Translation of "Suffering" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Suffering" in a sentence and their turkish translations:

- Tom's suffering.
- Tom is suffering.

Tom acı çekiyor.

Passion creates suffering.

Tutku acı yaratır.

Everyone is suffering.

Herkes acı çekiyor.

Tom isn't suffering.

Tom acı çekmiyor.

But who are suffering, and they are suffering alone.

öyküsüne tanıklık ettim.

My family was suffering.

Ailem acı çekiyordu.

They're suffering from malaria.

Onlar sıtmadan çekiyorlar.

Why are we suffering?

Neden acı çekiyoruz?

The suffering was unimaginable.

Acı hayal edilemezdi.

People are still suffering.

İnsanlar hala acı çekiyor.

His suffering amused me.

Onun acısı beni eğlendirdi.

Your suffering amuses me.

Senin acın beni eğlendiriyor.

The people are suffering.

İnsanlar acı çekiyor.

- He is suffering from a toothache.
- He is suffering from toothache.

Bir dişi ağrıyor.

People were suffering and struggling,

İnsanlar zorluk ve acı çekiyordu,

Her hair grayed with suffering.

- Çile çekmekten saçı ağardı.
- Saçı dertten ağardı.

They are suffering from hunger.

Onlar açlık çekiyorlar.

I'm suffering from anal itching.

Ben anal kaşıntıdan muzdaribim.

I can end your suffering.

Acına son verebilirim.

Can't you see I'm suffering?

Acı çektiğimi görmüyor musun?

They are suffering financial difficulties.

- Finansal zorluk çekiyorlar.
- Mali zorluklar yaşıyorlar.

He is suffering from toothache.

O diş ağrısından muzdarip.

Tom is suffering from depression.

Tom depresyondan çekiyor.

Tom is suffering from cancer.

Tom kanserden dolayı acı çekiyor.

We know about the suffering.

Biz acı hakkında biliyoruz.

I'm sure Tom is suffering.

Tom'un acı çektiğine eminim.

I'm no stranger to suffering.

Ben acıya yabancı değilim.

He was suffering from smallpox.

O, çiçek hastalığından çekiyordu.

Tom is suffering from insomnia.

Tom uykusuzluk hastalığından muzdarip.

- I am suffering from a bad cold.
- I'm suffering from a bad cold.

Ben kötü bir soğuk algınlığı çekiyorum.

He is suffering from a headache.

Baş ağrısı çekiyor.

He is suffering from a cold.

O, soğuk algınlığından çekiyor.

My father is suffering from influenza.

Babam gripten çekiyor.

This patient is suffering from hypoxia.

Bu hasta hipoksi çekiyor.

Pain is inevitable. Suffering is optional.

Ağrı kaçınılmazdır. Acı isteğe bağlıdır.

Tom is suffering from a headache.

Tom baş ağrısından muzdarip.

I'm suffering from a broken heart.

Ben kırık bir kalpten acı çekiyorum.

She's suffering from a serious disease.

O, ciddi bir hastalıktan çekiyor.

My wife is suffering from pneumonia.

Eşim zatürreden dolayı acı çekiyor.

Dan was suffering a migraine headache.

- Dan bir migren baş ağrısı çekiyor.
- Dan'in migreni tutmuştu.

Some of the patients are suffering.

Hastalardan bazıları acı çekiyor.

Tom is suffering from a toothache.

Tom diş ağrısı çekiyor.

Tom has been suffering a lot.

Tom çok acı çekiyor.

I'm suffering from a bad headache.

Berbat bir baş ağrısı çekiyorum.

I'm still suffering from jet lag.

Hâlâ uyku düzensizliği çekiyorum.

Tom is suffering from a cold.

Tom soğuk algınlığından muzdarip.

They - our society doesn't really value suffering.

Toplumumuz acı çekenlere önem göstermiyor.

We have the capacity to alleviate suffering,

Bizim acıları dindirme, hayatı genişletme

Most developing countries are suffering from overpopulation.

Çoğu gelişmekte olan ülke aşırı nüfustan muzdarip.

He is suffering from an aggravated disease.

O, ağır bir hastalıktan acı çekiyor.

He is suffering from a serious illness.

Ciddi bir hastalıktan ötürü acı çekiyor.

