Translation of "Songs" in Turkish

0.020 sec.

Examples of using "Songs" in a sentence and their turkish translations:

I write songs.

- Şarkı yazarım.
- Şarkı yazıyorum.

Tom writes songs.

Tom şarkı yazar.

They enjoyed singing songs.

Onlar şarkı söylemekten keyf aldı.

I love Aimer's songs.

Ben Aimer'in şarkılarını seviyorum.

I sing Gypsy songs.

Ben Çingene şarkıları söylerim.

Let's just sing songs.

Sadece şarkı söyleyelim.

Tom writes beautiful songs.

Tom güzel şarkılar yazar.

Love songs move me.

Aşk şarkıları beni etkiler.

They sang Hawaiian songs.

Onlar Hawaii şarkıları söyledi.

I still write songs.

- Hâlâ şarkılar yazıyorum.
- Şarkı yazmaya devam ediyorum.

The children sang songs.

Çocuklar şarkılar söyledi.

I like folk songs.

Halk şarkılarını severim.

Let's sing some songs.

Bazı şarkılar söyleyelim.

Tom still writes songs.

- Tom hâlâ şarkılar yazar.
- Tom hâlâ şarkı sözü yazıyor.

I like Ozodbek's songs.

Ozodbek'in şarkılarını severim.

Do you translate songs?

Şarkıları çeviriyor musun?

Tom sang three songs.

Tom üç şarkı söyledi.

- That's one of my favourite songs.
- That's one of my favorite songs.

Sevdiğim şarkılardan biridir bu.

- I know many French songs.
- I know a lot of French songs.

Birçok Fransızca şarkı biliyorum.

We sang songs in chorus.

Koroda şarkı söyledik.

I like to sing songs.

Şarkı söylemekten hoşlanıyorum.

He likes singing traditional songs.

Geleneksel şarkıları söylemekten hoşlanır.

Do you like these songs?

Bu şarkıları seviyor musun?

I know lots of songs.

Ben çok şarkı biliyorum.

Tom co-wrote these songs.

Tom bu şarkıları birlikte yazdı.

We enjoyed singing songs together.

- Birlikte şarkı söylemekten hoşlandık.
- Birlikte şarkılar söylemenin tadını çıkardık.

Both songs were big hits.

Her iki şarkı da büyük hit oldu.

Tom wrote some country songs.

Tom birkaç ülke şarkısı yazdı.

Let's sing some old songs.

Bazı eski şarkıları söyleyelim.

The writers know many songs.

Yazarlar, birçok şarkı biliyorlar.

We write our own songs.

- Biz kendi şarkılarımızı yazıyoruz.
- Kendi şarkılarımızı kendimiz yazarız.

Do you like his songs?

Onun şarkılarını sever misin?

I wrote my songs myself.

Şarkılarımı kendim yazdım.

Do you like her songs?

Onun şarkılarını seviyor musun?

Tom used to write songs.

Tom şarkılar yazardı.

Which songs did they sing?

Onlar hangi şarkıları söyledi?

Many campaign songs were written.

Bir sürü kampanya şarkıları yazıldı.

He sang some old songs.

Birkaç eski şarkı söyledi.

Tom sang some old songs.

Tom birkaç eski şarkı çaldı.

Tom knows many French songs.

- Tom birçok Fransız şarkıları bilir.
- Tom birçok Fransız şarkısı bilir.

I loved all Tom's songs.

Tom'un tüm şarkılarını sevdim.

Tom likes singing traditional songs.

Tom geleneksel şarkılar söylemekten hoşlanır.

I sometimes sing French songs.

Bazen Fransız şarkılar söylerim.

Writing songs is my hobby.

Şarkılar yazmak benim hobimdir.

I like songs in Esperanto.

Esperantoca şarkıları severim.

- I love the songs that Tom writes.
- I love the songs Tom writes.

Tom'un yazdığı şarkıları beğeniyorum.

We wrote songs and recorded them.

Birlikte şarkılar yazdık ve kayıt aldık.

The songs of biodiversity are gone.

Biyo-çeşitliliğin melodisinden yoksun.

You can't just sing our songs,

Öylece şarkılarımızı söyleyemezsiniz,

Let's sing some English songs together.

Birlikte bazı İngilizce şarkıları söyleyelim.

Tom has written hundreds of songs.

Tom yüzlerce şarkı yazdı.

He likes to sing popular songs.

O popüler şarkıları söylemeyi seviyor.

Yumi's hobby is singing popular songs.

Yumi'nin hobisi popüler şarkılar söylemek.

My sister sings songs very well.

Kız kardeşim şarkıları çok iyi söyler.

It's one of their better songs.

Bu onların daha iyi şarkılarından biri.

Many songs are about unrequited love.

Birçok şarkı karşılıksız aşkı anlatıyor.

Tom knows a lot of songs.

Tom çok şarkı biliyor.

Do you know any French songs?

Hiç Fransızca şarkı biliyor musun?

He sang Simon and Garfunkel songs.

O, Simon ve Garfunkel şarkılarını söyledi.

He sings Simon and Garfunkel songs.

O, Simon ve Garfungel şarkılarını söyler.

The radio plays the latest songs.

Radyo en son şarkıları çalıyor.

They sang songs around the fire.

Onlar ateşin etrafında şarkı söyledi.

Let's sing some French songs together.

Birlikte birkaç Fransızca şarkı söyleyelim.

I've written several songs in French.

Fransızca birkaç şarkı yazdım.

Tom can sing some French songs.

Tom bazı Fransızca şarkılar söyleyebilir.

I know a few French songs.

Birkaç Fransızca şarkı biliyorum.

Emily can compose her own songs.

Emily kendi şarkılarını yazabilir.

I like writing songs about relationships.

İlişkiler hakkında şarkılar yazmayı severim.

When did you start writing songs?

Ne zaman şarkılar yazmaya başladın?

How many songs have you written?

Kaç tane şarkı yazdın?

You are singing songs for me.

Benim için şarkılar söylüyorsun.

How many songs has Tom written?

Tom kaç tane şarkı yazdı?

So far I've written five songs.

Şimdiye kadar beş şarkı yazdım.

We sang songs around the campfire.

Kamp ateşinin etrafında şarkılar söyledik.

The DJ transitioned between two songs.

DJ iki şarkı arasında geçiş yaptı.

He wants to sing old songs.

O, eski şarkıları söylemek istiyor.

Did you choose those songs yourself?

Bu şarkıları kendin mi seçtin?

Tom says he can write songs.

Tom şarkılar yazabileceğini söylüyor.

I often listen to sad songs.

Ben sık sık hüzünlü şarkılar dinlerim.

I don't know any French songs.

Hiç Fransızca şarkı bilmiyorum.

Emily loves doing covers of songs.

Emily şarkıların coverlarını yapmayı sever.

The youngsters were singing folk songs.

Gençler halk şarkıları söylüyorlardı.

Jane can sing some Japanese songs.

Jane bazı Japonca şarkılar söyleyebilir.

There are some songs from Scotland.

İskoçya'dan bazı şarkılar var.

All of her songs became hits.

- Onun şarkılarının hepsi zirve oldu.
- Onun şarkılarının hepsi hit oldu.

Do you enjoy singing Christmas songs?

Noel şarkıları söylemekten hoşlanır mısın?

I just wanted to write songs.

Sadece şarkı yazmak istedim.

We want to learn Japanese songs.

Japonca şarkılar öğrenmek istiyoruz.

Tom encouraged Mary to write songs.

Tom Mary'yi şarkılar yazmaya teşvik etti.

I know a lot of songs.

Bir sürü şarkı biliyorum.