Translation of "Thief" in Turkish

- He is a thief.
- He's a thief.
- She's a thief.
- She is a thief.

O bir hırsızdır.

Stop! Thief!

Dur! Hırsız!

Stop thief!

Dur hırsız!

- He is a thief.
- He's a thief.

O bir hırsızdır.

- You're a thief.
- You are a thief.

Sen bir hırsızsın.

Set a thief to catch a thief.

- Çivi çiviyi söker.
- Dinsizin hakkından imansız gelir.

- She's a thief.
- She is a thief.

O bir hırsızdır.

- We captured the thief.
- We caught the thief.

Biz hırsızı ele geçirdik.

- I'm not a thief.
- I am no thief.

Ben bir hırsız değilim.

It takes a thief to catch a thief.

- Çivi çiviyi söker.
- Dinsizin hakkından imansız gelir.

Get the thief!

Hırsızı yakala!

Stop that thief!

O hırsızı durdur!

The thief vanished.

Hırsız kayıplara karıştı.

Only a thief knows the ways of a thief.

Bir hırsızın yöntemini sadece bir hırsız bilir.

The thief ran away.

Hırsız kaçtı.

The thief ran fast.

- Hırsız hızlı koştu.
- Hırsız hızla kaçtı.

He is a thief.

O bir hırsızdır.

He chased the thief.

O hırsızı kovaladı.

Who was the thief?

Hırsız kimdi?

She arrested the thief.

O, hırsızı yakaladı.

We caught the thief.

Hırsızı yakaladık.

Tom isn't a thief.

Tom bir hırsız değil.

Tom caught the thief.

Tom hırsızı yakaladı.

The thief ran quickly.

Hırsız hızla koştu.

Tom is a thief.

Tom bir hırsız.

Tom chased the thief.

Tom hırsızı kovaladı.

He arrested the thief.

O, hırsızı yakaladı.

Tom caught a thief.

Tom bir hırsız yakaladı.

I caught the thief.

Hırsızı yakaladım.

Tom wasn't a thief.

Tom bir hırsız değildi.

- We know you're the thief.
- We know that you're the thief.

Biz senin hırsız olduğunu biliyoruz.

A thief knows a thief, and a wolf knows a wolf.

Hırsız hırsızı tanır, kurt kurdu.

- The thief was arrested red-handed.
- The thief was caught in the act.
- The thief was caught red handed.

Hırsız suçüstü yakalandı.

The thief admitted his guilt.

Hırsız, suçunu itiraf etti.

The policeman chased the thief.

Polis hırsızı kovaladı.

We ran after the thief.

Biz hırsızı kovaladık.

The thief will show up.

Hırsız ortaya çıkacak.

The thief broke the window.

Hırsız pencereyi kırdı.

The police caught the thief.

Polis hırsızı yakaladı.

A thief believes everybody steals.

Bir hırsız herkesin çaldığına inanır.

The policeman caught the thief.

Polis hırsızı yakaladı.

Tom may be a thief.

Tom bir hırsız olabilir.

He trussed up the thief.

O bir hırsızı bağladı.

The thief smashed the window.

Hırsız camı kırdı.

The policeman arrested the thief.

Polis hırsızı tutukladı.

The police arrested the thief.

Polis hırsızı tutukladı.

The thief stole my car.

Hırsız arabamı çaldı.

Tom denied being a thief.

Tom bir hırsız olduğunu reddetti.

The thief admitted his crime.

Hırsız, suçunu kabul etti.

Vito is a bicycle thief.

Vito bir bisiklet hırsızıdır.

He's a thief, isn't he?

O bir hırsız, değil mi?

- The thief was caught in the act.
- The thief was caught red handed.

Hırsız suçüstü yakalandı.

- Tom denied that he was the thief.
- Tom denied he was the thief.

Tom hırsız olduğunu inkar etti.

- Tom admitted that he was a thief.
- Tom admitted he was a thief.

- Tom bir hırsız olduğunu kabul etti.
- Tom bir hırsız olduğunu itiraf etti.

- I know that Tom is a thief.
- I know Tom is a thief.

Tom'un hırsız olduğunu biliyorum.

- They bound the thief to a tree.
- They tied the thief to the tree.

Hırsızı bir ağaca bağladılar.

Procrastination is the thief of time.

Erteleme zaman hırsızıdır.

The thief reluctantly admitted his guilt.

Hırsız istemeyerek suçunu itiraf etti.

The policeman was after the thief.

Polis hırsızın peşindeydi.

The policeman didn't believe the thief.

Polis hırsıza inanmadı.

The thief slipped into the house.

Hırsız eve daldı.

He befriended a thief called Tom.

O, Tom denilen bir hırsıza yardım etti.

Yesterday, a thief entered the house.

Dün, eve bir hırsız girdi.

You're just a thief like me.

Sen sadece benim gibi bir hırsızsın.

I know who the thief is.

Hırsızın kim olduğunu biliyorum.

Tom is an international jewel thief.

Tom uluslararası bir mücevher hırsızıdır.

What else did the thief take?

Hırsız başka ne aldı?

Do you think I'm a thief?

Bir hırsız olduğumu düşünüyor musun?

The thief escaped with my bike.

Hırsız, benim bisikletimle kaçtı.

Are you calling me a thief?

Bana hırsız mı diyorsun?

Don't let the thief run away!

Hırsızın kaçmasına izin vermeyin!

We haven't caught the thief yet.

Henüz hırsızı yakalamadık.

I'm glad they caught the thief.

Onların hırsızı yakaladıklarına sevindim.

What does the thief look like?

Hırsız neye benziyor?

Comparison is the thief of joy.

Kıyas neşenin hırsızıdır.

Can you quickly describe the thief?

- Hırsızı hemen tarif edebilir misin?
- Hırsızı hemen tarif edebilir misiniz?

The thief was bound hand and foot.

Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.

The thief got away with the money.

Hırsız para ile uzaklaştı.

The thief entered through a broken window.

Hırsız, kırık bir pencereden girdi.

The thief disguised himself as a policeman.

Hırsız kendini polis olarak gizlemiş.

She is no better than a thief.

O bir hırsızdan daha iyi değil.

He denied that he was the thief.

O, hırsız olduğunu inkar etti.

The thief got in without being noticed.

Hırsız fark edilmeden içeri girdi.

The thief fled without leaving any traces.

Hırsız hiçbir iz bırakmadan kaçtı.

Tom accused Mary of being a thief.

Tom, Mary'yi hırsız olmakla suçladı.

My money was stolen by a thief.

Param bir hırsız tarafından çalındı.

The thief hid in the dark doorway.

Hırsız karanlık antrede saklandı.

The thief ran off with my bag.

Hırsız çantamla kaçtı.

Tom helped the police catch the thief.

Tom polisin hırsızı yakalamasına yardımcı oldu.