Translation of "Trap" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Trap" in a sentence and their turkish translations:

- It's a trap!
- It's a trap.

O bir tuzak.

A trap.

Bir tuzak.

The trap.

tuzaktan kaçtı .

It's a trap!

Bu bir tuzak!

Shut your trap!

Kapa çeneni!

- This is not a trap.
- This isn't a trap.

- Bu bir tuzak değil.
- Bu bir tuzak değildir.

- It might be a trap.
- It could be a trap.
- It may be a trap.

O bir tuzak olabilir.

- It might be a trap.
- It may be a trap.
- This may be a trap.

Bu bir tuzak olabilir.

- This sounds like a trap.
- This looks like a trap.

Bu bir tuzak gibi geliyor.

- It might be a trap.
- It may be a trap.

Bir tuzak olabilir.

The trap was set.

Tuzak kurulmuştu.

It's a perfect trap.

Bu kusursuz bir tuzak.

Tom set a trap.

Tom bir tuzak kurdu.

Maybe it's a trap.

Belki o bir tuzak.

It's a tourist trap.

Bu bir turist tuzağı.

I set a trap.

Bir tuzak kurdum.

This is a trap.

Bu bir tuzak.

Is it a trap?

O bir tuzak mı?

We set a trap.

Bir tuzak kurduk.

Sensitive paws become a trap...

Hassas pençeleri tuzağa dönüşür.

Actually, here is a trap.

Aslında burada bize tuzak kuruluyor işte

We should set a trap.

Bir tuzak kurmalıyız.

It could be a trap.

O bir tuzak olabilirdi.

It's a trap, isn't it?

O bir tuzak, değil mi?

You've walked into a trap.

Kendi ayağınla tuzağa düştün.

Don't fall into her trap.

Onun tuzağına düşmeyin.

It smells like a trap.

Bu bir tuzak gibi kokuyor.

There's a trap against Joe.

Joe'ya karşı bir tuzak var.

Watch out! It's a trap!

Dikkat et! Bu bir tuzak!

This could be a trap.

Bu, bir tuzak olabilir.

Tom was lured into a trap.

Tom bir tuzağa çekildi.

We tried to trap the fox.

Tilkiyi tuzağa düşürmeye çalıştık.

Tom has fallen for Mary's trap.

Tom, Mary'nin tuzağına düştü.

Tom led us into a trap.

Tom bizi tuzağa götürdü.

Tom lured us into a trap.

Tom bizi bir tuzağa çekti.

He baited the trap for rabbits.

Tavşanlar için tuzağa yem koydu.

Crap! I fell for his trap!

Pislik! Onun tuzağına düştüm!

Come back here. It's a trap.

Geri gel buraya. Tuzak.

This better not be a trap.

Bu bir tuzak olmasa iyi olur.

Do you think it's a trap?

Onun bir tuzak olduğunu düşünüyor musun?

Tom walked right into Mary's trap.

Tom doğruca Mary'nin tuzağına yürüdü.

It's a classic Nigerian booby-trap.

Bu klasik bir Nijeryalı bubi tuzağı.

Tom fell into the same trap.

Tom aynı tuzağa düştü.

Layla unknowingly wandered into a trap.

Leyla bilmeden bir tuzağa düştü.

- Tom suspected it might be a trap.
- Tom suspected that it might be a trap.

Tom bunun bir tuzak olabileceğindan şüphelendi.

- Tom thought it might be a trap.
- Tom thought that it might be a trap.

Tom bunun bir tuzak olabileceğini düşündü.

- How do we know it isn't a trap?
- How do we know it's not a trap?

Bunun bir tuzak olmadığını nasıl anlarız?

They caught the fox with a trap.

Onlar tilkiyi bir tuzakla yakaladılar.

Using a trap, they caught the fox.

Bir tuzak kullanarak, tilkiyi yakaladılar.

The police set up a radar trap.

Polis bir radar tuzağı kurdu.

Be careful. It might be a trap.

Dikkatli ol. Bu bir tuzak olabilir.

It turned out to be a trap.

Bunun bir tuzak olduğu ortaya çıktı.

I set a trap for the prowler.

Ben haydut için bir tuzak kurdum.

Is it a trap of some kind?

Bu bir tür tuzak mı?

I know how to set a trap.

Nasıl kapan kuracağımı biliyorum.

I'm not putting you in a trap.

Seni bir tuzağa koymuyorum.

I was worried it was a trap.

Bunun bir tuzak olduğundan endişeliydim.

Tom built a trap to catch rabbits.

Tom tavşan yakalamak için bir tuzak hazırladı.

