Translation of "Smiling" in Turkish

0.017 sec.

Examples of using "Smiling" in a sentence and their turkish translations:

- Everybody's smiling.
- Everyone's smiling.
- Everyone is smiling.

Herkes gülümsüyor.

- Tom's smiling.
- Tom is smiling.

Tom gülümsüyor.

- No one's smiling.
- Nobody's smiling.

Kimse gülümsemiyor.

They're smiling.

Onlar gülümsüyor.

You're smiling.

Gülümsüyorsun.

Keep smiling.

Gülümsemeye devam et.

Stop smiling.

Gülümsemeyi bırak.

- She is always smiling.
- He's always smiling.

O her zaman gülümsüyor.

- Why is everyone smiling?
- Why is everybody smiling?

Neden herkes gülümsüyor?

- What are you smiling about?
- What are you smiling at?
- What're you smiling at?

Neye gülümsüyorsun?

Keep on smiling.

Gülümsemeye devam edin.

They're both smiling.

Onların her ikisi de gülümsüyor.

Are you smiling?

Gülümsüyor musun?

I was smiling.

Ben gülümsüyordum.

You're always smiling.

Hep gülümsüyorsun.

You're not smiling.

Gülümsemiyorsun.

You aren't smiling.

- Gülümsemiyorsun.
- Gülümsemiyorsunuz.

You're still smiling.

Hala gülümsüyorsun.

Tom isn't smiling.

Tom gülümsemiyor.

Tom kept smiling.

Tom gülümsemeye devam etti.

Tom stopped smiling.

Tom gülümsemeyi durdurdu.

Tom was smiling.

Tom gülümsüyordu.

We're not smiling.

Gülümsemiyoruz.

Is Tom smiling?

Tom gülümsüyor mu?

Everyone was smiling.

Herkes gülümsüyordu.

Just keep smiling.

Sadece gülümsemeye devam et.

Tom resisted smiling.

Tom gülümsemeye direndi.

Tom wasn't smiling.

Tom gülümsemiyordu.

I kept smiling.

Gülümsemeye devam ettim.

I stopped smiling.

Gülümsemeyi durdurdum.

Smiling is contagious.

Gülümsemek bulaşıcıdır.

Nobody was smiling.

Kimse gülümsemiyordu.

- Tom smiled.
- Tom's smiling.
- Tom grinned.
- Tom is smiling.

Tom gülümsedi.

- I could not help smiling.
- I couldn't help smiling.

- Gülmemek elimde değildi.
- Gülümsemeden edemedim.

"Hello," said Tom, smiling.

- Tom gülümseyerek, merhaba dedi.
- Tom gülümseyerek "merhaba", dedi.

Why are you smiling?

Niçin gülümsüyorsun?

He couldn't stop smiling.

O, gülümsemeyi durduramadı.

She couldn't stop smiling.

O, gülümsemeyi durduramadı.

They couldn't stop smiling.

Onlar gülümsemeyi durduramadı.

Everyone is still smiling.

Herkes hâlâ gülümsüyor.

I feel like smiling.

Canım gülümsemek istiyor.

Tom is smiling now.

Tom şimdi gülümsüyor.

Everyone keeps on smiling.

Herkes gülümsemeye devam ediyor.

They were all smiling.

Onların hepsi gülümsüyorlardı.

That's why I'm smiling.

Bu yüzden gülümsüyorum.

Tom suddenly stopped smiling.

Tom aniden gülümsemeyi durdurdu.

Why aren't you smiling?

- Neden gülmüyorsun?
- Neden gülmüyorsunuz?

Why isn't Tom smiling?

Neden Tom gülümsemiyor?

Smiling makes me happy.

- Gülmek beni mutlu eder.
- Gülmek beni mutlu ediyor.

Tom couldn't stop smiling.

Tom gülmekten vazgeçemedi.

Not everyone is smiling.

Herkes gülümsemiyor.

Tom saw Mary smiling.

Tom Mary'nin gülümsediğini gördü.

Fadil was always smiling.

Fadıl daima gülümsüyordu.

He answered by smiling.

O gülümseyerek cevap verdi.

What's Tom smiling at?

Tom neye gülümsüyor?

We saw Tom smiling.

Tom'un gülümsediğini gördük.

Tom isn't smiling anymore.

Tom artık gülümsemiyor.

Why were you smiling?

Neden gülümsüyordun?

Why are they smiling?

Neden gülüyorlar?

Tom is smiling again.

Tom tekrar gülümsüyor.

I saw you smiling.

Ben gülümsediğini gördüm.

- I noticed that Tom was smiling.
- I noticed Tom was smiling.

Tom'un gülümsediğini fark ettim.

- Everybody in the picture is smiling.
- Everyone is smiling in the picture.

Resimdeki herkes gülümsüyor.

- She is always cheerful and smiling.
- He is always cheerful and smiling.

O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür.

Our children were smiling again,

Çocuklarımız tekrar gülümsüyordu,

They're smiling at each other.

Onlar birbirlerine gülümsüyorlar.

She's always happy and smiling.

O her zaman mutlu ve güler yüzlüdür.

You should be smiling, Tom.

Gülümsüyor olmalısın, Tom.

I don't feel like smiling.

Canım gülümsemek istemiyor.

I couldn't keep from smiling.

Gülmemek elimde değildi.

Whatever happens, just keep smiling.

Ne olursa olsun, sadece gülümsemeye devam edin.

We're going to keep smiling.

Gülümsemeye devam edeceğiz.

What are you smiling about?

Neye gülümsüyorsun?

Amy looked at me smiling.

Amy gülümseyerek bana baktı.

Tom couldn't keep from smiling.

Tom gülmekten kendini tutamadı.

Smiling can make us happy.

Gülümsemek bizi mutlu edebilir.

Smiling can make you happier.

Gülümsemek sizi daha mutlu yapabilir.

Why isn't Tom smiling now?

Tom neden şimdi gülümsemiyor?

Tom isn't smiling right now.

Tom şu anda gülümsemiyor.

Why is no one smiling?

Neden kimse gülümsemiyor?

Tom and Mary are smiling.

Tom ve Mary gülüyorlar.

"Good morning" Tom said, smiling.

Tom gülümseyerek "Günaydın" dedi.

Sami and Layla were smiling.

Sami ve Leyla gülümsüyorlardı.

Tom and Mary aren't smiling.

Tom ve Mary gülümsemiyorlar.

Smiling, Tom took his leave.

Tom tebessüm edip gitti.

- Tom couldn't help smiling.
- Tom couldn't help but smile.
- Tom could not help smiling.

- Tom gülmeden edemedi.
- Tom gülümsemeden edemedi.

Instead of smiling, the boy cries.

Çocuk gülmek yerine ağlar.

Smiling sadly, she began to talk.

O, hüzünle gülümseyerek konuşmaya başladı.

She kept smiling all the time.

O, her zaman gülümsemeyi sürdürdü.

Everyone is smiling in the picture.

Resimde herkes gülümsüyor.

Tom is smiling at the baby.

Tom bebeğe gülümsüyor.

The men are smiling on cue.

Erkekler tam da laflarının üstüne gülüyorlar.

Tom always seems to be smiling.

Tom her zaman gülümsüyor gibi görünüyor.

She is always cheerful and smiling.

O her zaman neşeli ve güler yüzlüdür.

Tom tried to keep from smiling.

Tom gülmemeye çalıştı.

Tom and Mary were both smiling.

Tom ve Mary her ikisi de gülümsüyordu.