Translation of "Until" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Until" in a sentence and their turkish translations:

Until 2011.

2011'e kadar böyleydi.

Until now.

Şu ana dek. MEHTAPLI DÜZLÜKLER

until night.

...gece oluncaya kadar.

Until tomorrow.

Yarına kadar.

Until Thursday!

Perşembe günü görüşürüz!

- "Until later, comrade!"

- "Sonra görüşürüz yoldaş!"

until it didn't,

ta ki işe yaramayana kadar,

until that day.

o güne kadar.

until they're impregnable.

geiiştirmeyi öğreniyorlar.

Until next time.

Bir dahaki sefer görüşürüz.

Wait until tomorrow.

Yarına kadar bekle.

Wait until dark.

Karanlığa kadar bekle.

Wait until tonight.

Bu geceye kadar bekle.

- I'll stay until tomorrow.
- I will stay until tomorrow.

Yarına kadar kalacağım.

- They danced until around midnight.
- They danced until about midnight.

Yaklaşık gece yarısına kadar dans ettiler.

until I answered it.

tekrar sorabilir.

That's why until 1950,

O nedenle 1950'ye kadar

Until the year 2003.

durgunlukla lanetlenmesinin sebebi

Wait until tomorrow morning.

- Yarın sabaha kadar bekleyin.
- Yarın sabaha kadar bekle.

Stay home until six.

Altıya kadar evde kal.

Not until tomorrow afternoon.

Yarın öğleden sonraya kadar değil.

In power until 2029.

Ve 2029'a kadar yönetimde kalabilir.

I'll stay until evening.

Akşama kadar kalacağım.

I stay until midday.

Öğleye kadar kalırım.

We talked until two.

Biz ikiye kadar konuştuk.

You have until midnight.

Gece yarısına kadar vaktin var.

Just wait until tomorrow.

Sadece yarına kadar bekleyin.

Why wait until Monday?

Neden pazartesiye kadar beklemiyorsun?

I'll wait until October.

- Ekim ayına kadar geri döneceğim.
- Ekime kadar bekleyeceğim.

We danced until midnight.

Gece yarısına kadar dans ettik.

You have until Monday.

Pazartesiye kadar zamanın var.

He works until midnight.

O gece yarısına kadar çalışır.

Wait until further notice.

Sonraki duyuruya kadar bekle.

Fight until the end!

Sonuna kadar savaşalım!

Tom slept until noon.

Tom öğlene kadar uyudu.

I slept until noon.

Öğlene kadar uyudum.

Sami worked until midnight.

Sami gece yarısına kadar çalıştı.

I'll wait until tomorrow.

Yarına kadar bekleyeceğim.

Tom worked until midnight.

Tom gece yarısına kadar çalıştı.

- Wait here until I come back.
- Wait here until I'm back.

Ben geri dönünceye kadar burada bekle.

- I'm not leaving until tomorrow.
- I won't be leaving until tomorrow.

Yarına kadar ayrılmayacağım.

- I will stay until the end.
- I'll stay until the end.

Sonuna kadar kalacağım.

- It isn't over until it's over.
- It's not over until it's over.

O bitinceye kadar o bitmedi.

- I'll give you time until tomorrow.
- I'm giving you time until tomorrow.

Size yarına kadar müddet veriyorum.

- I wait here until she comes.
- I'll wait here until she comes.

O gelene kadar burada bekliyorum.

- The meeting went on until noon.
- The meeting went on until midday.

Toplantı öğleye kadar devam etti.

- We're planning to stay until tomorrow.
- We're planning on staying until tomorrow.

Yarına kadar kalmayı düşünüyoruz.

- I won't get home until Monday.
- I won't go home until Monday.

Pazartesi gününe kadar eve gitmeyeceğim.

- WW1 lasted from 1914 until 1918.
- World War I lasted from 1914 until 1918.
- WWI lasted from 1914 until 1918.

Birinci Dünya Savaşı, 1914'ten 1918'e kadar sürdü.

Until we reach this point,

Bu noktaya gelene kadar,

Until one day he wasn't,

ta ki bir gün farklı davranana dek

That is, until I could.

Ta ki anlayana kadar.

Until Russian tanks enter Berlin

Rus tankları Berlin'e girinceye kadar

That would last until 1814.

, 1814'e kadar sürecek

until his army was ready.

düşmanın nerede olduğunu düşünmesini istedi.

Applications are accepted until tomorrow.

Başvurular yarına kadar kabul edilir.

Wait until your turn comes.

Sıran gelinceye kadar bekle.

The meeting lasted until 5.

Toplantı beşe kadar sürdü.

Let's wait until six o'clock.

Saat altıya kadar bekleyelim.

I'll stay here until ten.

Saat ona kadar burada kalacağım.

Wait until I get back.

Ben dönene kadar bekleyin.

He'll be here until noon.

O, öğleye kadar burada olacak.

I'll wait until six o'clock.

Saat altıya kadar bekleyeceğim.

Please wait until your turn.

Lütfen sıran gelene kadar bekle.

Wait until I sit down.

Ben oturuncaya kadar bekle.

Wait until I'm done eating.

Yemek yemeyi bitirinceye kadar bekleyin.

They fought until the end.

Onlar sonuna kadar savaştılar.

He fought until the end.

O, sonuna kadar mücadele etti.

I'll be busy until four.

Saat dörde kadar meşgul olacağım.

I can't wait until tomorrow.

Yarına kadar bekleyemem.

He'll be busy until four.

Dörde kadar meşgul olacak.

Tom waited until 2:30.

Tom 2.30'a kadar bekledi.

We'll wait until 2:30.

2.30'a kadar bekleyeceğiz.

We'll stay here until Monday.

Pazartesiye kadar burada kalacağız.

We'll wait until it's dark.

Hava kararıncaya kadar bekleyeceğiz.

This can't wait until morning.

Bu, sabaha kadar bekleyemez.

Tom waited until Mary came.

Tom Mary gelinceye kadar bekledi.

That can wait until later.

O daha sonraya kadar bekleyebilir.

He laughed until he cried.

O ağlayıncaya kadar güldü.

We'd better wait until tomorrow.

Yarına kadar beklesek iyi olur.

She remained unmarried until death.

O ölene kadar bekar kaldı.

I'll stay here until tomorrow.

Yarına kadar burada kalacağım.

I'll wait until four o'clock.

Saat dörde kadar bekleyeceğim.

Wait until I finish eating.

Yemeğimi bitirene dek bekle!

They stayed up until dawn.

Onlar şafağa kadar yatmadı.

I work until very late.

Geç saatlere kadar çalışıyorum.

Wait until the crowd scatters.

Kalabalık dağılıncaya kadar bekle.

He waited until she came.

O, o gelene kadar bekledi.

Why not wait until tomorrow?

Neden yarına kadar beklemiyorsun?

It can't wait until tomorrow.

Bu yarına kadar bekleyemez.

I stayed awake until morning.

Sabaha kadar uyanık kaldım.

This can't wait until tomorrow.

Bu yarına kadar bekleyemez.

Tom won't return until evening.

Tom akşama kadar dönmeyecek.