumbağa gibi görünüyordu.
Bu problemin sadece küçük bir parçası.
- Tom'un dairesi küçük ama çok rahattır.
- Tom'un dairesi küçük ama çok konforludur.
Ufak bir ahşap bungalovumuz vardı. Suyun en yükseldiği noktanın altındaydı.
Bir zamanlar köyün çıkışında küçük güzel bir ev varmış.
Kız ağır kutuyu tek elle kaldırdı.
Bir saniye bekle.
Bir dakika bekle, lütfen.
Senin küçük çocukluğunu bilirim.
O küçük ev temiz ve düzenliydi.
Küçük bir şehir. Herkes herkesi tanıyor.
Küçük bir okul. Herkes herkesi tanıyor.
O çok küçükken Tom'un anne ve babası boşandılar.
Tom'un, sağ ayağında küçük bir dövme olduğunu fark ettim.
Küçük bedeni neredeyse hiç ısı üretmiyor.
O, kafana takamayacağın kadar çok küçük.
O kutu bütün bu şeylerin sığması için çok küçük.
O çok küçüktü.
Yüz yıl önce burası sadece küçük bir tarım kasabasıydı.
Küçük bir sorunumuz var.
Bu çok küçük olan tek şey değil.
- "Adın ne?", küçük çocuk utangaç bir biçimde "Tom" dedi.
- "Adın ne?", küçük oğlan utangaç bir biçimde "Tom" dedi.
Sen küçük bir kızken sık sık Betty'nin evine çaya gittiğini hatırlıyorum.
Ben küçük bir çocukken okuldan sonra beyzbol oynardım.
Buranın oldukça dar ve küçük olması iyi bir şey.
Odası küçük ama temizdi ve yemek de iyiydi.
Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o hala bir çocukken öldüler.
...minik erkek dişiyi kazanıyor. Gürültülü bir dünyada bazen sessiz kalmak iş görüyor.