Examples of using "Clue" in a sentence and their turkish translations:
Bana bir ipucu ver.
Hiçbir fikrim yok.
Hiçbir ipucum yoktu.
- Sami'nin hiçbir ipucu yoktu.
- Sami hiçbir ipucuna sahip değildi.
Onun hiç fikri yok.
Önemli bir ipucunu kaçırdın.
Polis hiçbir ipucu bulamadı.
Bir ipucum yok.
Tom'un bir fikri yok.
O ilk ipucuydu.
Bir fikrim yok.
Bir ipucum yoktu.
Bir ip ucun yok.
- Hiçbir fikrim yok.
- Bir fikrim yok.
Küçük bir ipucu.
Onun bir ipucu olduğunu düşünüyor musun?
En ufak bir ipucum yok.
Bu önemli bir ipucu olabilir.
Bir ipucun yok, değil mi?
Tom'un bir ipucu yok, değil mi?
Ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu.
Kim olduğuna dair hiçbir bilgim yok.
Onun hiçbir şey hakkında bir ipucu yoktu.
- Tom'un ne yapacağına dair bir ipucu yok.
- Tom'un ne yapacağına dair hiçbir fikri yok.
Tom'un ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu.
- Ne konuştuğun hakkında hiçbir fikrim yok.
- Ne hakkında konuştuğunu bilmiyorum.
Liisa'nın ne yapacağına dair bir ipucu yoktu.
Gizem için herhangi bir ipucun var mı?
Ne yaptığına dair hiçbir ipucun yok, değil mi?
Tom ve Mary arkadaşlarıyla birlikte Clue oynuyor.
Ne hakkında konuştuğuna dair bir ipucun yok.
Tom'un ne hakkında konuştuğuna dair hiçbir ipucum yok.
Ne yapacağına dair hiçbir fikrim yok.
Polis her türlü ipucunu bulmaya çalışıyordu.
ve iletişim metotları olmayan ebeveynlerin çocukları.
Ve bu ufaklıklar karanlık madde açısından önemli ipuçları.
Bu bilmecenin ipucu yine antik kayaç kayıtlarından geliyor.
Mary'nin ona ne söylemesi gerektiği hakkında bir ipucu yoktur.
Tom'un kesinlikle buradaki şeylerin nasıl işlediği hakkında bir ipucu yok.
Bilmiyorum.
Onun bulunduğu yer hakkında hiçbir fikrimiz yok.
Onun bulunduğu yer hakkında hiçbir fikrimiz yok.
Ne yaptığımı hiç bilmiyorum.
- Onun nerede olduğu hakkında bir fikrimiz yok.
- Onun bulunduğu yer hakkında hiçbir fikrimiz yok.
Mary ona ne söyleyeceğini şaşırdı.
En ufak bir fikrim yok.