Examples of using "Joskus" in a sentence and their turkish translations:
Bazen kıskanırım.
Bazen haklıyım bazen yanılıyorum.
Bazen TV izlerim.
Bazen parayı tüketirim.
Bir ara bizi görmeye gel.
Donmuş olduğu için
Rüyalar bazen gerçek olur.
Bir ara beni ara.
Her şeyin bir sonu vardır.
- Bazen kendimden nefret ediyorum.
- Bazen kendimden nefret ederim.
Bazen ellerim titrer.
Bazen bir konserve açacağı olarak makas kullanırım.
Evet, bazen.
Ben bazen onu anlamıyorum.
- Bir gün Fransa'ya gitmek istiyorum.
- Bazen Fransa'ya gitmek istiyorum.
Buna bazen utanç yürüyüşü denilir.
Bazen çeviriler belirsizlik yaratır.
Bazen Toyama Körfezi'nde bir serap ortaya çıkar.
Bir zamanlar bir astrofizikçi olmak istedim.
Zorbalık bazen yararlıdır.
Bir gün Amerika'ya gitmek istiyorum.
- Bir gün o yeri ziyaret etmek isterim.
- O yeri bir gün ziyaret etmek istiyorum.
Bazen vahşi doğada işler beklenmedik şekilde sonuçlanabilir.
Bazen Sumatra gergedanına bizim kuşağımızın dinozoru diyorum.
Burada eski bir tapınak vardı.
Bazen hâlâ onu özlüyorum.
Bazen yanlış şeyi yapmak doğru şeydir.
Yaşam bazen zor olabilir.
Bir gün bunu denemelisin.
Bazen taktiksel bir geri çekilme, korkaklık olarak yorumlanır.
Erkek kardeşim bazen bana ev ödevimde yardım eder.
Bazen sessiz kalmak daha iyidir.
Tom bazen işe gelmez.
Bazen çok yalnız hissediyorum.
Bir gün oraya gitmeliyim.
Şiddete başvurmak bazen kabul edilebilir.
Bazen akşam yemeğine arkadaşları davet ederiz.
ve evet, bazen de üzüntü ve hayal kırıklığı.
dar görüşlü bir yaklaşımla yorumlanmamalı. Bazen kötü olan iyidir.
İyi görünümlü bir at bazen yıkılabilir.
Babam bazen beni ofisine götürüyordu.
Bazen benimle gelmelisin.
Yaşam bazen zor ve acı doludur.
Bazen çabuk karar almak önemlidir.
Bazen başım dönüyor.
Bazen duyguları göstermemek elimde değil.
Neden bir ara benim evime gelmiyorsun?
Bazen o bu kadar basit değil.
Bazen küçük hatalar, büyük kazalara neden olabilir.
O bazen kitapları kütüphaneye geri götürmeyi unutur.
Bazen acayip bir adam olabiliyor.
Bir dahaki sefere sana yardım edebileceğimi sanıyorum.
Deniz bazen çok özel bir gösteri sahneye koyar. Işıltılı gelgitler.
Tom'un önceden Boston'da yaşadığı doğru mu?
Bazen gerçek ve hayali ayırt etmek zordur.
Bunu yapmak bazen birden fazla kişi gerektirir.
Tom bazen televizyon izliyor.
Geçen gün sana ödünç verdiğim kitabı okumayı bitirdin mi?
Tom genellikle iskeleden balık tutar ama bazen kıyıdan balık tutar.
Tom'un bir gün vejetaryen olacağını hiç düşünmedim.
Dokunaçlar genellikle çiftler halinde, bazen hem duyusal hem de manipülatif fonksiyonlarla oluşur.
O kadar şiddetli yağmur yağdı ki onu başka bir zaman ziyaret etmeye karar verdik.
Olur böyle şeyler.
Bazen anlaşmak için aynı dili konuşmak gerekmez.
Bir gün Avustralya'yı ziyaret etmek istiyorum.
Tom bazen beni görmeye gelir.
Tom herkese Mary'nin bir gün birisi için iyi bir eş olacağını düşündüğünü söyledi.
...minik erkek dişiyi kazanıyor. Gürültülü bir dünyada bazen sessiz kalmak iş görüyor.
Bu sert oyunlarda oyuncular sıklıkla ciddi olarak yaralanır ve hatta bazen ölürdü.
Ben o kadar akıllıyım ki bazen söylediğim tek bir kelimeyi anlamıyorum.
Bir şeyin doğru yapılmasını istiyorsan, bazen onu kendin yapmalısın.
Bir gün Boston'a geri dönmek isterim.
kaçmak isterler ama bazen gitmeden biraz zarar vermek isterler. Saldırılarda bunu görüyoruz.
Bir gün seninle tenis oynamak istiyorum.
İş için bazen Tokyo'ya gider.
Bazen çok sayıda sorun ve stres, işi bırakmanıza yol açabilir. Çabucak onunla nasıl başa çıkacağınızı öğrenmeniz gerekir.