Examples of using "Slightest" in a sentence and their turkish translations:
En ufak şüphe olmadan!
En ufak bir fikrim bile yok.
- Tom en ufak bir şeye gücenir.
- Tom en ufak bir şeye küser.
En ufak bir ipucum yok.
En küçük bir fikrim yok.
Benim hiçbir şüphem yok.
En ufak bir fikrim yok.
En küçük şeylerden depresyona girerim.
O en ufak şeye sinirlenir.
- Tom tavsiyemi zerre umursamıyor.
- Tom önerimi hiç takmıyor.
Aşırı hassas antenleri en ufak hareketi algılamaya ayarlı.
Ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim yok.
En küçük hata ölümcül bir felakete götürebilir.
En ufak bir tereddüt göstermeden, kendi arabasını sattı.
- Onun kim olduğunun benim için zerre önemi yok.
- Onun kim olduğu hiç umurumda değil.
Onun planlarına en ufak bir ilgi duymuyorum.
Tom en ufak bir eleştiri izine kızar.
Neye ihtiyacım olduğuna dair en ufak bir fikrin yok.
Onun bir baş ağrısı olduğunda, en ufak ses onu rahatsız eder.
Son zamanlarda söylediği en ufak şeye bile sinirlenir oldum.
Tom'un, Mary'nin neden bahsettiği hakkında en ufak bir fikri yoktu.
En ufak bir şüphe olmadan, rüya daha önceki hayattan bir hatıraydı.
O beni bir nebze korkutmuyor.
Pierrette'nin ölümüyle ilgili olanların en ufak pişmanlıkları yoktu.
O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor.
Bilgisayarımın nasıl çalıştığına dair en ufak bir fikrim yok.
En azından o beni korkutmuyor.
En ufak bir fikrim yok.