Translation of "Unfinished" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Unfinished" in a sentence and their turkish translations:

"An unfinished sentence" is a sentence unfinished.

"Bitmemiş bir cümle" bitmemiş bir cümledir.

We have unfinished business.

Bitmemiş bir işimiz var.

I hate unfinished business.

- Yarım kalmış işten nefret ederim.
- Bitirilmemiş işten nefret ederim.

We've got some unfinished business.

Biraz bitmemiş işimiz var.

We have unfinished business there.

Orada bitirilmemiş işimiz var.

Don't leave your work unfinished.

İşini bitmemiş bırakma.

We still have unfinished business.

Bizim hâlâ bitmemiş işimiz var.

We have some unfinished business.

Biraz bitirilmemiş işimiz var.

We had some unfinished business.

Biraz bitmemiş işimiz vardı.

Layla still had unfinished business.

Leyla'nın hala bitmemiş işi vardı.

Tom still has unfinished business.

Tom'un hâlâ bitirilmemiş bir işi var.

You and I have unfinished business.

Sen ve ben işi bitirmedik.

We still have some unfinished business.

Hâlâ biraz bitirilmemiş işimiz var.

Tom still has some unfinished business.

Tom'un hâlâ bitmemiş bir işi var.

She doesn't like to leave anything unfinished.

Bir şeyi bitirilmemiş bırakmayı sevmez.

Tom doesn't like to leave anything unfinished.

- Tom bir şeyi yarım kalmış bırakmayı sevmiyor.
- Tom bir şeyi bitmemiş bırakmayı sevmiyor.

I think we have some unfinished business.

Sanırım biraz tamamlanmamış işimiz var.

Tom and I have some unfinished business.

Tom ve benim biraz bitmemiş işimiz var.

We have some unfinished business to attend to.

Devam edecek biraz bitirilmemiş işimiz var.

I have some unfinished business to attend to.

Devam edecek bitirilmemiş bir işim var.

We had some unfinished business to attend to.

İlgilenecek biraz bitirilmemiş işimiz vardı.

Tom had some unfinished business to attend to.

Tom'un ilgilenmesi gereken bitmemiş bir işi vardı.

I have some unfinished business to take care of.

İlgilenmem gereken biraz bitirilmemiş işim var.

Mary shot Tom after secretly reading his unfinished novel.

Mary onun bitmemiş romanını gizlice okuduktan sonra Tom'u vurdu.

Leaving something unfinished is the worst thing you can do.

Bir işi yarım bırakmak yapılabilecek en kötü iştir.