He's suffering from the effects of overwork.

O aşırı çalışmanın etkilerinden acı çekiyor.

He is suffering from a bad cold.

O kötü bir soğuk algınlığına yakalandı.

I can't stand him suffering so much.

Onun bu kadar acı çekmesine dayanamıyorum.

Tom finally succumbed after weeks of suffering.

Tom haftalar süren acıdan sonra öldü.

Tom is suffering from a bad cold.

Tom kötü bir soğuk algınlığından muzdarip.

Tom is suffering from a serious disease.

Tom ciddi bir hastalıkla mücadele ediyor.

Tom is suffering from a serious illness.

Tom ciddi bir hastalıktan çekiyor.

Why is life so full of suffering?

Neden hayat çok acı dolu?

- Are you in pain?
- Are you suffering?

- Canın yanıyor mu?
- Ağrın var mı?

Tom is suffering from severe abdominal pain.

Tom şiddetli karın ağrısı çekiyor.

Tom is suffering from a bad headache.

Tom kötü bir baş ağrısı çekiyor.

Tom is suffering from an incurable cancer.

Tom dermansız bir kanserden muzdarip.

Tom is suffering from a nervous disorder.

Tom bir sinir bozukluğu çekiyor.

He is suffering from loss of memory.

Hafıza kaybından muzdarip.

He was suffering from a bad headache.

Kötü bir baş ağrısı çekiyordu.

My father is suffering from a cold.

Babam soğuk algınlığından muzdariptir.

Fadil enjoyed the emotional suffering of others.

Fadıl başkalarının duygusal acılarından keyif alıyordu.

My suffering is due to life’s miseries.

Acı çekme hayatın sefaletinden kaynaklanıyor.

Tom is suffering from loss of memory.

Tom hafıza kaybı yaşıyor.

The dog is suffering from ear infections.

Köpek kulak enfeksiyonlarından muzdarip.

Losing weight doesn't have to mean suffering.

Kilo vermek acı çekmek anlamına gelmemeli.

I can't bear to see animals suffering.

Hayvanları acı çekerken görmeye dayanamıyorum.

They know that suffering is part of life.

Acı çekmenin hayatın bir parçası olduğunu bilirler.

To some life is pleasure, to others suffering.

Bazılarına göre hayat zevktir, diğerlerine göre acı çekmektir.

My sister is suffering from a bad cold.

Kız kardeşim kötü bir soğuk algınlığından çekiyor.

My boss is suffering from a bad cold.

Patronum kötü bir soğuk algınlığı geçiriyor.

Why do we feel schadenfreude over others' suffering?

Başkalarının acı çekmelerini izlemek, neden bu kadar hoşumuza gidiyor?

He's suffering from acute pain in his life.

O, hayatında akut ağrıdan çekiyor.

Tom is suffering from a loss of memory.

Tom hafıza kaybı çekiyor.

She seemed to be suffering a heart attack.

O bir kalp krizi yaşıyor gibi görünüyordu.

One must hide one's suffering from the world.

Biri acı çektiğini dünyadan saklamalı.

Fadil was suffering from a serious mental disorder.

Fadıl ciddi bir zihinsel rahatsızlıktan muzdaripti.

Fadil was suffering from a type of schizophrenia.

Fadıl bir çeşit şizofreniden muzdaripti.

Does detachment from the world really prevent suffering?

Dünyadan ayrılma acı çekmeyi gerçekten engelliyor mu?

Still suffering and fighting for our freedom and humanity.

acı çeken ve savaşan siyahi kitleler olarak görüyoruz.

Who was plainly suffering from hardships in her life ...

acısını çekmekte olan bu kıza yardım etmek yerine...

My brother is suffering from a bad cold now.

Erkek kardeşim şimdi kötü bir soğuk algınlığından muzdarip.

My sister is suffering from a bad cold now.

Kız kardeşim şimdi kötü bir soğuk algınlığı geçiriyor.

Tom seems to be suffering from a guilty conscience.

Tom vicdan azabı çekiyor gibi görünüyor.

He said he was suffering from a bad headache.

O, kötü bir baş ağrısı yaşadığını söyledi.

Tom's suffering from the absence of his sweetheart Mary.

Tom sevgilisi Mary'in yokluğundan dolayı acı çekiyor.