Translation of "Slaves" in Turkish

0.006 sec.

Examples of using "Slaves" in a sentence and their turkish translations:

Free the slaves!

Köleleri serbest bırak!

Slaves were considered property.

Köleler mal olarak kabul edildi.

They turned into submissive slaves.

itaatkâr kölelere dönüşürlerdi.

Lincoln granted liberty to slaves.

Lincoln kölelere özgürlük verdi.

Lincoln set the slaves free.

Lincoln köleleri serbest bıraktı.

He guaranteed his slaves' freedom.

O, kölelerinin özgürlüğünü garantiledi.

The slaves rebelled against their masters.

Köleler efendilerine karşı ayaklandılar.

Tom and Mary worked like slaves.

Tom ve Mary köle gibi çalıştılar.

Dan exploited immigrant workers like slaves.

Dan göçmen işçileri köle gibi sömürdü.

Slaves did most of the work.

Köleler işin çoğunu yaptı.

Tom and I worked like slaves.

Tom ve ben köle gibi çalıştık.

Do you want to live like slaves?

Köleler gibi yaşamak ister misin?

Tom slaves all day at the factory.

Tom bütün gün fabrikada köle gibi çalışır.

There were no slaves in the West.

Batıda hiç köle yoktu.

The Thirteenth Amendment freed all Negro slaves.

On üçüncü yasa değişikliği tüm zenci köleleri serbest bıraktı.

- Small children work as slaves on the chocolate plantation.
- Small children work as slaves on the cocoa plantation.

Küçük çocuklar kakao plantasyonunda köle olarak çalışır.

People that we associate as descendants of slaves,

kölelerin soyundan geldiğini söylediğimiz insanlar

The slaves were working like so many ants.

Köleler pek çok karıncalar gibi çalışıyorlardı.

She was mocking the superficiality of fashion slaves.

O moda kölelerinin yüzeyselliği ile alay ediyordu.

They would not fight to free the slaves.

Onlar köleleri özgürleştirmek için savaşmazlardı.

Lincoln agreed that all slaves should be freed.

Lincoln bütün kölelerin serbest bırakılmasını kabul etti.

How many slaves were taken from Africa to America?

Afrika'dan Amerika'ya kaç köle getirilmiş?

Sometimes we have to serve our husbands like slaves.

Bazen köle gibi erkeğimize hizmet etmek zorundayız.

He promised the slaves that they would be freed.

O, kölelerin serbest bırakılacağına söz verdi.

At one time there were many slaves in America.

Bir zamanlar Amerika'da birçok köle vardı.

These mixed-race slaves are related to the slave masters

Bu melez ırklı kölelerin köle sahipleriyle kan bağları vardı

These happy slaves are the most furious enemies of freedom.

Bu mutlu köleler özgürlüğün en çılgın düşmanlarıdır.

That's not what it was for, it wasn't for the slaves,

Fakat amacı bu değildi. Asansör köleler için değil,

Taking slaves from Africa to the United States was very risky.

Köleleri Afrika’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne getirmek çok riskliydi.

Slaves are generally expected to sing as well as to work.

Kölelerden çalışmanın yanı sıra genellikle şarkı söylemeleri bekleniyor.

It talks about the tragic fate of slaves in the eighteenth century.

Onsekizinci yüzyılda yaşamış kölelerin trajik kaderinden bahsediyor.

Lincoln ordered that all the slaves in the country should be set free.

Lincoln, ülkedeki bütün kölelerin serbest bırakılması emrini verdi.

The film relates the tragic fate of the slaves in the eighteenth century.

Film on sekizinci yüzyıldaki kölelerin trajik kaderiyle ilgilidir.

In the nineteenth century, many Africans were sold as slaves in the United States.

19. yüzyılda birçok Afrikalı Amerika'da köle olarak satıldı.

Nobody is truly free, because there are people who are slaves of their independence.

Hiç kimse gerçekten özgür değildir, çünkü bağımsızlıklarının kölesi olan insanlar var.

Originally, Abraham Lincoln wanted all slaves to be deported to Africa or the Caribbean.

Başlangıçta, Abraham Lincoln Afrika'ya ve Karayiplere sınır dışı edilecek tüm köleleri istedi.