Translation of "Ties" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Ties" in a sentence and their turkish translations:

Ties suit you.

Kravatlar size uyar.

These ties are different.

Bu kravatlar farklı.

He collects silk ties.

O ipek kravatlar toplar.

These ties aren't mine.

Bu kravatlar benim değil.

Tom wears silk ties.

Tom ipek kravat takıyor.

I cut ties with him.

- Onunla bağlarımı kopardım.
- Onunla bağımı kestim.
- Onunla ilişiğimi kestim.

These ties are very expensive.

Bu kravatlar çok pahalı.

What ties a people together?

Bir ulusu birbirine ne bağlar?

His ties were always wrinkled.

Onun kravatları her zaman buruşuk.

Sami had ties to Layla.

- Sami'nin Leyla ile ilişkileri vardı.
- Sami'nin Leyla ile bağları vardı.

I like to wear ties.

Kravat takmayı severim.

These ties are for sale.

Bu kravatlar satılık.

Tell us, what are "spiritual ties"?

Söyle, "manevi bağlar" nedir?

I told them to wear ties.

Onlara kavat takmalarını söyledim.

I have no ties to Tom.

Tom'la hiçbir bağım yok.

Tom doesn't like to wear ties.

Tom kravat takmaktan hoşlanmaz.

I don't like to wear ties.

Kravat takmaktan hoşlanmam.

The two nations have strong trade ties.

İki ulusun güçlü ticaret bağlantısı var.

Did Bush have ties to al-Qaida?

Bush'un el-Kaide ile bağları var mıydı?

Most men here wear ties every day.

Buradaki çoğu erkek her gün kravat takar.

The two families have very close ties.

İki ailenin çok yakın bağları var.

Tom cut off all ties with Mary.

- Tom, Mary ile olan tüm bağlarını kopardı.
- Tom, Mary'yle tüm ilişkisini kesti.

They both agreed to sever all ties.

Ortak bir kararla tüm bağlarını kopardılar.

Stable and having no ties with terrorist groups.

kendisini kutlayan bir hükümete sahip.

- Tom wears silk neckties.
- Tom wears silk ties.

Tom ipek kravatlar takıyor.

The United States has close ties to Mexico.

Amerika Birleşik Devletler'nin Meksika ile yakın bağları vardır.

Tom severs ties with anyone that insults him.

Tom, ona hakaret eden herkesle bağları koparır.

Tom and John always wear ties to work.

Tom ve John her zaman çalışmak için kravat takarlar.

Algeria and Turkey have very good economic ties.

Cezayir ve Türkiye'nin çok iyi ekonomik ilişkileri var.

Still have close financial ties to Russia and China.

hâlâ Rusya ve Çin ile sıkı maddi bağlantılara sahip.

To appreciate the beauty when it all ties together.

öğrencilerin zor kısımlarla uzun süre vakit geçirmesi gerekiyor.

The bureaucrats maintain solid ties with the gigantic corporations.

Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.

I've cut loose all ties with my old friends.

Eski arkadaşlarımla tüm bağlarımı kopardım.

I used to wear ties, but I don't anymore.

Kravat takardım ama artık takmıyorum.

Sami wanted to break all ties with his friends.

Sami arkadaşlarıyla olan tüm bağları kırmak istedi.

Do Tom and John usually wear ties to work?

Tom ve John genellikle işe giderken kravat takarlar mı?

Men usually wear black suits and black ties to funerals.

Erkekler cenazeler için genellikle siyah takım elbise ve siyah kravat giyerler.

The government did all it could to break family ties.

Hükümet, aile bağlarını koparmak için elinden gelen her şeyi yaptı.

Bumpy diplomatic relations haven't halted economic ties between the two nations.

Sarsılan diplomatik ilişkiler iki ülke arasındaki ekonomik bağları koparmadı.

ties to these politically-suspect generals  put Berthier himself under the spotlight.

siyasi açıdan şüpheli bu generallerle olan bağları Berthier'in kendisini mercek altına aldı.

I feel the desire to renew my ties with my native country.

Benim anavatanımla bağlarımı yenilemek arzusu hissediyorum.

You will never enter heaven unless you give up all your riches, position, and earthly ties.

Tüm zenginliğinden, pozisyonundan ve dünyevi bağlarından vazgeçmedikçe asla cennete girmeyeceksin.