I call this trap the mental harmony puzzle,

Bu tuzağa zihinsel uyum yapbozu diyorum

Cheese often lures a mouse into a trap.

- Peynir çoğu kez bir fareyi bir tuzağa cezbeder.
- Peynir genellikle bir fareyi tuzağa çeker.

He set a trap to catch the animal.

Hayvanı yakalamak için bir tuzak kurdu.

I'm going to try to trap that rabbit.

O tavşana tuzak kurmayı deneyeceğim.

How do we know it isn't a trap?

Bunun bir tuzak olmadığını nereden bileceğiz?

How do we know this isn't a trap?

Bunun bir tuzak olmadığını nasıl biliyoruz?

Aren't you worried it might be a trap?

Bunun bir tuzak olabileceğinden endişeli değil misin?

We set a trap to catch a fox.

Biz bir tilki yakalamak için bir tuzak kurduk.

How do you know it's not a trap?

- Tuzak olmadığını nasıl bilirsin?
- Tuzak olmadığını nasıl biliyorsun?

Will you shut your trap for a minute?

- Bir dakika susar mısın?
- Bir dakika çeneni kapar mısın?

It looks like we fell into a trap.

Bir tuzağa düştük gibi görünüyor.

Sami may have fallen prey to Layla's trap.

Sami, Leyla'nın tuzağına düşmüş olabilir.

- This is the first time I've set a trap.
- This is the first time that I've set a trap.

Bu bir tuzağı ilk kez kuruşum.

Let's not fall into the trap of the media

Medyanın tuzağına düşmeyelim

Closed the trap on General Mack’s forces at Ulm.

General Mack'in Ulm'deki güçleri üzerindeki tuzağı kapatan parlak bir eylem kazandığında doğrulandı

French forces would then swing south to trap Bagration.

Fransız kuvvetleri daha sonra tuzağa düşmek için güneye Bagration.

Have you ever set a trap for a bear?

Sen hiç ayı tuzağı kurdun mu?

How do we know it isn't just a trap?

Bunun sadece bir tuzak olmadığını nasıl anlarız?

A baby rabbit had been caught in a trap.

Bir yavru tavşan tuzağa yakalanmıştı.

- It was a trap.
- It was a set-up.

- Tuzaktı.
- Bu bir tuzakmış.

Tom drove his golf cart into a sand trap.

Tom golf arabasını bir kum kapanına sürdü.

He met his end in a rusty bear trap.

Son nefesini paslanmış bir ayı kapanında verdi.

It's impossible to release his foot from the trap.

Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.

And that is a trap of the mental harmony puzzle.

ve bunun zihinsel uyum yapbozunun bir tuzağı olduğunu bile fark etmezdik.

The old man freed the little fox from the trap.

Yaşlı adam küçük tilkiyi tuzaktan kurtardı.

I cannot set a trap here. It's forbidden to hunt.

Burada bir kapan kuramam. Avlanmak yasaktır.

- Where did you catch them?
- Where did you trap them?

Onları nerede yakaladın?

- Where did you nail them?
- Where did you trap them?

Onları nerede yakaladın?

It could be a trap. Don't let your guard down.

Bu bir tuzak olabilir. Gardını aşağı indirme.

The enemy is caught like a mouse in a trap.

Düşman tuzaktaki bir fare gibi yakalandı.

It's impossible for the bird to escape from the trap.

Kuşun tuzaktan kaçması imkansız.

Snakes don’t get much more terrifying than this tiny death trap.

bu küçük ölüm tuzağından daha korkunç yılan az bulunur.

I was the only one who didn't fall into the trap.

Ben tuzağa düşmeyen tek kişiydim.

I found out that there is a trap our mind falls into.

Zihnimizin içine düştüğü bir tuzağın var olduğunu buldum.

That would lie in wait on the seabed to trap unsuspecting divers.

masum dalgıçlara tuzak kurmak için pusuya yatan insan yiyenler olarak tanımlardı.

If we want to help our young people escape the trap of perfectionism,

Eğer gençlerimize mükemmellik tuzağından kurtulmaları için yardım etmek istiyorsak

But once they were midstream Hannibal sprung his trap and unleashed his cavalry.

Ama nehrin ortasına geldiklerinde Hannibal tuzağını kurdu ve süvarilerini saldı.

The Emperor advanced rapidly, hoping to trap and destroy part of Blücher’s army.

İmparator tuzağa düşmeyi umarak hızla ilerledi ve Blücher ordusunun bir kısmını yok ettiler.

- It looks like we fell into a trap.
- We seem to be trapped.

Tuzağa düşürülmüş gibi görünüyoruz.