Translation of "Catch" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Catch" in a sentence and their turkish translations:

Catch as catch can.

- Her fırsatı değerlendir.
- Hiçbir şeyden eksik kalma.

- Catch him.
- Catch him!

- Yakala onu.
- Onu yakalayın.
- Yakala onu!
- Onu yakala!

Catch him! Catch him!

Yakala onu! Yakala onu!

Catch her! Catch her!

- Onu yakalayın! Onu yakalayın!
- Onu yakala! Onu yakala!

- Catch him.
- Take it!
- Catch him!

- Yakala onu.
- Onu yakalayın.
- Yakala onu!
- Onu yakala!

- We'll catch him.
- We'll catch her.

Onu yakalayacağız.

Catch it!

Yakala!

Catch Tom.

Tom'u yakala.

Good catch.

- İyi yakalayış.
- İyi yakaladın.

Catch this.

Bunu yakala.

- We will catch you.
- We'll catch you.

- Yakalayacağız seni.
- Sizi yakalayacağız.

- Gotta catch them all.
- Gotta catch 'em all.

Onların hepsini yakalamalıyım.

- You'll never catch me.
- You'll never catch me!

Asla beni yakalamayacaksın.

- Catch as catch can.
- Do whatever it takes.

Ne gerekiyorsa yapın.

- Children catch colds easily.
- Kids catch colds easily.

Çocuklar kolay grip oluyorlar

- He will catch you.
- She will catch you.

O seni yakalayacak.

A substantial catch.

Dişe dokunur bir av.

Where's the catch?

Av nerede?

Cats catch mice.

Kediler fareleri yakalar.

Catch the ball.

Topu yakala.

There's a catch.

Bir bit yeniği var.

You'll catch pneumonia.

Sen zatürre olacaksın.

Catch that person.

O kişiyi yakala.

We'll catch you.

Size yetişeceğiz.

You'll catch up.

Yetişeceksin.

We'll catch Tom.

Tom'u yakalayacağız.

We'll catch up.

Yetişeceğiz.

They'll catch us.

Bizi yakalayacaklar.

Catch your breath.

Nefes al.

I'll catch up.

Yetişeceğim.

I'll catch you.

Seni yakalayacağım.

You'll catch on.

Anlayacaksın.

We'll catch them.

Onları yakalayacağız.

We'll catch him.

Onu yakalayacağız.

Don't play catch.

Yakalamaç oynamayın.

Let's play catch.

Yakalamaç oynayalım.

Go catch Tom.

Git Tom'u yakala.

- Catch as catch can.
- Make the most of it.

Ondan en iyi şekilde yararlanın.

- Did you catch the train?!
- Did you catch the train?

Trene yetiştin mi?

- Tom isn't going to catch Mary.
- Tom won't catch Mary.

Tom, Mary'yi yakalamayacak.

- Tom won't catch me.
- Tom isn't going to catch me.

Tom beni yakalamayacak.

- I let him catch me.
- I let her catch me.

Onun beni yakalamasına izin verdim.

- Tom isn't going to catch us.
- Tom won't catch us.

Tom bizi yakalamayacak.

I'll catch you later.

Sonra görüşürüz.

You catch on quickly.

Çabucak anlıyorsun.

You'll catch a cold.

Üşüteceksin.

Don't catch a cold.

Üşütmeyin.

We'll never catch Tom.

Biz asla Tom'a yetişmeyeceğiz.

We'll catch up later.

Daha sonra yakalayacağız.

We can catch them.

Onlara yetişebiliriz.

Can you catch me?

Bana yetişebilir misin?

The kids catch butterflies.

Çocuklar kelebekleri yakalarlar.

You will catch cold.

- Sen grip olacaksın
- Sen üşüteceksin

There's always a catch.

Her zaman bir av var.

I often catch colds.

Ben sık sık soğuk algınlığına yakalanırım.

He will catch us.

O bizi yakalayacak.

You will catch us.

Bize yetişeceksin.

She will catch us.

O bize yetişecek.

Mary will catch us.

Mary bizi yakalayacak.

There is one catch.

Dikkat edilmesi gereken bir şey var.

Try and catch me!

Bana yetişmeye çalış!

Try to catch me.

Beni yakalamaya çalış.

Tom made the catch.

Tom yakaladı.

The lock doesn't catch.

Anahtar yakalamıyor.

Let's catch a bite.

Bir lokma ısıralım.

Tom will catch Mary.

Tom, Mary'yi yakalayacak.

Tom will catch us.

Tom bizi yakalayacak.

I didn't catch that.

- Onu yakalamadım.
- Onu yakalayamadım.

Catch you later, Tom.

Sonra konuşuruz, Tom.

We'll never catch them.

Onları asla yakalamayacağız.

We'll never catch him.

Onu asla yakalamayacağız.

We'll never catch her.

Biz onu asla yakalayamayız.

He will catch you.

O seni yakalayacak.

Tom will catch you.

Tom sana yetişecek.

Mary will catch you.

- Mary sana yetişecek.
- Mary seni yakalayacak.

They will catch you.

Onlar seni yakalayacaklar.

Children catch colds easily.

Çocuklar kolaylıkla üşütürler.

You may catch him.

Onu yakalayabilirsin.

I often catch cold.

Sık sık grip oluyorum.

There's only one catch.

Sadece bir av var.

Tom won't catch Mary.

Tom, Mary'ye yetişmeyecek.

- I'll catch the next bus.
- I will catch the next bus.

Bir sonraki otobüsü yakalayacağım.

- I didn't catch your last name.
- I didn't catch your surname.

Senin soyadını anlamadım.

- I cannot let them catch me.
- I can't let them catch me.

Beni yakalamalarına izin veremem.

- I cannot let them catch you.
- I can't let them catch you.

Onlara seni yakalamalarına izin veremem.

- Where did you catch up with them?
- Where did you catch them?

Onlara nerede yetiştin?

- You're not going to catch Tom.
- You aren't going to catch Tom.

Tom'u yakalamayacaksın.

- I wasn't able to catch the ball.
- I couldn't catch the ball.

Topu yakalayamadım.

- Did you catch that fish yourself?
- Did you catch those fish yourselves?

O balıkları kendin mi yakaladın?

Catch them when they're good.

Onlara bir şeyi iyi yaparken denk gelin.

Let's catch a quick bite.

Çabucak bir şeyler yiyelim.

Wooden houses catch fire easily.

Ahşap evler kolayca tutuşurlar.

He didn't catch the signal.

O, sinyal almadı.

I couldn't catch the train.

Trene yetişemedim.