Translation of "Slim" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Slim" in a sentence and their turkish translations:

Laurie is slim.

Laurie zayıftır.

She's tall and slim.

O uzun boylu ve zayıf.

She's slim, but short.

O zayıf ama kısa.

He's tall and slim.

O uzun ve zayıf.

She's blond and slim.

O sarışın ve zayıf.

She's slim and sexy.

O ince ve seksi.

He is a slim child.

O narin bir çocuktur.

He was tall, slim and strong.

O uzun, zayıf ve güçlüydü.

- Tom is thin.
- Tom is slim.

Tom zayıf.

My chances of winning are slim.

Kazanma şansım zayıf.

Both young and old people desire slim figures.

Yaşlılar da gençler de zayıf olmak istiyor.

Young girls' desire for slim figures is strong.

Genç kızların narin şekiller için arzusu güçlüdür.

- I am getting weak!
- I am getting slim!

Zayıflıyorum!

How does Tom manage to stay so slim?

Tom nasıl bu kadar zayıf kalmayı başarıyor?

I'm not as slim as my older sister.

Ben ablam kadar ince değilim.

A man called Slim was killed in the accident.

Slim denilen bir adam kazada öldü.

The doctor wants Tom to slim down a little.

Doktor Tom'un biraz zayıflamasını istiyor.

There's a slim chance that Tom will be late.

Tom'un geç kalacağına dair zayıf bir ihtimal var.

If you want to be slim, follow this diet.

Zayıflamak istiyorsan, bu diyeti izle.

A man named Slim was killed in that accident.

Slim adında bir adam o kazada öldürüldü.

The chance that Tom will get arrested is very slim.

Tom'un tutuklanma olasılığı çok düşük.

The chance that Tom will be executed is very slim.

Tom'un idam edilme ihtimali çok zayıf.

- I'm trying to lose weight.
- I'm trying to slim down.

Zayıflamaya çalışıyorum.

He was very tall and slim, with long arms and legs.

Uzun kolları ve bacakları olan, çok uzun boylu ve ince idi.

There's little chance of keeping slim, unless you stick to a diet.

Bir diyete sıkı sıkıya sarılmadıkça, çok az zayıf kalma şansı vardır.

- I'm aware that there's only a slim chance that you'll want to see me.
- I'm aware that there's only a slim chance you'll want to see me.

Beni görmek isteyeceğine dair sadece zayıf bir ihtimal olduğunun farkındayım.

- There's a slim chance I won't be able to make it to the meeting.
- There's a slim chance that I won't be able to make it to the meeting.

Bunu toplantıya kadar yapamayacağıma dair zayıf bir ihtimal var.

As styles began to slim and favor thinner waistlines, our pockets began to disappear

Moda daha narin ve ince belli olmanın yanında oldukça, ceplerimiz yok olmaya başladı,

- My uncle is slim, but my aunt is fat.
- My uncle is thin, but my aunt is fat.

Amcam zayıf ama teyzem şişman.

- My uncle is slender, but my aunt is stout.
- My uncle is slim, but my aunt is fat.
- My uncle is thin, but my aunt is fat.

Amcam zayıf fakat teyzem şişman.