Examples of using "Ties" in a sentence and their turkish translations:
Kravatlar size uyar.
Bu kravatlar farklı.
O ipek kravatlar toplar.
Bu kravatlar benim değil.
Tom ipek kravat takıyor.
- Onunla bağlarımı kopardım.
- Onunla bağımı kestim.
- Onunla ilişiğimi kestim.
Bu kravatlar çok pahalı.
Bir ulusu birbirine ne bağlar?
Onun kravatları her zaman buruşuk.
- Sami'nin Leyla ile ilişkileri vardı.
- Sami'nin Leyla ile bağları vardı.
Kravat takmayı severim.
Bu kravatlar satılık.
Söyle, "manevi bağlar" nedir?
Onlara kavat takmalarını söyledim.
Tom'la hiçbir bağım yok.
Tom kravat takmaktan hoşlanmaz.
Kravat takmaktan hoşlanmam.
İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.
Bush'un el-Kaide ile bağları var mıydı?
Buradaki çoğu erkek her gün kravat takar.
İki ailenin çok yakın bağları var.
- Tom, Mary ile olan tüm bağlarını kopardı.
- Tom, Mary'yle tüm ilişkisini kesti.
Ortak bir kararla tüm bağlarını kopardılar.
kendisini kutlayan bir hükümete sahip.
Tom ipek kravatlar takıyor.
Amerika Birleşik Devletler'nin Meksika ile yakın bağları vardır.
Tom, ona hakaret eden herkesle bağları koparır.
Tom ve John her zaman çalışmak için kravat takarlar.
Cezayir ve Türkiye'nin çok iyi ekonomik ilişkileri var.
hâlâ Rusya ve Çin ile sıkı maddi bağlantılara sahip.
öğrencilerin zor kısımlarla uzun süre vakit geçirmesi gerekiyor.
Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.
Eski arkadaşlarımla tüm bağlarımı kopardım.
Kravat takardım ama artık takmıyorum.
Sami arkadaşlarıyla olan tüm bağları kırmak istedi.
Tom ve John genellikle işe giderken kravat takarlar mı?
Erkekler cenazeler için genellikle siyah takım elbise ve siyah kravat giyerler.
Hükümet, aile bağlarını koparmak için elinden gelen her şeyi yaptı.
Sarsılan diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları koparmadı.
siyasi açıdan şüpheli bu generallerle olan bağları Berthier'in kendisini mercek altına aldı.
Benim anavatanımla bağlarımı yenilemek arzusu hissediyorum.
Tüm zenginliğinden, pozisyonundan ve dünyevi bağlarından vazgeçmedikçe asla cennete girmeyeceksin.