Translation of "Dark" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Dark" in a sentence and their turkish translations:

- It's gotten dark.
- It's become dark.

Hava karardı.

- It's almost dark.
- It's nearly dark.

Neredeyse karanlık.

- It is already dark.
- It's already dark.
- It's now dark outside.

Artık dışarısı karanlık.

It's dark.

Hava karanlık.

- It is dark outside.
- It's dark outside.

Dışarda hava karanlık.

- It is already dark.
- It's already dark.

Hava zaten karanlık.

- It's very dark.
- It is very dark.

Çok karanlık.

- It's getting dark.
- It is getting dark.

Hava kararıyor.

He has dark hair and dark eyes.

Onun koyu renk saçları ve koyu renk gözleri vardır.

He has dark eyes and dark hair.

Onun koyu renk gözleri ve koyu renk saçları var.

- It's all dark outside.
- It's totally dark outside.

Dışarısı tamamen karanlık.

- It's still dark outside.
- It's still dark out.

Dışarısı hâlâ karanlık.

Mary has long dark hair and dark eyes.

Mary'nin uzun koyu renk saçları ve koyu renk gözleri var.

- It'll be dark soon.
- It'll soon be dark.
- It's going to get dark soon.
- It's going to be dark soon.

Yakında karanlık olacak.

Like dark smoke.

tıpkı siyah bir duman gibi.

It's too dark.

Çok karanlık.

It's gotten dark.

Hava karardı.

Caves are dark.

Mağaralar karanlık.

It's getting dark.

Hava kararıyor.

It was dark.

Karanlıktı.

It's completely dark.

Tamamen karanlık.

It's dark inside.

İçerisi karanlık.

It's dark now.

Şimdi karanlık.

It's pretty dark.

Oldukça karanlık.

It's so dark.

Çok karanlık.

It's still dark.

Hâlâ karanlık.

Wait until dark.

Karanlığa kadar bekle.

It's very dark.

Çok karanlık.

It's dark out.

Dışarısı karanlık.

This room's dark.

Bu oda karanlık.

It's nearly dark.

Neredeyse karanlık.

- It is getting dark outside.
- It's getting dark outside.

Dışarda hava kararıyor.

- It will soon be dark.
- It'll soon be dark.

Yakında karanlık olacak.

- It's getting dark little by little outside.
- It's gradually getting dark outside.
- It's slowly getting dark outside.
- It's gradually becoming dark outside.

Dışarıda hava yavaş yavaş kararıyor.

- It was dark in the room.
- The room was dark.

Oda karanlıktı.

- The forest was dark.
- It was dark in the forest.

Orman karanlıktı.

- It's not quite dark yet.
- It isn't quite dark yet.

Hava henüz çok karanlık değil.

- I'm afraid of the dark.
- I have a fear of the dark.
- I'm scared of the dark.

- Ben karanlıktan korkuyorum.
- Karanlıktan korkarım.
- Karanlıktan korkuyorum.

Definitely getting dark now.

Hava gittikçe kararıyor.

It's getting dark now.

Hava kararıyor.

Now it's so dark...

Şu an o kadar karanlık ki...

Glowing in the dark.

Karanlıkta ışıyorlar.

It's dark in here.

Burası karanlık.

Come home before dark.

Karanlık olmadan eve gel.

It was so dark.

Çok karanlıktı.

It was getting dark.

Hava kararıyordu.

Tom has dark skin.

Tom koyu tenli.

It is pitch dark.

Hava zifiri karanlık.

He's dark and handsome.

O esmer ve yakışıklı.

The night is dark.

Gece karanlık.

The room was dark.

Oda karanlıktı.

It was pretty dark.

Oldukça karanlıktı.

It was really dark.

Gerçekten karanlıktı.

The office is dark.

Ofis karanlık.

Tom's office is dark.

Tom'un ofisi karanlık.

It was very dark.

Çok karanlıktı.

It was dark green.

O koyu yeşildi.

It was dark blue.

- Koyu siyahtı.
- Lacivertti.

The room is dark.

Oda karanlık.

I like dark chocolate.

Ben siyah çikolatayı seviyorum.

His eyes were dark.

Onun gözleri koyuydu.

The sky was dark.

Gökyüzü karanlıktı.

This street is dark.

- Bu sokak karanlıktır.
- Bu sokak karanlık.

My bedroom is dark.

Yatak odam karanlık.

It was still dark.

- Hava hâlâ karanlıktı.
- Hâlâ karanlıktı.

It'll be dark soon.

Yakında karanlık olacak.

Why is it dark?

Neden karanlık?

It's still dark outside.

Dışarısı hâlâ karanlık.

It's always dark there.

Orası her zaman karanlık.

Why's everything so dark?

Neden her şey bu kadar karanlık?

The sky turned dark.

Gökyüzü karardı.

The street was dark.

- Sokak karanlıktı.
- Cadde karanlıktı.

She is dark-skinned.

O koyu tenlidir.

Her eyes are dark.

- Onun gözleri karadır.
- Onun gözleri kara.

It's already dark outside.

- Dışarıda hava çoktan karardı.
- Dışarıda hava karardı bile.

Be home before dark.

Hava kararmadan evde olun.

Both wore dark clothing.

Her ikisi de koyu renk kıyafetler giymişti.

Tom is dark-skinned.

- Tom koyu tenli.
- Tom esmer.

I have dark hair.

Koyu renk saçlarım var.

Dark matter is invisible.

Karanlık madde görünmezdir.

Sami's dark past resurfaced.

Sami'nin karanlık geçmişi yeniden ortaya çıktı.

Layla had dark hair.

Leyla'nın koyu renk saçları vardı.

It's already getting dark.

- Hava zaten kararıyor.
- Zaten karanlık oluyor.

Sami's house was dark.

Sami'nin evi karanlıktı.

What is dark energy?

Karanlık enerji nedir?

What is dark matter?

Karanlık madde nedir?

- It is dark in that room.
- It's dark in this room.

Bu oda hava karanlık.

- I passed over the dark street.
- I crossed the dark street.

Ben, karanlık bir sokaktan geçtim.

- Tom rarely goes out after dark.
- Tom seldom goes out after dark.

Tom hava karardıktan sonra nadiren dışarıya çıkar.

- Sometimes I'm scared of the dark.
- I'm sometimes scared of the dark.

Bazen karanlıktan korkuyorum.

- She is terrified of the dark.
- He is terrified of the dark.

Karanlıktan çok korkar.

- It's all dark outside.
- It's totally dark outside.
- It's pitch black outside.

Dışarısı zifiri karanlık.

- Tom is afraid of the dark.
- Tom is scared of the dark.

Tom karanlıktan korkar.

- It's not a big dark secret.
- It isn't a big dark secret.

Bu büyük bir karanlık sır değil.

"for a dark skinned girl."

"koyu tenli bir kız için."