Translation of "Aged" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Aged" in a sentence and their turkish translations:

Royal aged 16.

Régiment Royal'e kaydoldu.

Care aged him quickly.

Bakım onu çabuk yaşlandırdı.

Worries aged him rapidly.

Endişeler onu hızla yaşlandırdı.

She is aged seventeen.

O, on yedi yaşındadır.

The speaker is middle-aged.

Spiker orta yaşlıdır.

You haven't aged a day.

Sen bir günde yaşlanmadın.

Tom hasn't aged one bit.

Tom biraz yaşlanmadı.

She was a middle-aged woman.

O, orta yaşlı bir kadındı.

Tom is a middle-aged man.

Tom orta yaşlı bir adamdır.

My father aged remarkably during his convalescence.

Babam nekahat döneminde son derece yaşlandı.

We should be kind to the aged.

Yaşlılara karşı nazik olmalıyız.

The couple has three school-aged children.

Çiftin okul çağında üç çocuğu var.

Layla and Sami have both aged up.

Leyla ve Sami'nin ikisi de yaşlıdırlar.

The middle aged man was charged with assault.

Orta yaşlı adam tecavüz ile suçlandı.

- My parents are old.
- My parents are aged.

Annem ve babam yaşlıdırlar.

Layla and Sami aged up and wrinkled up.

Leyla ve Sami yaşlı ve kırışmıştılar.

He died two years later of tuberculosis, aged 53.

He died two years later of tuberculosis, aged 53.

With her middle-aged daughter in the passenger seat,

yanında orta yaşlı kızı var

Fadil died in prison, aged 76, of natural causes.

Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü.

I learned to swim aged four and a half.

Dört buçuk yaşında yüzmeyi öğrendim.

And the ability became better and better as people aged.

ve bu yetenek yaşlandıkça iyileşmekteydi.

The middle-aged women kept talking loudly all the way.

Orta yaşlı kadınlar yol boyunca yüksek sesle konuşmaya devam ettiler.

The organization is concerned with the welfare of the aged.

Organizasyon yaşlıların refahı ile ilgilidir.

- She is aged seventeen.
- She's seventeen.
- She's seventeen years old.

- O, on yedi yaşındadır.
- O on yedi yaşında.

Tom saw an attractive middle-aged lady in the park.

Tom parkta çekici orta yaşlı bir bayan gördü.

- She is fair, fat and forty.
- She's a middle-aged fat woman.

O, orta yaşlı şişman bir kadındır.

Joining the Topographical Engineers aged just  13, and was commissioned lieutenant at 17.

giderek sadece 13 yaşında Topoğrafya Mühendisleri'ne katıldı ve 17 yaşında teğmen olarak atandı.

And Davout, aged 34, became the youngest of its  new Marshals. His inclusion was a surprise to  

ve 34 yaşındaki Davout, yeni Mareşallerinin en küçüğü oldu. Dahil olması birçokları için bir sürprizdi

Soult died aged 82, in the same town where he was born – known today as Saint-Amans-Soult.

Soult, doğduğu kasabada 82 yaşında öldü - bugün bilinen olarak Saint-Amans-Soult

If it's not from Scotland and it hasn't been aged at least twelve years, then it isn't whisky.

- İskoçyalı ve en az on iki yıllık değilse, o zaman viski değildir.
- Eğer İskoçya'dan gelmiyorsa ve en az on iki yıl eskitilmediyse o zaman o, viski değildir.

- As is quite common for teenagers aged from 13 to 19, she's conceited.
- As is quite common for teenagers aged from 13 to 19, she's vain.
- As is quite common for teenagers aged from 13 to 19, she's full of herself.
- As is often the case with 13 to 19 year olds, she's conceited.
- As is often the case with teenagers, she's conceited.

Gençlerde sık sık olduğu gibi, o kendini beğenmiş.

A middle-aged woman with a knapsack on her back seemed to be looking for a place to sit down.

Sırtında bir sırt çantası olan orta yaşlı bir kadın oturacak bir yer arıyor gibi görünüyordu.

- He died aged 54 years.
- He died when he was 54 years old.
- She died when she was 54 years old.
- He died at age 54.

O, 54 yaşında öldü.